Erişilebilirlik

Üniversite Cezalandırdı Mahkeme İptal Etti


Türkiye’nin değişik üniversitelerinde görevli 1.128 akademisyen, Türkiye ile PKK arasında 2015 yılında yeniden başlayan çatışmaların sona erdirilerek, Kürt sorununa barışçıl bir çözüm bulunması için bir bildiri yayınladı. Ancak bildiriye imza atan akademisyenlerin çoğu, ya idari ya da adli cezalarla karşı karşıya kaldı geldi. Ancak Türkiye’de ilk kez bir akademisyenin cezası mahkeme tarafından iptal edildi.

Dicle Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nde öğretim üyesi olan Yrd. Doç. Dr. Mustafa Oğuz Sinemillioğlu, Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi tarafından hazırlanan bildiriye imza atanlar arasındaydı. Bildirinin açıklanmasının ardından üniversite yönetimi Sinemillioğlu hakkında idari soruşturma başlatıldı. İdari soruşturma sonunda, 24 Haziran 2016 tarihinde Sinemillioğlu hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca, uyarma cezası gerektiren eylemi nedeniyle, daha önce 2 kez uyarı almasından dolayı bir üst ceza olan kınama cezası verildi.

Kararın tebliğ edilmesinin ardından Yrd. Doç. Dr. Mustafa Oğuz Sinemillioğlu’nun avukatı İbrahim Afşar, Diyarbakır 1'inci İdare Mahkemesi'nde karara itiraz etti. İtirazda, Dicle Üniversitesi Rektörlüğü'nün verdiği kınama cezasının hukuka aykırı olduğunu belirten Afşar, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun hükümlerinin, müvekkili hakkında uygulanamayacağını savundu. Yüksek Öğretim Kanunu'nun disiplin cezalarını düzenleyen maddesinin 2'nci fıkrasının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini belirten Afşar, Anayasa Mahkemesi kararıyla Yüksek Öğretim Kurumları yönetici, öğretim elemanı ve memurların disiplin yönetmeliğinin dayanaksız hale geldiğini kaydetti.

Müvekkilinin ifade hürriyeti kapsamında barış talebini içeren metne imza attığını ve soruşturmada izlenen usulün adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini vurgulayan Afşar, disiplin cezasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa ve YÖK kanunu ile mevzuata aykırı olduğunu ileri sürerek, iptal edilmesini istedi.

Dicle Üniversitesi Rektörlüğü ise mahkemeye gönderdiği savunmada, bilimsel kanıtlara dayanmayan, problemli ve tartışmalı bir metne imza atmanın ve bu metnin kamuoyuna duyurulmasında bizzat bulunmanın, devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışları yansıttığını belirtildi.

Savunmaların ardından kararını açıklayan Diyarbakır 1'inci İdare Mahkemesi, Yrd. Doç. Dr. Sinemillioğlu hakkında verilen kınama cezasının iptaline karar verdi. Kararın gerekçesinde, üniversite öğretim üyesi olan ve YÖK kanununa tabi olan davacı Sinemillioğlu hakkında, 657 sayılı kanunun disipline ilişkin hükümlerinin uygulanmasına olanak bulunmadığı ifade edildi. Davacının 657 sayılı kanun uyarınca uyarma cezası gerektiren fiili nedeniyle daha önce iki kez uyarma cezası almasından dolayı, bir üst ceza olan kınama cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde “hukuka uyarlılık” bulunmadığı belirtilerek, işlemin iptaline karar verildiği belirtildi.

Kararı Amerika’nın Sesi’ne değerlendiren Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, iptal kararının doğru olduğunu söyledi. Akademisyenlerin bildiride, PKK’yı eleştirmedikleri gerekçesiyle cezalandırıldıklarını savunan Özmen, “İnsan hakları, hukukun üstünlüğü benzer kavramları ifade etmek, bunları korumak devletin görevidir. Türkiye Cumhuriyeti devleti anayasası, taraf olduğu uluslararası sözleşmeler de bunu vatandaşlarına karşı sağlamayı taahhüt etmiştir. Bir hukuku, kural ve kaidesi olan ve buna bağlı olacağını her bir vatandaşına duyurmuş bir devlettir. Her bir vatandaşın bu kavramlara ilişkin taleplerini, ifade ve basın hürriyeti, kötü muameleden, işkenceye benzer tüm hak ve özgürlüklerin korunmasının ihlal edilmemesi ve ihlal edilmesinin önüne geçilmesini isteyeceği tek makam elbette ki devletin kendisidir. Ama siyaseten son yıllarda gelişen başkaca bir tablo var, devlete bir söz edildiği yerde örgüte de nasıl niye bir söz edilmiyor gibi bir yaklaşım var. Hak ve özgürlüklerin talep edileceği makam devlettir, dolayısıyla bu eleştirilerin hak ve özgürlüklerin ihlali noktasındaki eleştirilerin muhatabı devlet olacaktır ve devlet olmak zorundadır. Bu anlamda bir yazılı hukuku bulunan kurum ve makam devlettir” dedi.

STÜDYO VOA

IMF Avrupa Dairesi Direktörü Kammer: “Türkiye’deki ekonomik programı destekliyoruz” – 19 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:51 0:00
XS
SM
MD
LG