Erişilebilirlik

‘Uzlaşma Sağlandıysa Erdoğan Geri Adım Atmıştır’


Amerika Başkanı Barack Obama ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında Suriye ve özellikle Kürtler’in görüşüldüğü yönündeki iddialar Türkiye siyasetinin gündeminde ön sıralarda yer alıyor.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Eğer orada bir uzlaşma sağlandıysa Erdoğan’ın geri adım atmış ve Suriye politikasında geri dönüş sözü vermiş olması lazım. Obama’nın Erdoğan’ın hatalarında ya da AKP hükümetinin hatalarında uzlaşılacak olduğunu sanmak saflık olur,” dedi.

Washington’daki Nükleer Güvenlik Zirvesi kapsamında Erdoğan’ın toplantıya katılımı için ABD’yi ziyareti, Ankara siyasetinde farklı boyutlarıyla gündemde.

Protokol kuralları itibariyle resmi ziyaret olmaması, toplantı davetlisi olması dolayısıyla havalimanında Erdoğan’ın üst düzeyde bir ABD yetkilisi tarafından karşılanmaması; Türkiye’de tepki yarattı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, ABD’nin başkenti havalimanında Erdoğan’ı karşılama pozisyonu almış olması, muhalefette farklı yorumlara yol açtı.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “ABD'de kendisini bizim Dışişleri Bakanı karşıladı. Sen orada Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil ediyorsun. Obama ile görüşmek için 50 takla atıyorsun. Görüşmüyorsa 'Ben de görüşmüyorum' diyeceksin. En büyük tehlike bu kişinin cumhurbaşkanı olması. Her türlü tavizi verecek konumdadır. Enstitüde konuşma yapacaksın, araya işadamları giriyor... Sorun, Türkiye'nin bozulan imajında. Türkiye'yi artık devletler uygar dünyanın bir parçası olarak değil, Ortadoğu'nun parçası olarak görüyor. Bu imajı düzeltecek tek parti CHP'dir,” diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, ABD’yi suçladı. Bahçeli, “Erdoğan’ın ABD’ye intikali sırasında havalimanından itibaren başlayan olumsuzluklar ve nezaketsiz muameleler bizlerin gözünden kaçmamıştır. Cumhurbaşkanı’na bakışımız bellidir. Bugüne kadar aramızda geçen yoğun ve kıyasıya siyasi mücadeleler de unutulacak türden değildir. Ancak Erdoğan ABD’de Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil etmiştir. ABD yönetiminin, havalimanında Erdoğan’ı bir manga askerle karşılamaya layık bulması bir defa Türkiye’ye haksızlık ve saygısızlıktır. AKP’li Dışişleri Bakanı’nın bir avuç insandan oluşan karşılama kuyruğuna telaşla girip ön safa geçmesi ve de durumu kurtarmaya çabalaması hiçbir gerçeği değiştiremeyecektir. ABD, stratejik ve model ortaklığını kızağa almış gibidir” dedi.

Suriye’de otonom yapı önlenemez mi?

Obama ile Erdoğan arasındaki görüşmeye ilişkin Türkiye’yi de yakından ilgilendiren konu başlığı ise, Suriye ve özellikle bölgedeki Kürt varlığıyla ilgili görülüyor.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise, Obama – Erdoğan görüşmesiyle ilgili öncelikle Cumhurbaşkanı’nın bu yöndeki açıklamalarını beklemek gerektiğini ifade etti.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise, bugün basın mensuplarıyla sohbet toplantısında, Amerika’nın Sesi’nin soruları üzerine Obama – Erdoğan görüşmesini değerlendirdi. Görüşme içeriği üzerine ancak tahminler yürütülebileceğine işaret eden Demirtaş, “ABD, IŞİD ya da benzeri unsurların gelişeceği hiçbir seçeneği desteklemek istemeyecektir. Bu nedenle de PYD-YPG’yi desteklemekten vazgeçmek olası gözükmüyor. Eğer orada [Suriye konusunda] bir uzlaşma sağlandıysa Erdoğan’ın geri adım atmış olması lazım. Suriye politikasında geri dönüş sözü vermiş olması lazım. Obama’nın Erdoğan’ın hatalarında ya da AKP hükümetinin hatalarında uzlaşılacak olduğunu sanmak saflık olur,” diye konuştu.

Türkiye’nin PYD konusunda en başından beri cesur bir politika izlemediğini vurgulayan Demirtaş, “Çok iyi olmasa da PYD ile ilişkiler vardı. Mesela Türkiye’den heyet, türbe naklinde Kobani’ye gitti. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı ile Salih Müslim defalarca bir araya geldi. O ilişkinin güçlenmesi Türkiye’nin yararına olurdu. Ayrıca resmi olarak PYD-YPG terör örgütü değil bu konuda alınmış bakanlar kurulu kararı görmüyoruz. Türkiye’nin terör örgütü saplantısından vazgeçip Suriye’nin geleceği açısından oradaki radikal unsurları desteklememesi daha doğru olur,” yorumunda bulundu.

Ortadoğu’daki Kürtler’in geleceği açısından, Türkiye ile İran’ın yeniden yakınlaşma içerisine girerek, otonom-özerk gibi yapılara karşı çıkma ihtimalini de sorduğumuz Demirtaş, “Geçmişte İran, Irak, Türkiye ve Suriye; Kürtler konusunda uzlaşmış durumdaydılar. Bu dört başkent de Kürtler’in hak elde etmemesi için gayret gösteriyorlardı. Ama sonrasında anti-Kürt ittifakı dağıldı. İran ve Türkiye, Suriye’de Kürtler otonom statüye kavuşmasın diye işbirliği yapmayı düşünecektir. Bunu yapacaklardır ama önleyebileceklerini sanmıyorum artık…” dedi.

Bahçeli, “Menbic Operasyonu”nu sordu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, grup konuşmasında, Obama – Erdoğan görüşmesinde Suriye’ye yönelik olası uzlaşma ya da pazarlıklar açısından şu soruları yöneltti: “İlk olarak, Erdoğan, Türkiye-Suriye sınırının 98 km’lik hattında halen IŞİD’in elinde bulunan Menbic’e yönelik YPG ilerleyişine göz kırpmış, ümit vermiş midir? ABD’nin Menbic’e operasyon için Türkiye’nin desteğini istediği sır değildir. Bu desteğin sağlanabilmesi için operasyonlara katılacak Arap aşiretlerin YPG’nin kontrolündeki Suriye Demokratik Güçleri’nden ayrılarak Türkiye’nin yürüteceği bir sicil taramasına girmesi hükümetin talebi olarak belirmişti. Ayrıca IŞİD’in kontrolünde olan Mare’de, ülkemize yakınlığı söylenen 3 bin kişilik Arap-Türkmen gruplara hava desteği verilmesi de bir diğer talep olarak ortaya çıkmıştı. Kırmızı Oda’da Erdoğan’ın PYD’ye karşı yumuşadığı, bu konuda ikna sürecine girdiği iddialarında gerçeklik payı var mıdır? İkinci olarak muhtemel Menbic operasyonunda Türkiye’ye bir rol verilmiş, başkent Ankara temelli şartlar sonuna kadar savunulmuş mudur? Üçüncü olarak, İranlı kara paracının kefaretten vazgeçmesi ve hakkındaki yığınla iddialar Kırmızı Oda’da Obama tarafından gündeme getirilerek bir tehdit enstrümanı olarak kullanılmış mıdır? Son olarak, ABD yönetiminin YPG’yi kara gücü olarak gördüğü belli ve sabitken, Doğu ve Güneydoğu’ndaki terör saldırıları konusunda Obama’nın dikkati çekilmiş, tespiti yapılan ilişkiler ağı gösterilmiş midir?”

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG