Erişilebilirlik

Canlı Bomba Denilen Öğrencinin Ölümüyle İlgili Tartışma Sürüyor


Diyarbakır’da Kemal Kurkut’un Nevruz alanına giderken polis tarafından vurularak öldürülmesine ilişkin ortaya çıkan son fotoğraflar, tartışmaları alevlendirdi. Olay, Nevruz kutlamaları başlamadan önce, protokol ve basın mensuplarının alındığı kapının önünde yaşandı. Kontrol noktasından kaçan Kemal Kurkut adlı bir kişi, polisin açtığı ateşle yaşamını yitirdi. Olayla ilgili valilikten yapılan ilk açıklamada, Kurkut’un “Üzerimde bomba var” diyerek kaçtığı için canlı bomba sanılarak vurulduğu belirtildi.

Valiliğin canlı bomba sanılarak vurulduğunu söylediği Kurkut’un, Malatya’daki İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Müzik Bölümü öğrencisi olduğu ortaya çıktı. Aslen Adıyamanlı olan Kurkut ailesinin 4 çocuğundan en küçüğü olan 22 yaşındaki Kemal, Malatya’nın Battalgazi İlçesi’nde doğup büyüdü.

Olayla ilgili tartışmalar, yeni fotoğrafların ortaya çıkmasıyla yeniden alevlendi. Fotoğrafları, olay sırasında polis noktasının yakınlarında bulunan Merkezi Diyarbakır’da bulunan Dihaber Ajansı’nın foto-muhabiri Abdurrahman Gök çekti. Olayın en yakın görgü tanıklarından olan Gök, Amerika’nın Sesi’ne konuştu. Gök, Kurkut’un elindeki bıçağı polise değil, kendisine dayadığını belirterek, canlı bomba iddialarını reddetti. Gök, “Orada iki polis havaya ateş açıyor. Daha önce çocukla tartışan 4 kişilik grup içindeki polis, hiçbir şekilde silahı doğrultmadı. Silahını çıkardı ama doğrultmadı. Polis amiri olduğunu sandığım bir kişinin ‘Ateş etmeyin uyarılarını duydum’ buna rağmen sivil polis vurdu. Çocuk sol memesinin hemen altından vuruldu. İlk fotoğrafta çocuk bıçağı kendisine dayamış. Sağ elinde bıçak, sol elinde su şişesi, bıçağı kendi göğsüne dayamış. Hani ‘Bırakmazsanız vururum’ der gibi. Hani çok sinirlenenler yapar ya, böyle bir pozisyonu var. Silah patlayınca koşmaya başladı. Polise saldırı, polisin üzerine koşma yok. Hemen yanı başında polisler olmasına rağmen, aralarından sıyrılıyor. Onunla tartışan polislerden biri geri çekilerek silahı çekiyor, namluya kurşunu sürüyor, bütün bunlar görünüyor fotoğraflarda. Vurulma esnasında çocuğun yüzü ve ateş eden polisin yüzü birbirbirine bakıyor. Fotolara baktığımda çocuğun sırtından değil göğsünden vurulduğunu gördüm. Nasıl soyunduğunu bilmiyorum. Birçok iddia var. Bazıları üzerinde ‘Kürdistan’ yazılı forma olduğunu bunu çıkardıklarını, bazıları polisle tartıştıktan sonra gidip bıçağı alıp geldiğini söyledi. Bıçağı başka yerden alıp gelmiş üzerinde değil. Ben sadece o anı görebildim. ‘Bomba var’ gibi bir şey duymadım. Öyle bir ifade kullanılmadı. Zaten fotoğraflarda bir sürü polis elleri ceplerinde bekliyor. Yanındaki polisler bile elleri ceplerinde hiç ceplerinden çıkarmıyor. Bomba olsa herkes panikle kaçışırdı,” dedi.

Gök, olaydan sonra polisin fotoğraflara el koymaya çalıştığını belirterek “Saat 8.04’tü. O esnada bir takım sesler geldi. Silah sesi duydum, hemen polis arama noktasını çekmeye başladım. Deneme için çektiğim ilk iki karede, olay esnasında görülen 4-5 polisin bir kişiyi etraflarına aldıkları görülüyor. Ben fark etmedim silah sesiyle fotoğraf çekmeye başlayınca çocuğun koştuğunu gördüm. Bir ara sırtını döndü, yakın mesafeden, bir iki metreden onunla tartışan bir polis ateş açtı. Çocuk dönerken yüzündeki ifade yansıdı ve peş peşe 26 kare çektim yere düşene kadar. Yere düşünce gözleri kaymıştı. Onu yayınlamadık. En son fotoğrafta öleceğini tahmin ettik. Sonra kıpırdadığını fark ettim. Sonra polis beni fark etti. Bu durumda karta el koyacakların anladım. Kart elimdeyken polisin biri gelip ‘Amirim seni çağırıyor’ dedi.Ben o esnada kartı hemen sakladım çünkü biliyordum böyle bir şey olacağını. Yanlarına gittim. Başka bir arkadaş vardı. Makinamı istediler vermedim. Makinada kart olmadığını söyledim. Çantama baktılar diğer makinamı ve kartlarımı aldılar. Kartları sildiler. Bu kartı saklayarak fotoları kurtardım,” diye konuştu.

Kurkut’un cenazesi, Diyarbakır’dan alınarak Malatya Battalgazi İlçesi’nde çocukken kaybettiği babasının yanına gömüldü. Kurkut’un yakın bir akrabası canlı bomba iddialarına inanmadıklarını söyledi. Adının yazılmamasını isteyen akraba Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada, “Açık bir infaz söz konusu. İlk gün ‘Bir şeyler olabilir, yanlış bir harekette bulanabilir’ diye kaygı yaşıyorduk. Ama sonra fotoğrafları gördük. Ayağına sıkılıp durdurulabilirdi, takip edilebilirdi. Çıkan görüntülerde alanda kitle olmadığı görülüyor. Buna rağmen bilerek yapılan bir hareket. Radikal bir insan değil. Kimseye haber vermeden, Nevruz için gitmiş. Elindeki bıçağın kendisine ait olmadığını düşünüyoruz. Bıçağı kendi boğazına dayamış, birine zarar verme amacı yok. En çok kendisine zarar verebilirdi,” dedi.

Valilik: “Böyle sonuçlanmasını istemezdik”

Olayla ilgili yeni fotoğrafların ortaya çıkmasının ardından açıklama yapan Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy, olayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü söyledi. Vali Aksoy katıldığı bir program sırasında, gazetecilerin sorusu üzerine, “Dünkü açıklamada da belirttiğimiz gibi şahıs elinde bıçak ve çantasında bomba olduğunu söylemiş. Güvenlik güçleri de Nevruz kutlamasına katılan vatandaşların güvenliğini düşünerek böyle bir müdahalede bulunmuş. Böyle sonuçlanmasını istemezdik. Üzücü bir olay, konu her boyutuyla soruşturuluyor,” açıklamasını yaptı.

Diyarbakır’da olayla ilgili bir açıklama yapan HDP Sözcüsü Osman Baydemir ise Kurkut'un ölümünü “yargısız infaz” olarak değerlendirdi. Baydemir, validen olayın failinin görevden el çektirilmesi talebinde bulunduklarını belirterek, “Hakikatin açığa çıkarılmasının çabası içinde olduk. Ve şu anda hakikat açığa çıktı. Söz konusu saldırı bir yargısız infaz, bir cinayet. Neredeyse bedeninin yarısı çıplak bir insanın derdest edilme şekli asla ölüm olamaz. Olayın gerçekleştiği ilk saatte Diyarbakır Valisi ile temasa geçtik. Kaygılarımızı, endişelerimizi ve öngörülerimizi paylaştık. Dün de valiyle yaptığımız görüşmede bu cinayetin faillerinin derhal görevden el çektirmelerini ve tutuklanmalarını talep ettik. Karanlıkta bırakılan her cinayet yeni cinayetlerin habercisi, faşizmin hazırlayıcısıdır. Bu olayın takipçisi olacağız,” dedi.

Bu arada, ailesinin Kurkut’un gittiğinde haberi olmadığı öğrenildi. Odasının kapısına ‘Rahatsız etmeyin’ yazısı asan Kurkut, sabaha karşı evden ayrılarak trenle Diyarbakır’a gitti. Aile, Kurkut’un odada olmadığını uzun süre fark etmedi. Kurkut'un bir süredir anti-depresan kullandığı belirtildi.

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG