RAND Araştırma Kurumu’nda görev yapan siyasal bilimler uzmanı Seth Jones, El Kaide ve diğer aşırı İslamcı grupların hedef listesinin başında Amerika ve İngiltere’nin geldiğini ve bu nedenle iki ülke arasındaki uçuşların hedef alındığını söylüyor. Jones, 11 Eylül saldırılarında da uçakları kullanmış olan El Kaide’nin, güvenlik önlemleri sıkılaştırılmışken, neden tekrar uçakları hedef aldığı konusunda şöyle konuşuyor:
" Birincisi, havaalanlarında alınan güvenlik önlemleri göz önünde bulundurulduğunda, bu son derece cüretkar bir eylem. ‘Siz istediğiniz kadar uğraşın, ama biz güvenliğini arttırmaya çalıştığınız ulaşım araçlarına saldırmaya devam edeceğiz’ mesajı vermeye çalışıyorlar... İkincisi, sistemde bir açık yakaladılar. Uçağa el çantanızla birlikte içecek taşıyabilmek, sistemdeki savunmasız alanlardan biriydi."
Jones’a göre, Amerika ile İngiltere arasında gidecek uçakları, Atlantik Okyanusu üzerinde patlatma planında, sembolizm söz konusu...
" Düşürülecek uçaklardaki yolcular öldürülecekti. Ancak bu uçakların hedef alınan bir ülkeden, hedef olarak görülen bir başka ülkeye gidiyor olması, sembolik tarafı... Bence çok sayıda sivilin öldürülmesinin yanı sıra, uçakların kalkış ve iniş noktaları da bu komploda göz önünde bulundurulması gereken önemli bir nokta..."
Komplonun kimin tarafından planlandığı kesin olarak henüz belirlenemese de, ilk akla gelen isim El Kaide... Nitekim Amerika İç Güvenlik Bakanı Michael Chertoff da, bu komploda El Kaide’ye ait izler bulunduğunu belirtti. RAND Araştırma Kurumu’ndan Seth Jones’a göre, birden fazla hedef belirlenmesi ve saldırıda uçakların kullanılacak olması, bu komplonun El Kaide tarafından planlandığının bir belirtisi...
Jones, bu komplo tamamen ortaya çıkarılmış olsa bile El Kaide ve diğer örgütlerin Amerika, İngiltere ve başka ülkeler için ciddi tehdit oluşturmaya devam ettiğini vurguladı. RAND uzmanı, Amerika’nın küresel çapta teröre karşı yürüttüğü savaş çerçevesinde bu komplonun ortaya çıkarılmasının hem olumlu hem de olumsuz sonuçları olduğu görüşünde:
"Son derece sistemli ve ciddi bir terör saldırısı planlayan kişileri yakalayabilmiş olmak, teröre karşı savaşta olumlu bir gelişme. Bu, saldırı düzenlenmeden saldırganların yakalanabildiğini gösteriyor. Öte yandan tehlike hala mevcut ve bu komplo, terörle mücadelede sorunlar olduğunu ortaya çıkardı. Amerika, İngiltere ve diğer ülkelere hala saldırılar düzenlenebilir. İç Güvenlik ve istihbarat alanlarının güçlendirilmesi gerekiyor."
Seth Jones, terör saldırılarında giderek daha farklı yöntemlerin kullanılması nedeniyle, tren ve metro istasyonlarının denetlenmesinde, istihbarat dairelerinin de rol alması gerektiğini savundu.
" Birincisi, havaalanlarında alınan güvenlik önlemleri göz önünde bulundurulduğunda, bu son derece cüretkar bir eylem. ‘Siz istediğiniz kadar uğraşın, ama biz güvenliğini arttırmaya çalıştığınız ulaşım araçlarına saldırmaya devam edeceğiz’ mesajı vermeye çalışıyorlar... İkincisi, sistemde bir açık yakaladılar. Uçağa el çantanızla birlikte içecek taşıyabilmek, sistemdeki savunmasız alanlardan biriydi."
Jones’a göre, Amerika ile İngiltere arasında gidecek uçakları, Atlantik Okyanusu üzerinde patlatma planında, sembolizm söz konusu...
" Düşürülecek uçaklardaki yolcular öldürülecekti. Ancak bu uçakların hedef alınan bir ülkeden, hedef olarak görülen bir başka ülkeye gidiyor olması, sembolik tarafı... Bence çok sayıda sivilin öldürülmesinin yanı sıra, uçakların kalkış ve iniş noktaları da bu komploda göz önünde bulundurulması gereken önemli bir nokta..."
Komplonun kimin tarafından planlandığı kesin olarak henüz belirlenemese de, ilk akla gelen isim El Kaide... Nitekim Amerika İç Güvenlik Bakanı Michael Chertoff da, bu komploda El Kaide’ye ait izler bulunduğunu belirtti. RAND Araştırma Kurumu’ndan Seth Jones’a göre, birden fazla hedef belirlenmesi ve saldırıda uçakların kullanılacak olması, bu komplonun El Kaide tarafından planlandığının bir belirtisi...
Jones, bu komplo tamamen ortaya çıkarılmış olsa bile El Kaide ve diğer örgütlerin Amerika, İngiltere ve başka ülkeler için ciddi tehdit oluşturmaya devam ettiğini vurguladı. RAND uzmanı, Amerika’nın küresel çapta teröre karşı yürüttüğü savaş çerçevesinde bu komplonun ortaya çıkarılmasının hem olumlu hem de olumsuz sonuçları olduğu görüşünde:
"Son derece sistemli ve ciddi bir terör saldırısı planlayan kişileri yakalayabilmiş olmak, teröre karşı savaşta olumlu bir gelişme. Bu, saldırı düzenlenmeden saldırganların yakalanabildiğini gösteriyor. Öte yandan tehlike hala mevcut ve bu komplo, terörle mücadelede sorunlar olduğunu ortaya çıkardı. Amerika, İngiltere ve diğer ülkelere hala saldırılar düzenlenebilir. İç Güvenlik ve istihbarat alanlarının güçlendirilmesi gerekiyor."
Seth Jones, terör saldırılarında giderek daha farklı yöntemlerin kullanılması nedeniyle, tren ve metro istasyonlarının denetlenmesinde, istihbarat dairelerinin de rol alması gerektiğini savundu.
