Erişilebilirlik

''Basın Üzerindeki Baskılar En Çok Kürt Medyasını Etkiliyor''


''Basın Üzerindeki Baskılar En Çok Kürt Medyasını Etkiliyor''
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:08:45 0:00

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde dikkatlerin toplandığı ülkelerden biri de Türkiye. Son yıllarda kötü bir tablo çizen Türkiye’de Kürt medyası da yaşananlardan payına düşeni alıyor.

Mezopotamya Haber Ajansı Mardin Muhabiri Ahmet Kanbal hakkında, yaptığı Corona virüsü haberi nedeniyle ‘halkı kin ve düşmanlığa sevk etme’ iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Kanbal hakkında daha önce de Mardin Belediyesine atanan kayyum ile ilgili haberleri nedeniyle soruşturma açılmıştı. Yine Mezopotamya Haber Ajansı Van muhabiri Oktay Candemir, 5 Nisan sabahı evine düzenlenen operasyonla gözaltına alındıktan sonra adli kontrol uygulaması ve yurt dışı yasağı konularak serbest bırakıldı. Candemir hakkında son 2 yıl içinde 25 kez dava açıldı. Bunlar, Kürt medyasında çalışan gazetecilere dair en güncel gelişmeler.

Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu Sözcüsü Ayşe Güney, Türkiye’de basının Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir baskı ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Güney, “Tabii bundan en çok nasibini alan Kürt medyası. Kürt medyası her zaman bir baskı, engelleme, yasaklama, tutuklama gözaltı ve faili meçhuller ile dolu bir basın tarihine sahip. Bugün de geldiğimiz aşamada Kürt medyası ciddi bir sansüre, baskıya, tutuklama ve gözaltına maruz kalıyor. Bu her geçen gün de artıyor. Mart ayında 8 gazeteci arkadaşımız tutuklandı, sayısız gazeteciye de soruşturma açıldı. 100'ün üzerinde gazeteci tutuklu şu anda. Şu an 103 gazeteci ve basın çalışanı tutuklu dedik ama bunlardan çok daha fazlası soruşturma altında, adli tedbir kuralları ile tahliye olan, şehirlere hapsolan gazeteciler var. Rahat hareket edemiyoruz, can güvenliğimiz yok. Basın özgürlüğünden bahsedilmesi gereken noktalarda aslında can havliyle can güvenliğimizden bahsetmek zorunda kalıyoruz. Haberlerinde sansür getiriliyor, haber sitelerimiz engelleniyor, kapatılıyor, sayısız baskı ile karşı karşıyayız” dedi.

Güney, kadın gazetecilerin daha fazla baskıya maruz kaldıklarına dikkat çekerek şunları söyledi: ”Mart ayında 20 günlük karantinada 21 kadın katledildi. Bu durumun kadın gazetecilere de dönüşü oluyor. Sokakta sürekli fiziksel, psikolojik şiddetle karşı karşıyayız. Özellikle kolluk kuvvetleri tarafından sürekli tehdit ediliyoruz ‘seni gözaltına alırım, tutuklarım’ diye. İnat ve inançla bu işi yapıyoruz. Yaptığımız işin gerçekleri yansıtmak olduğunu biliyoruz. Sosyal medyada haber paylaşımından kaynaklı bile sayısız soruşturma yedik. Soruşturması olmayan arkadaşımız yok gibi. Bizim açımızdan şöyle bir boyutu da var; her göz altında kameramız, fotoğraf makinemize el konuluyor. Bu hem ciddi bir ekonomik külfet hem de hak gaspıdır.”

Kürt medyasında çalışan gazetecilerin örgütlü olduğu Dicle Fırat Gazetecileri Derneği Eş Başkanı Serdar Altan, Kürt medyasının çok ciddi sıkıntılar yaşadığına dikkat çekti. Altan, “Cezaevinde çok sayıda gazeteci var, bunların önemli bir bölümünü Kürt medyasında çalışan gazeteciler oluşturuyor. Sansür, yasaklamalar, açılan soruşturmalar, davalar. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda hiç iç açıcı olmayan bir tabloyla karşı karşıyayız. Türkiye'de hiç de iç açıcı olmayan bir tabloyla karşı karşıyayız. Bunun en çok mağduru, sıkıntı yaşayanı, iş yapamaz duruma geleni de Kürt medyası oluyor. Hem ciddi ekonomik sıkıntılarla karşı karşıyayız, hem devletin bu baskıları da üstüne gelince tümden bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Bu çalışan gazetecileri, medya kuruluşlarını ciddi anlamda etkiliyor” diye konuştu.

Gazetecilerin tutuklanmasının sektörü zorladığını savunan Altan, “Cezaevinde olan çok sayıda arkadaşımız var, Mart ayı içerisinde yine birçok gazeteci tutuklandı. Bunlar ciddi zorlayıcı unsurlar. Bu arkadaşlarımız artık sahadan koparılıyor, yazamıyorlar, halkı bilgilendirme görevlerini gerçekleştiremiyorlar. Bu tüm gazeteciler açısından ciddi bir problem, bunun yanında sahada karşılaşılan zorluklar var. Şu anda salgın var, Kürt medyası ciddi bir baskı ile karşı karşıya. Devletin birçok kurumuna akredite olamıyorlar, yine bazı haberleri takip etmekte sorun yaşıyorlar. Özellikle devletten kaynaklı hak ihlallerini takip ettikleri zaman ciddi bir baskı ile karşı karşıya kalıyorlar. Sosyal medyada bile kendilerini rahat ifade edebilme, haberlerini paylaşabilme serbestisini yakalayamıyorlar. Muhalif bir ses çıktığı zaman ya da devleti eleştiren, devletin kurumlarını eleştiren, yapılan yanlışları göstermeye çalışan haberleri gösterirseniz, bu, direkt soruşturma ya da farklı şekilde baskı ile karşı karşıya kalma durumunu beraberinde getiriyor” şeklinde konuştu.

Altan, Kürt medyasının ulusal ve uluslararası kamuoyundan yeterli destek almadığına dikkat çekerek, şunları söyledi: ”Yaşanan en büyük problemlerden biri de görünür kılınma noktasında Kürt medyasının yaşadığı bir problem. Kürt gazeteciler her zaman herkese destek olma eğilimindedirler. Haksızlığa uğrayan biri olduğu zaman bizler sesimizle, yaptığımız haberlerle bir şekilde yanında olmaya çalışıyoruz. Ancak aynısını maalesef göremiyoruz.”

STÜDYO VOA

BM’den Gazze’de ‘kıtlık’ uyarısı – 18 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:58 0:00
XS
SM
MD
LG