Erişilebilirlik

Washington Rıza Sarraf Davasını Takipte


Washington Rıza Sarraf Davasını Takipte
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:04:21 0:00

Washington Rıza Sarraf Davasını Takipte

New York’ta başlaması beklenen Rıza Sarraf davası Washington’da da yakından izleniyor. Partilerüstü Politika Merkezi, Sarraf davası ve yolsuzluk iddialarının Türk-Amerikan ilişkilerine olası etkilerini, özel bir panelde tartıştı.

Panelin katılımcıları arasında, İpek Yolu Çalışmaları Programı Araştırma Direktörü Svante Cornell ve siyaset uzmanı Nicholas Danforth vardı.

Svante Cornell, Amerikalılar’ın Rıza Sarraf davasını yasal bir süreç olarak görmeye yatkın olduğuna, ancak Türkiye’deki algının tamamen farklı olduğuna dikkat çekti.

Cornell, “Erdoğan ve destekçileri açısından Rıza Sarraf bir anda ABD’de tutuklandığında, bunu sadece sıradan yasal bir süreç olarak görmüyorlar. Bunu Erdoğan’a karşı darbenin bir uzantısı olarak görüyorlar. Ve şunu da anlamamız lazım onlara göre, Gülen tek başına hareket eden bir aktör değil, Amerika’nın kontrol ettiği bir operasyon. Yani darbe girişimi aslında Amerika’nın bir girişimi. Bu, Erdoğan ve destekçilerinin bakış açısı. Bu açıdan baktığımızda da Erdoğan için, New York’taki dava da Amerika’nın kendisini devirme çabalarının bir parçası” dedi.

Nicholas Danforth da Türkiye’nin kendi eylemlerinden sorumlu olduğunu söyledi. 2012’de Amerika’nın İran’a yaptırımları konusunda AK Parti’nin endişelerini dile getirdiğini hatırlatan Danforth, “Yine de yaptırımlar uygulanmaya başladığı zaman Türk hükümeti, Türk bankacılık sektörü bu yasalardan haberdardı. Bu yasaları çiğnemenin sonuçlarının ne olacağının da farkındalardı. Buna rağmen bu büyük komploya adım attılar. Hükümetin Rıza Sarraf’ı desteklemesi kararının, Amerikan yasalarına aykırı olacağının farkındalardı, bu nedenle de bu eylemlerini saklamaya çalıştılar. Bu nedenle Türk bakanlar büyük miktarda rüşvet kabul ettiler. Hal böyleyken Türkiye’nin kendisine karşı komplo kurulduğu iddiası sorunlu. Zira yaşananlar Türkiye’nin eylemlerinden kaynaklanıyor. Türk yetkililerin kişisel kazanç için ya da kendilerinin de inandığı ulusal çıkarlar için attığı adımlardan kaynaklanıyor” diye konuştu.

Türkiye ve Amerika’nın farklı gerçekliklerde yaşadığını söyleyen Danforth, Ankara’nın NATO bağlamında da sorunlu hareket ettiğini savundu.

Danforth, “Türkiye berbat bir rejimle ekonomik olarak karlı bir ilişkiye giren ilk ya da tek ülke değil. Türkiye, Ortadoğu’da İslami radikalizme destek veren baskıcı ama hidrokarbon zengini bir devletle iyi ilişkiler kuran ilk ülke de değil. Ama bunu Türkiye’nin NATO müttefiki olduğu idrakıyla değerlendirmek gerekiyor. Hem İran’ın komşusuyken hem bu kadar siyasi farklılıkları varken, Türkiye eğer NATO üyesi olmasaydı Tahran’ın nükleer programından korkmak için her türlü nedene sahip olurdu. Ama Türkiye’nin çok da endişelenmemesinin nedeni, NATO üyesi olması. NATO’nun nükleer şemsiyesinin altında. Yani Türkiye NATO’nun korumasına bu kadar güvenirken, diğer müttefiklerin İran’ın nükleer programını durdurmaya yönelik çabalarını baltalayan eylemlerde bulunması, bence NATO ruhunun temelden ihlali demek” ifadelerini kullandı.

Svante Cornell, Sarraf’ın ABD’de yargılanmamak için itirafçı olacağı yolundaki iddiaların sonuçlarının ilişkileri daha da kötüleştireceği uyarısında bulundu.

Cornell, “Eğer ortada bir anlaşma varsa ne Erdoğan’ı ne destekçilerini ne de çoğu Türk’ü, bunun sadece ABD’deki yasal bir süreç olduğuna ikna edebilirsiniz. Bunun ABD siyaseti dışı bir konu olduğuna insanları inandıramazsınız. Trump ya da başka biri ne derse desin, herkes bunu ‘Amerika, Türkiye’ye karşı çıkıyor, kendi adamlarını Erdoğan’a düşman ediyor ve Sarraf da Türk tarihinin en büyük hainlerinden biri olacak’ şeklinde görecektir. Ortada ciddi bir enkaz var ve eğer bir anlaşma olursa Erdoğan ABD’ye karşı çok ciddi önlemler almak zorunda kalacaktır” dedi.

Rıza Sarraf’ın 20 ay önce tutuklanacağını bile bile ABD’ye seyahat ettiği iddialarınıysa gazeteci İlhan Tanır değerlendirdi. İlhan Tanır, “Ben bu senaryoya inanmıyorum. Sadece mahkemenin yayınladığı whatsapp yazışmalarını ve son dakikaya kadar eğlenceli sohbetler yaptığını gördüğüm için değil bu düşüncem. Zira aradan 20 ay geçti. Eğer Sarraf buraya, bir anlaşma yaparak gelmiş olsaydı, bunu hapiste 20 ay geçirmeden de yapabilirdi. Bence avukatlarından iyi tavsiyeler almadı” yorumunu yaptı.

  • 16x9 Image

    Dilge Timoçin

    Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler mezunu Dilge Timoçin mesleğe 2000 yılında NTV'de başladı. 2008'de Habertürk TV'ye transfer oldu, dış haber sorumlusu olarak görev yaptı. ShowTV'de dış haber editörü ve spiker olarak çalışan Timoçin, sonrasında Al Jazeera Türk'e geçti; Al Jazeera İngilizce için prodüktörlük yaptı. Dilge Timoçin VOA Türkçe'ye katılmadan önce Reuters, Deutsche Welle gibi yabancı basın kuruluşlarıyla çalışıyordu

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG