Erişilebilirlik

Walt Disney'in Bilinmeyen Yüzü


Walt Disney'in Bilinmeyen Yüzü
Walt Disney'in Bilinmeyen Yüzü

Walt Disney, önce Mickey Fare ve ardından Donald Duck’ı dünyayla tanıştırdı. 1938’de Pamuk Prenses, ilk uzun metrajlı animasyon film olarak piyasaya çıktı. Yıllar içinde Disney bir imparatorluk haline dönüştü, beyaz perde, televizyon ve hatta eğlence parklarına kadar birçok alanda dev bir isim haline geldi.

1941’de ünlü animasyon sanatçısı Walt Disney, Dışişleri Bakanlığı’nın 10 haftalık iyi niyet elçiliği görevi için Latin Amerika’ya gönderildi. Amerika henüz müttefiklerinin yanında savaşa girmemişti. Ancak ülkede Nazi etkisinin Amerika’yı saracağı korkusu hakimdi. Walt Disney, zaten zorda olan işini ve animasyon sanatçılarının grevini bir kenara bırakarak bu geziye çıktı.

Walt Disney belgeselde o dönemi şöyle anlatıyor: “Bankaya 4 buçuk milyon dolar borcumuz vardı. Tüm dünya çöküşün eşiğindeydi. Ben de prodüksiyonları durdurma kararı almıştım.”

Film yapımcısı Ted Thomas, Disney Aile Vakfı’nın desteğiyle, bu serüveni “Walt & El Grupo”, “Walt ve Grubu” adlı bir belgeselde anlatıyor. Thomas, “Disney Latin Amerika’da zaten çok iyi tanınıyordu. Disney ekibinin amacı Amerika’yı en iyi şekilde temsil etmek ve ülkeye yeni dostlar kazandırmaktı. Ekip, 5 ülkede sanatçılar ve devlet başkanlarıyla biraraya geldi" diyor. Thomas, ekibin gittikleri her yerde rock yıldızları gibi karşılandığını ve havaalanlarında onlara yüzlerce kişinin alkış tuttuğunu da anlatıyor: “Disney adeta bir kahraman gibi karşılandı. Sanatçı, yazar ve bestecilerden oluşan ekibi gittikleri her yerde büyük ilgi gördü. Ekiptekiler gezi sırasında yeni fikirler edindi.”

Latin Amerika ezgilerinden ve karakterlerinden etkilendi. Tıpkı puro içen Brezilyalı papağan Joe Carioca tiplemesinde olduğu gibi. 1942’de bu karakterler “Saludos Amigos” adlı Disney yapımında seyirciyle buluştu.

Yapımcı Thomas, animasyon sanatçılarından birinin sambadan çok etkilendiğini söylüyor: “Bu seyahat animasyon sanatçılarımızdan birini o kadar etkiledi ki sadece Disney’in en iyi sanatçılarından biri olmakla kalmadı aynı zamanda Amerika’nın da en iyi sanatçılarından biri haline geldi.”

“Walt & El Grupo” ellerinde çizimleri olan sanatçıların diplomatik görevini seyirciye aktarıyor. Thomas, Disney ve ekibinin Washington’un Amerika’yı sevdirme hedefine ulaştığını düşünüyor: “Bana hep sanatın dünyadaki rolünü sorarlar. Bence birbirimiz hakkında ne hissettiğimizi etkileyen büyük bir gücü var sanatın.”

Animasyon öğrencisi Sidney Marra için bu sözlerin önemi büyük. Marra, Baltimore’daki Maryland Enstitüsü Sanat Yüksek Okulu’nda yapılan belgesel gösterimini izleyenlerden. Marra, “Yaptıkları sanat propaganda değilmiş. Daha çok olumlu bir mesaj gönderme çabasındalarmış. Birlik havası yaratmaya çalışmışlar” diyor.

Bir diğer öğrenci, Tyler Naugle de aynı fikirde. Disney ve ekibinin değişik ülkeler ve kültürleri keşfetmeye açık olduğunu düşünüyor: “Benim aldığım en büyük ders, bulunduğunuz çevreyi sevme, onu sürekli gözlemleme ve oradan fikirler edinmekti.”

Yapımcı Ted Thomas, “Walt and El Grupo” belgeselini izleyenlerin eşsiz bir kültürel paylaşıma ve ülkeler arasında iyiniyetin gelişmesine büyük katkıda bulunabileceğini söylüyor.

XS
SM
MD
LG