Erişilebilirlik

30 Mayıs 2005: Fransa'daki Referandum Değerlendiriliyor


Fransız seçmenlerin Avrupa Birliği anayasasına hayır demesi, Amerikan gazeteleri tarafından manşetten duyuruluyor. New York Times muhabiri Elaine Sciolino, Fransa’nın, yarım asırlık Avrupa tarihine sırtını döndüğünü belirtiyor. Muhabir, referandumdan çıkan sonucun hem Avrupa entegrasyonunu tehlikeye attığını hem de Fransa’yı siyasi kargaşaya sürükleyeceğini yazıyor.

"Anayasanın reddedilmesi, Avrupa’nın genişlemesini ve bütünleşmesini engelleyebilecek bir gelişme olabilir. Anayasanın yeniden referanduma sunulması veya değiştirilmesi, zor olsa da, ihtimal dahilinde. Hatta, Avrupa Birliği bir anayasa olmadan da mevcut anlaşmalarla, yoluna devam edebilir. Ama referandumdan çıkan “hayır” sonucu, Avrupa’nın ileriye attığı adımları engelleyerek ekonomik ve siyasi belirsizliklere karşı daha savunmasız bir hale getirdi. Avrupa Birliği’nin karar alma mekanizması aylar boyunca felç olabilir, yeni üyelerin birliğe kabul edilmesinde sıkıntılar yaşanabilir ve hatta üye ülkelerde ekonomik disiplin sağlanmasında zorluklar çıkabilir."

Washington Post yazarı David Ignatius ise, Fransızların Avrupa anayasasını reddetmesini ekonomik küreselleşmeye tepki olarak değerlendiriyor. Yazar, Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın, Fransız halkına, refah düzeyini korumak için reformların zorunlu olduğunu anlatmadaki yetersizliği nedeniyle ağır bir bedel ödemeyi hak ettiğini savunuyor.

"Fransızlar, Anglo-Sakson düşüncelerine şüpheyle yaklaşıyor. Ama bu sabah İngiltere ve Avrupa örneğini bir kez daha gözden geçirseler, iyi yaparlar. İngilizler, Avrupa ortak pazarıyla kendi siyasi ve kültürel kimlikleri arasında bir denge kurmayı başardı. Fransız halkı, mevcut ekonomik yapı göz önüne alındığında, haklı olarak geleceğinden endişe duyuyor. Fransızların Chirac’a hayır demesi anlaşılır bir şey. Ama 21’inci yüzyılda başarılı olmak için, kendilerine gerçekleri anlatan ve geleceğe giden yolda kendi köprülerini kurmalarına katkıda bulunan bir politikacıya evet demeleri gerekecek."

Los Angeles Times muhabiri Sebastian Rotella da, Fransızların Avrupa Birliği anayasasına hayır demesiyle, Avrupa Birliği içinde Fransa - Almanya liderliğinin ciddi bir darbe yediği yorumunda bulunuyor.

"Fransa ve Almanya, Avrupa Birliği’ni küresel düzeyde Amerika ve Çin’e karşı bir denge unsuru haline getirmeye çalışıyordu. Ancak Başbakan Gerhard Schröder’in partisinin son yerel seçimde uğradığı yenilgi sonrasında Almanya da yalpalamaya başladı. Fransa’da referandumdan hayır çıkması da, Fransa-Almanya ittifakının etkisini daha da azaltabilir. Bu durumda, Amerika’ya; serbest pazar politikalarına ve İngiltere’yle işbirliğine daha yakın duran Polonya ve diğer doğu Avrupa ülkeleri yükselişe geçebilir."

Boston Globe, Bush yönetimine teröre karşı çifte standart uygulanmaması çağrısında bulunuyor. Castro karşıtı Kübalı terörist Posada Carriles’in Amerika’ya yasa dışı yollardan girdiği için göz altında tutulduğunu hatırlatan gazete, Washington yönetiminin Küba karşıtı politikaları nedeniyle bir teröriste özgürlük savaşçısı gibi davranmasının yanlış olacağını vurguluyor.

"Eğer Bush, Posada’nın terörist eylemleri nedeniyle yargı önüne çıkmasına izin vermezse, sadece kamuoyu karşısında inandırıcılığını kaybetmekle kalmaz, teröre karşı birlikte mücadele çağrısı yaptığı ülkelerin gözünde de iki yüzlü hale gelir. Posada’nın işlediği suçlar, büyüklüğü açısından olmasa da zalimliği açısından El Kaide’nin işlediği suçlarla aynıdır. Bu nedenle, Amerika, Posada’ya siyasi sığınma hakkı tanımamalıdır ve hangi ülkeye sınır dışı edileceğini kendisinin belirlemesine izin vermemelidir. "

XS
SM
MD
LG