Erişilebilirlik

Washington İhbarcının Kimliği Tartışmasına Odaklandı


Başkan Donald Trump, hakkında azil soruşturması başlatılmasına yol açan ihbarı yapan yetkilinin kimliğini yayınlamayan medyayı sert biçimde eleştiriyor. ABD’de muhafazakar basın ihbarcının kimliğini yazsa da, Trump’ın kendisi bu ismi kullanmaktan kaçınıyor.

İstihbarat camiasından olduğu bilinen söz konusu yetkili, Başkan Trump’ın 25 Temmuz’da Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelenski ile telefon görüşmesinde Demokrat Parti’den olası rakibi Joe Biden ve oğlu hakkında soruşturma başlatılması karşılığında askeri yardımın sağlanacağı imasında bulunduğunu Kongre’ye mektupla bildirerek Temsilciler Meclisi’nde Trump hakkında azil soruşturması başlatılmasına ön ayak olmuştu.

Trump seçim mitinglerinde seçmen tabanına seslenirken ihbarcının kimliğinin açıklanması gerektiği mesajını vermiş, sık sık da medyayı bu konuda eleştirmişti.

İhbarcıların kimliğinin ifşa edilmesi bir başkan için bile riskli olabilir. İhbarı yapan kişinin kimliğinin ifşası federal yasalara göre yasak. Trump’ın ismi ifşa etmesi halinde suçlamayla karşı karşıya kalma ihtimali düşük olsa da, ismin açıklanması Demokratlar’a Trump’ın azli konusunda daha fazla dayanak sağlayabilir ya da Senato’da uzun süredir ihbarcıların yasalarca güvence altına alan gizliliğini savunan bazı Cumhuriyetçiler arasında tepkiye de yol açabilir.

Bazı uzmanlara göre, Trump ihbarcının isminin ifşa edilmesini istese de, aynı zamanda ismin gizli tutulmasının da kendi çıkarına olduğunu düşünüyor. AP’ye konuşan üç yetkili ve Beyaz Saray’a yakın Cumhuriyetçiler’e göre, ismin gizli kalması, Trump’ın ihbar mektubu ve mektubun arkasındaki kişinin güvenilirliğine zarar vermesini kolaylaştırıyor. Aynı zamanda ihbarcının korunduğu gerekçesiyle medyaya yüklenmesine de imkan tanıyor.

Hükümet yetkililerinin suç işlediğine ilişkin iddiaları gündeme getiren kişilerin kariyerlerini ve kimliklerini korumak amacıyla ihbarcları güvence altına alan yasalar bulunuyor. Her iki partiden Kongre üyeleri tarihsel olarak ihbarcıların kimliklerinin korunmasına destek verdi. Associated Press haber ajansı da genel olarak ihbarcıların kimliklerini ifşa etmiyor.

Kimlik tartışması aslında bir sonuca varmayacak türden bir polemik. İsmi açıklanmayan kişinin Ağustos ayında Trump’ın Ukrayna lideriyle yaptığı 25 Temmuz tarihli görüşmeye ilişkin yazdığı ihbar mektubundaki iddialar yetkililerin kayda geçen Kongre ifadeleri ve telefon görüşmesinin Beyaz Saray tarafından yayınlanan kısmi dökümü tarafından da desteklendi.

“Trump komplo söylemi kartını oynuyor”

Trump’ın müttefiklerinden bazıları Başkan’ı ihbarcının kimliğini ifşa etmemesi yönünde teşvik etti. O nedenle son günlerde Trump yeni bir taktik benimseyerek medyayı, kimliğini açıklamayarak ihbarcıyı korumakla suçladı. Bu da Trump’a medyayı Demokratlar ve hükümetteki Trump karşıtı “derin devlet” ile ilişkili olmakla suçlama imkanını verdi.

Bu strateji Trump’ın özel yetkili savcı Robert Mueller’ın Rusya soruşturması sırasında kullandığı, seçimle göreve gelmiş başkanı devirme komplosu kurdukları iddiasıyla “derin devlet soruşturmacılarını” alaya aldığı taktikle aynı.

Trump hem Twitter’da hem de gazetecilerin sorularını yanıtlarken, dönemin FBI Başkanı James Comey, FBI görevlisi Peter Strzok ve FBI avukatı Lisa Page’i yozlaşmış komplocular olarak niteledi. Rusya soruşturmasının çıkış noktasının problemli bir önyargıya dayandığına ilişkin somut bir delil olmamasına rağmen, Page ve Strzok bir dizi mesajda Trump’tan hoşlanmadıklarını ortaya koymuş, Trump da bu mesajların kendisine karşı bir komplo olduğunun kanıtı olduğunu savunmuştu.

Pazartesi günü Kentucky’deki mitingde Senatör Rand Paul dahil olmak üzere bazı kendisine yakın isimlerin desteğini alan Trump ihbarcı konusunda da benzer bir dinamik oluşturmak için harekete geçti. Herhangi bir delil göstermeden, Trump ihbarcıyı hiçbir zaman “Trumpçı” olmayan bir liberal olarak tanımladı, kimliğinin gizli tutulmasını da Demokratlar’la yapılan komplonun bir tür kanıtı olarak sundu.

AP’ye konuşan yetkililer ve Cumhuriyetçiler’e göre, Mueller soruşturmasını, bilgilerden ziyade soruşturma sürecinin kendisini ve soruşturmanın bütünlüğünü sorgulayarak itibarsızlaştırılma çabalarında olduğu gibi,

Trump hem kendi tabanında hem de azil soruşturması yargılamasında akıbetine karar verecek olan Cumhuriyetçi senatörler arasında Ukrayna konusunda şüphe tohumları ekmeyi amaçlıyor.

Ancak ihbarcının kimliğini açık etmesi halinde, Trump ihbarcıların önemli olduğunu düşünen senatörlerden bazılarını karşısına alma riskiyle karşı karşıya kalabilir. İhbar mekanızmasını savunan çevreler Ukrayna ihbar mektubunu kaleme alan kişinin kimliğinin gizli tutulmamasının, bundan sonra hükümette görev yapan kişilerin suç olarak gördükleri durumları bildirmeye yanaşmaması sonucunu getirebileceği konusunda uyarıda bulunuyor.

AP’ye değerlendirmelerde bulunan hukuk uzmanları soruşturma bağlamında, ihbarcının adını ifşa eden ya da karşı misillemede bulunan bir kişi soruşturmanın engellenmesi ya da tanığın taciz edilmesi suçlamasıyla yargılanabileceğini belirtiyor.

Ancak Ukrayna telefon görüşmesinde olduğu gibi istihbarat camiasındaki ihbarcılar hükümetin başka birimlerindeki ihbarcılara sağlanan koruma imkanlarının çoğundan yoksun. Government Accountability Project (Hükümette Şeffaflık Projesi) hukuk direktörü Tom Devine, “Kağıt üzerinde bazı haklar var ancak uygulamada bunlar son derece zayıf” diyor.

Hükümetin başka birimlerinde görev yapan ihbarcılar kendilerine misilleme yapıldığı yönündeki iddialarını bağımsız idari dairelere yani potansiyel olarak federal mahkemelere taşıyabilir. Ancak istihbarat dairelerinde ihbar ve şikayet mektupları kurum içinde ele alınıyor.

Tom Devine, “Size karşı hangi daire ya da kurum misilleme yaptıysa bu kuruma gider, fikirlerini değiştirmelerini istersiniz. Genel müfettişe temyize gitme hakkı var. Müfettişin yaptığı çalışma da onun atadığı denetçilerden oluşan bir komisyon tarafından gözden geçirilebilir” diyor.

Ulusal İhbarcılar Merkezi’nin yönetim kurulu başkanı Stephen Kohn, ihbarcının kimliğinin korunması olasılığının Trump’a bağlı olmasının çok sorunlu olduğunu söylüyor. Kohn, “Buradaki tek güvence başkanın işini yapacağını ve ihbarcıya karşı olası misilleme adımlarını engelleyeceğini ummak” diyor.

İhbarcının avukatından yazılı açıklama

ABD’de muhafazakar eğilimli bir haber sitesinde muhbire ait olduğu iddia edilen ismin dolaşıma sokulmasının ardından, ihbarcının avukatından açıklama geldi. Yazılı açıklamada, ihbarcıya ait olduğu iddia edilen ismin yayınlanmasının bu kişiyi ve ailesinin güvenliğini tehlikeye atacağı vurgulandı.

“Başkan’ın destekçileri tarafından yayınlanan ya da teşvik edilen ismi ne doğrulayacağız ne de yalanlayacağız. İsim verilmesi ihbar mekanizmasınınbütünlüğüne zarar vermekte, gelecekte de bildirimde bulunacakları caydıracaktır” denildi.

Temsilciler Meclisi’nin Demokrat Çoğunluk lideri Steny Hoyer de konuyla ilgili açıklama yaptı. Hoyer, “Kongre’nin bazı Cumhuriyetçi üyeleri tarafından ihbarcının kimliğinin ifşa edilmesi çabaları tanıklara gözdağı verilmesine yönelik açık bir girişimdir. İhbarcı ve ailesini utanç verici bir şekilde fiziksel olarak riske atan çabalar başka cesur vatanseverleri bu yönetim içinde kanunsuz davranışları ve suistimalleri ortaya çıkarmaktan caydırmaya yönelik açık bir teşebbüstür” dedi.

Açıklamada “Kongre’deki Cumhuriyetçiler’in Başkan Trump’ın Ukrayna’yı seçim kampanyasına yardım etmeye zorlama girişimini savunması gittikçe daha da zorlaşıyor. Bu gerçek Amerikan halkının dikkatini var olan delillerden başka yöne çekme gibi tehlikeli bir çabayı haklı çıkarmaz. Federal hukukçuları son dönemde bazı Cumhuriyetçi Kongre üyeleri tarafından yapılan kaygı verici açıklamalara yakından bakmaya, istihbarat dairelerini de ihbarcının kimliğinin korunması için gerekli tüm adımları atmaya çağırıyorum” ifadeleri yer aldı.

STÜDYO VOA

Mehmet Şimşek’ten “harcamaları azaltma” mesajı - 18 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG