Erişilebilirlik

Washington'da Kuran-ı Kerim Sergisi


Washington'da Kuran-ı Kerim Sergisi
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:06:27 0:00

ABD’nin başkenti Washington, “Kuran-ı Kerim Sanatı: Türk İslam Eserleri Müzesi’nin Hazineleri” sergisine evsahipliği yapıyor.

Smithsonian Enstitüsü Freer ve Sackler Müzesi’nde 20 Şubat tarihine kadar ziyarete açık olan sergide 60’dan fazla el yazması eser bulunuyor.

Sergi, islamofobi söylemlerine karşı da bir cevap niteliği taşıyor.

Donald Trump, “Müslümanlar’ın Amerika’ya girişi yasaklansın!” şeklinde konuşmuştu.

Bu cümle ABD’nin iki başkan adayından birinin ağzından çıktı. Müslümanlar’ın birçok siyasi tartışmanın merkezi haline getirildiği Amerika’da, İslam dünyası, bu ve buna benzer söylemlere tepkisiz kalmadı. Gündemde olan ancak hakkında çok da fazla şey bilinmeyen İslamiyet hakkında gerçekleri sunan ve toplumu bu zengin kültürle tanıştıracak önemli bir adım atıldı.

Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti, tarihi bir sergiye evsahipliği yapıyor. 60’dan fazla el yazması eserin bulunduğu “Kur’an Sanatı: Türk İslam Eserleri Müzesi’nin Hazineleri” adlı sergi islamofobi söylemlerine de bir cevap niteliği taşıyor.

İşadamı Ali Koç, ”İslam bir hoşgörü dinidir. Diğer tüm dinler gibi insanlığa, sevgiye ve birliğe önem verir. Ama bugün üzülerek görüyoruz ki Batı’daki algı, İslam dininin bu değerlerden uzak olduğu yönünde” şeklinde konuştu.

İşte Türkiye, İslamafobi söylemlerininin en yaygın olduğu ülkelerden Amerika’da bu algıyı değiştirmeyi hedefliyor. Sergi, Koç Holding ana sponsorluğunda Doğan Holding ve Türk Hava Yolları’nın da katkılarıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Smithsonian Enstitüsü Freer- Sackler Müzesi’nin işbirliği ile açıldı.

Ali Koç, ‘’Sadece Washington’da sergilenmiyor dünyanın en önemli müzesinde sergileniyor. Smithsonian hem Türk hem İslam dostu bir kurum. Dediğiniz gibi zamanlama açışınsan anlamlı bir zamanlama. Çok önceden planlanmış olmasına rağmen islamofobi sık sık kullanılan, insanları korkutmak için kullanılan bir fenomen haline gelmiş vaziyette, üzülerek görüyoruz ki pek çok seçim kampanyalarında özellikle Avrupa’da, Amerika’da politikacılar hedeflerine ulaşmak için islamofobiyi bir araç olarak kullanıyorlar, İslam dininin özellikleri ve güzellikleri yansıtılmıyor, çok farklı yönleri yansıtılıyor tam tersine. Diğer bir deyişle, dinimiz, 1.7 milyon Müslüman yani dünya nüfusunun dörtte biri şiddet ve terörle bağdaştırılıyor, bu hiçbir şekilde kabul edilebilecek bir unsur olmamalı, bu seviyeye geldiğinde de gelecek açısından son derece endişe verici bir durum oluşuyor. Bu bağlamda baktığımız zaman, İslam dininin daha iyi tanıtılması için İslam dünyasına büyük sorumluluk düşüyor. Bu bağlamda da bu sergi bence atmamız gereken bir çok tohumdan bir tanesi, bu sergi sayesinde belki 200-250 bin Amerikalı İslam dinini bir adım daha iyi tanıyacak, bir adım daha yakın tanıyacak. Daha iyi anlayacak ama dediğim gibi bu sadece bir tohum. Bunun gibi pek çok tohum atılması gerekiyor ki bugünkü İslamofobi problemini aşabilmemiz için’’ diyor.

Sergiye Türkiye’den her biri yüzlerce yıllık 47 el yazması Kuran-ı Kerim getirildi. Onların yanı sıra İran, Afganistan ve Arap dünyasından eserler de sergiye katkı sağladı.

Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Yalçın Kurt, ”İslam sanatının en güzel örneklerinden olan 47 adet Kuran’ı Kerim ile katıldığımız bu sergi gerçekten muhteşem bir sergi. Bu serginin Türk Amerikan ortak kültürlerine de büyük etkisi olacağına inanıyoruz. Katılım çok yoğun bundan böyle de Amerika Birleşik Devletleri halkının kuran sanatının geçmişten günümüze en güzel örneklerini göreceklerdir. Biz burada olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Türkiye bütün uygarlıkların beşiği bu nedenle İslam uygarlığına ait en güzel eserlerimiz olan Kuran’ı Kerim örneklerimizi burada sergilemekten de büyük bir mutluluk duyuyoruz. Bakanlık olarak geçmişte bu tür birçok sergiye katıldık. Bundan sonra da Amerika Birleşik Devletleri’yle ortak sergilere devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

7’nci yüzyılda Şam’da yazılan bir eserle 17’ncı yüzyılda İstanbul’da yazılan eseri buluşturacak kadar geniş bir yelpazede oluşturulan sergi, özellikle Osmanlı dönemine ait önemli ipuçları da veriyor.

Avrupa’dan Afrika ve Ortadoğu’ya uzanan coğrafyada hakimiyet kuran Osmanlı İmparatorluğu’nun başarılı kaligraflarının elinden çıkan eserler yüzyıllar sonra Amerikalılar’la buluşuyor.

Osmanlı Hanedanlarına ait eserler bu kez binlerce kilometre ötede İslamiyet’in doğru anlaşılmasına aracılık ediyor.

İçlerinde yazanlar aynı olsa da farklı teknikler ve tarzlarda yazılan birbirinden değerli eserler ziyaretçileri büyülüyor.

Tıpkı bu dev elyazması gibi.

Ziyaretçileri sergiye gelişlerinde tam 60 kilo ağırlığındaki bu eser karşılıyor.

Ve sergi alanında ilerledikçe geçmişe yolculuk daha da derinleşiyor.

Geçmişten günümüze yolculuk imkanı tanıyan sergiyle İslam dininin doğru anlaşılması hedefleniyor.

Başküratör Prof. Dr. Massumeh Farhad, ”Türk islam Eserleri Müzesi’nin organize ettiği bir sergiyi gezdim ve adeta büyülendim. Bu alanda çalışıyor olmama rağmen hiç el yazması görmemiştim, çok etkilendim ve böylece bu sergiyi düzenleme fikri doğdu. Bu tam 6 sene önceydi; bu kadar gecikmesinin nedeni de müzenin çok kapsamlı bir tadilattan geçmiş olması. Biz Smithsonian Enstitisü’nün bir parçasıyız. Ve ülkenin en zengin koleksiyonlarına sahibiz. Umuyoruz ki çok sayıda ziyaretçimiz olur. Biz Kur’an’a ve Kur’an sanatına bir merak uyandırmayı amaçlıyoruz. Umarım herkes açık zihinlerle bu sergiyi ziyarete gelir ve Kuran hakkında farklı, bilmedikleri bir şeyler öğrenirler. Bu sergi islamofobiye tek başına yeterli bir cevap olmasa da unutmamalıyız ki hepimizin sorumlulukları var. Farklı cevaplar seçenekler önermeliyiz. Bu serginin amacı kimsenin fikrini değiştirmek değil. Ama zihinleri açmak amaçlardan biri. Diyalog yolları açmak, bir başka amaç. Bu büyüleyici el yazması Kur’anları gördüklerinde ziyaretçiler eminim ki farklı bir bakış açısı edineceklerdir İslam’a karşı, islamafobiye karşı. Sergide altını çizdiğimiz hikayelerle bir anlamda bu el yazmalarına insani bir boyut kazandırıyoruz. İslam dinine at gözlüğüyle bakılmasının önüne geçeceğine inanıyoruz bu serginin. Daha dikkatli bakacaklar ve umuyoruz ki bunda da başarılı olacağız” şeklinde konuşuyor.

Sergide yalnızca el yazması eserler değil, bu eserlerin yazımında kullanılan deriler, kağıtlar ve araçlar da var.’’

Sergide yer alan notlarda ayetlerin Hazreti Muhammed’e Cebrail aracılığıyla sözlü olarak aktarıldığı onun da bu ayetleri ezberlediği ve ashabına okuduğu belirtiliyor.İçlerinde okuma yazma bilenlerinde bulabildikleri malzemeler üzerine öğrendikleri ayetleri yazdığı anlatılıyor.

İşte 610 yılında Hira Dağı’nda başlayan ve 23 yıl devam eden bu süreci sayısız el yazması eser takip ediyor.

Kimi zaman Çin’den kağıt kimi zaman Afrika’dan deri kimi zamansaİran’dan parşömen üzerine yazılı bu nadide eserler bir miktar mürekkep ya da altınla ne harikalar yaratılabileceğini gözler önüne seriyor.

Bu kutsal kitapların korunması için özenle işlenmiş kaplar, okumak için kullanılan ağaç oyma rahleler, saklamak için tasarlanmış sandıklar. Her biri aslında İslam dininde Kuran-ı Kerim’e verilen önemi de kanıtlıyor.

Sergiye yalnızca Müslümanlar ilgi göstermiyor. İslam dinini daha yakından tanımak, daha iyi anlamak hatta belki de önyargılarını yıkmak isteyenler de sergiyi ziyaret ediyor.

22 Ekim’de açılan sergi, 20 Şubat’a kadar Smithsonian Enstitüsü Freer- Sackler Müzesi’nde ziyaretçilere açık olacak.

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG