Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, hükümet bunalımının aşılması amacıyla yürütülen çabalar doğrultusunda Lübnan’a gitti. Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Saad Hariri'nin yanı sıra Lübnan siyasetinin önde gelen isimleriyle görüşmeler yapacak. Osman Gazi Üniversitesi’nden Doçent Dr. Ahmet Uysal’a göre bölge ülkeleri Beyrut’ta yaşanacak bir krizin kendi ülkelerinde de etkili olabileceği kaygısı taşıyor ve bu yüzden de Türkiye’nin arabuluculuk girişimlerini destekliyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Lübnan ziyareti öncesinde Ankara’nın konuyla ilgili tutumunu şöyle özetledi: “Türkiye geçmişte olduğu gibi bugün de Lübnan'ın istikrarı ve huzuru için çok ciddi çaba gösterecek.” Davutoğlu, 2005'de, Lübnan eski başbakanı Refik Hariri'nin suikaste kurban gitmesinden sonra Türkiye'nin, Lübnan’da hükümetlerin oluşumunda ve cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi her alanda yapıcı katkılar ortaya koyduğunu ve bunu Lübnanlı tüm taraflarla çok yakın ilişkiler içinde yaptığını söyledi. Önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Suriye’ye giderek Katar ve Suriye liderleriyle birlikte “Lübnan zirvesi” yapmasının ardından da Davutoğlu’nun Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanıyla Lübnan’a gitmesi bölgede Beyrut’ta yaşanan siyasi istikrarsızlıktan duyulan kaygının ciddiyetini gösteriyor. Öte yandan Batı basını Türkiye'nin, Arap dünyasında herhangi bir Arap devletinden çok daha büyük bir siyasi rol oynadığı için devreye girmesinin önemli olduğunu vurguluyor.
Osman Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü Öğretim Üyesi Doçent Dr. Ahmet Uysal Lübnan’daki olaylarda Türkiye’nin rolünün uluslararası boyutunu değerlendirdi.
Uysal: 'Türkiye'nin Lübnan'da Vereceği Mesaj Çözüme Katkıda Bulunabilir'
