Erişilebilirlik

Yayladağı Halkının Suriyeli Mültecilerle İmtihanı


Kamplardaki Suriyeliler ve yerel halkla görüşen İstanbul muhabirimiz Hilmi Hacaloğlu Yayladağı halkının Suriyeli mültecilerle bir sınav yaşadığını söylüyor

Amerika'nın Sesi İstanbul muhabiri Hilmi Hacaloğlu, Yayladağı halkının nabzını tuttu, bölgede herşeyin güllük gülistanlık olup olmadığını inceledi. Hacaloğlu, izlenimlerini paylaşmaya devam ediyor.

Yayladağı halkının Suriyeli mültecilerle imtihanı

Neredeyse 1200 yıllık bir geçmişi olan Yayladağı ilçesi tarihsel olarak da bir Müslüman yerleşim merkezi. Mercidabık ve Ridaniye savaşlarından zaferle dönen Yavuz Sultan Selim, ordugahını burada kurduğu için ismi Cumhuriyet dönemine kadar Ordu imiş. Sonra değiştirilmiş. Merkez nüfusu 8000 civarında. Geçim kaynağı, tarım ve hayvancılık ama mülteci akınından sonra ticaret artmış. Esnafın etekleri zil çalıyor ama ahali çoğunlukla aynı duyguları paylaşmıyor. Destur alıp Mustafa’nın kahvesinde öğle namazını bekleyen ekabir masasına oturuyorum.

Birkaç gün sonra Süper Final’in kaderini belirleyecek Fenerbahçe- Galatasaray maçı oynanacak. Türkiye’de neredeyse başka bir gündem yok ama Yayladağı’nda kimse oralı değil. Burada varsa yoksa Suriye. Masadaki konu başlıklarından bir özet geçecek olursam, mülteciler, Beşşar Esad, operasyon ihtimali, Rusya’nın rolü, sonra bir de soru “Batı neden Irak ve Libya’da devreye girdi şimdi duruyor?” 3 kameralı bir canlı yayın aracını kur, bir moderatör getir, al sana tartışma programı, üstelik rating garantisi de benden!

Yayladağı’nda yeni düzen


Masadakilerin dile getirdiği en büyük sıkıntı, mültecilerin kamp çevresindeki bahçeleri tarumar etmesi. İhsan Birkan, “dingonun ahırına girer gibi, istediklerini topluyorlar” diyor, yılgın bir halde. Komşusu ekliyor, “Ya bu işin bir düzeni olur. Malımı paylaşmaya ne mecburiyetim var. Ha zor durumdasındır söylersin, biz de yardım ederiz. Ama böyle gitmez! Devlet zaten elinden gelen yardımı yapıyor.”

Masadaki herkes Beşşar Esad’ın halkına zulmettiği konusunda görüş birliği içinde. Kimi ülkedeki yokluktan, yoksulluktan ve gelir adaletsizliğinden dem vuruyor; kimi baskıdan, şiddetten, anti-demokratik siyasetten. Peki, çözüm ne? Bir kere herkes Türkiye’nin bu işte taraf almasından rahatsız, “Müslüman bir ülke Müslüman başka bir ülkeye karşı, hele de komşusuysa çok dikkatli olmalı, oyuna gelmemeliyiz” diyor emekli polis Mehmet Çamkerten ve ekliyor: “Ortadoğu, Yemen’den Libya’ya kadar karıştı şimdi sıra geldi buraya. Ama Batı burada ağırdan alıyor neden çünkü burada petrol yok. Bir de Irak’ta müdahale edildi de ne oldu? Güya Irak’ta kimyasal silah vardı? Hani nerede? Irak’a demokrasi gelecekti? Hani nerede?”

Tekel’den emekli Rıfat Ege ise “Halkın üzerine ateş açan Beşşar Esad’ın zulmüne sessiz kalmak ne insanlığa ne Müslümanlığa sığar” düşüncesinde ama doğrudan bir operasyona o da sıcak bakmıyor. Ege şöyle konuşuyor: “Halk orada işini kendi halletmeli. Dış devletler silah versin. Ama Suriyeliler’in de böl parçala yönet tuzağına düşmemesi gerekiyor.”

Büyük Kürdistan hayali


Son dönemde birçok çevrede seslendirilen “Büyük Kürdistan” ihtimali Yayladağı’nda da tartışılıyor. İhsan Birkan, “bölgede her ülkede Kürtler var. Çoğu durumundan muzdarip. Kuzey Irak’ta fiili olarak devletleştikleri zaten görülüyor. Batının böyle bir niyeti olması şaşırtmamalı. Bence içten içe Kürtler de bunu istiyor olabilir”. Soruyu sabah kahvaltısı için yandaki masaya peynirli omlet siparişi veren Yayladağı kampındaki tek Kürt ailenin reisi Civan Macinu’ya soruyorum. Macinu şöyle konuşuyor: “Suriye Kürtleri ayrılmak istemiyor. Dillerini öğrenmek, kültürel haklarına kavuşmak ve Suriye’nin asli unsuru olduklarını kabul ettirmek istiyorlar, aynı Keldani, Asuri, Kenani, Ermeni, Türkmen ve Çerkesler gibi.”

Suriye’de yaklaşık 2 milyondan fazla Kürt yaşıyor. Kampta Macinu ailesinden başka Kürt olmaması Beşşar Esad’a sadakatin göstergesi değil çünkü Suriye Kürtleri şiddetten kaçarken sığınmak için daha çok Kuzey Irak’ı tercih etmiş. Macinu, “acılarımız da hatıralarımız da hala sıcak diyor ve şöyle devam ediyor: “Bu rejim Suriye’de 120 bin Kürt’ü vatandaşlıktan attı, topraklarına el koydu. Esad kesinlikle yıkılmalı. Ama bunun için uluslararası camianın Özgür Suriye Ordusu’na silah desteği vermesi şart. Ve asıl önemlisi, Suriye hava sahasının uçuşa kapatılması gerekli.”

Yarın: Suriyeli mültecilerden işkence hatıraları

XS
SM
MD
LG