Erişilebilirlik

TÜSİAD’dan Laiklik ve Demokrasi Çıkışı


Kuruluşunun 50. yılını kutlayan Türkiye’nin patronlar örgütü TÜSİAD, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik darboğazlarından çıkış için daha fazla adalet, daha fazla özgürlük, daha çevreci bir politik tutumun gerekli olduğunu söylerken laiklik ilkesinin de "olmazsa olmaz" olduğunun altını çizdi.

TÜSİAD toplantı sırasında Hüsamettin Onanç’ın koordinatörlüğünde hazırlanan ve Doçent Ümit İzmen tarafından yazılan ‘‘Geleceği İnşa’’ adlı bir çalışma da kamuoyu ile paylaşıldı.

Özilhan: ‘‘Tehditler ve fırsatlar karşısında Türkiye kural bazlı küresel sistemin saygın bir üyesi olmalı’’

Bugün İstanbul’da düzenlenen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında ilk konuşmayı yapan TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, Türkiye’nin özellikle jeopolitik gelişmelerin tehdidi altında olduğunu söyledi ve bu tehditlerle başa çıkarken Türkiye’nin ‘‘kural bazlı’’ siyasal sistemin içinde kalması gerektiğine işaret etti.

Özilhan, ‘‘Çin, Hindistan ve Rusya gibi ülkelerin ekonomik ve jeopolitik gücü artarken ABD’nin göreli konumundaki zayıflama ve AB ile yaşanan transatlantik uyumsuzluk çok kutuplu bir dünya kavramını gündemimize soktu. Dünyada jeopolitik gerilimler azalmak yerine tırmanmaya devam etti. Şimdi de yeniden bir ucunda ABD’nin diğer ucunda Çin’in olduğu yeni bir çift kutuplu dünyaya, yeni bir soğuk savaş dönemine girip girmeyeceğimizi tartışıyoruz. Jeopolitik açıdan kritik bir coğrafyada yer alan ülkemiz küresel mimarideki bu gerilimden ziyadesiyle etkileniyor. Bu gerilimin ve bu gerilim karşısındaki tutumumuzun başta ekonomimiz olmak üzere yarattığı olumsuzlukları bir süredir yaşıyoruz. Gelecek dönemin tehditleri ve fırsatları karşısında Türkiye için kural bazlı küresel sistemin saygın bir üyesi olmanın önemli olacağını düşünüyoruz’’ dedi.

Türkiye’nin, dünyanın yaşadığı iklim krizine, topraklarının %60’ının çölleşme riski ile karşı karşıya olduğu bir dönemde yakalandığının altını çizen Özilhan, ülkenin ekonomi modelini baştan ayağa değiştirmek ve karbon nötr ekonomi yaklaşımını benimsemek gerektiğini söyledi.

TÜSİAD YİK Başkanı: ‘‘Düşen sadece TL’nin değeri değil, su rezervlerimiz, birbirimize güvenimiz, mutluluk ve huzurumuz da geriliyor’’

Özilhan, meselelere geniş perspektiften baktığı konuşmasında Merkez Bankası’nın bağımsızlığına ve Amerikan doları karşısında Türk Lirası’nın sürekli değer kaybetmesine de değindi.

TÜSİAD YİK Başkanı, ‘‘Toplumsal fay hatlarının da üzerini suni olarak örterek siyaset yapmanın, bu fay hatlarını ortadan kaldırmadığını biliyoruz. Farklı eşitsizliklerin iç içe geçtiğini ve ötelenen sorunların kartopu misali büyüdüğünü görüyoruz. Huzurlu bir gelecek için toplumsal adaleti tüm boyutlarıyla tesis etmemiz, adil bir Türkiye hedefini başarmamız gerekiyor. Büyümeli ve kişi başı
gelirimizi arttırmalıyız. Bu doğrultuda en önemli adımlar, piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarını güçlendirmek ve başta Merkez Bankası olmak üzere düzenleyici kurumların bağımsızlığını tartışma dışı bırakacak biçimde tesis etmektir. Cari açık ve bütçe açığına beceri açığı, bilgi açığı, liyakatlı kadro açığı ve yönetişim açığı da ekleniyor. Düşen sadece TL’nin değeri değil, su rezervlerimiz, birbirimize güvenimiz, ihracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin payı, mutluluk ve huzurumuz da geriliyor’’ dedi.

‘‘Türkiye’nin modernleşme sürecinde laiklik adeta ülkenin ve demokrasinin çimentosu olmuştur’’

Özilhan konuşmasında sık sık demokrasi ve laikliğe atıfta bulunurken Türkiye’nin küresel sistemin güçlü bir aktörü olması için kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı gibi kavramları kuvvetlendirmesi gerektiğini savundu.

TÜSİAD YİK Başkanı, ‘‘Adil, saygın ve çevreci bir Türkiye inşa etmemizi sağlayacak kurumlar arasında özellikle laikliğe ve demokrasiye vurgu yapmak istiyorum. Demokrasi ve laiklik, farklılıklarımızın bizi bölen, ayıran fay hatlarına dönüşmek yerine kültürel ve düşünsel iklimimizi besleyen, bilimde, sanatta, teknolojide ileri gitmemizi mümkün kılan zenginlikler haline gelmesini sağlar. Türkiye’nin de modernleşme sürecinde laiklik adeta ülkenin ve demokrasinin çimentosu olmuştur. 100 yıl önce cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk ve arkadaşlarının modern dünyanın üyesi olmak doğrultusunda atmış oldukları geri dönülemez kararlı adımda en önemli ilke laikliktir. Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı sağlanmalı, çoğulcu ve katılımcı demokrasi güçlendirilmeli, kuvvetler ayrılığını güçlendirmek için daha az merkeziyetçi ve etkin bir kamu yönetimi anlayışı yerleşik hale getirilmeli’’ dedi.

Kaslowski: ‘‘Çoraklaşıyoruz, gençlerimiz istikbali başka ülkelerde arıyor’’

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski ise 2000-2007 yılları arasında yasal ve anayasal reformların yapıldığı çok olumlu bir dönem yaşanan Türkiye’de sonraki yıllarda bu olumlu tablonun değiştiğini belirtti.

Kaslowski, ‘‘13 yıl sonra kişi başına gelirimiz 2007 seviyesinin dahi altına düştü. Çalışabilen nüfusumuzun iş gücüne katılım oranı ancak %50-55 civarında takılı kalıyor. Bugün işgücü piyasasında, en geniş tanımlı işsizlik oranımız %22 gibi oldukça yüksek bir seviyede, Dünya Adalet Projesi hukukun üstünlüğü endeksinde 139 ülke içinde 117. sıradayız. Bu tabloya baktığımızda bizim yeni bir kalkınma anlayışına duyduğumuz ihtiyaç çok açıktır. Toplum olarak büyük bir çoraklaşma tehdidi de yaşıyoruz. Denizlerimiz ve akarsularımız kirleniyor, göllerimiz kuruyor. Çoraklaşmanın her anlamda vahim sonuçlarını yaşıyoruz. En becerikli, eğitimli, yetenekli, hayalleri olan gençlerimiz, gözbebeklerimiz istikbali başka ülkelerde arıyor. Doktorlarımız, yazılımcılarımız, girişimcilerimiz, yaratıcı beyinlerimiz, geleceklerini başka yerlerde kurmak üzere ülkemizi terk ediyor. Bu durumu durduramaz ve tersine çeviremezsek ülkemiz insan kaynağı açısından da çoraklaşacak. Yeni bir anlayışla geleceğimizi inşa etmek, bizi bu olumsuz girdaptan da çıkartacaktır’’ dedi.

‘‘Dünyadan kopuşun maliyeti hayli yüksek ve hasarı geri döndürülemez olacaktır’’

İnsani gelişme, bilim, teknoloji, inovasyon ile siyasal, ekonomik, toplumsal kurumlar ve kuralların eş zamanlı gelişmesi gerektiğini vurgulayan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı, bugün yayınladıkları ‘‘Geleceği İnşa’’ raporunun özet bulgularını da paylaştı.

Simone Kaslowski, ‘‘Bu çalışmada yer verdiğimiz 105 ülkeyi kapsayan ekonometrik analiz şunu gösteriyor: insani gelişim, bilim-teknoloji ve kurumlarda kendimizi OECD ortalamasına çıkarmak için gereken adımları atabilirsek, 20 yıl içinde kişi başı millî gelirimizi mevcut seviyesinin 3 katından fazla olan 30 bin dolar seviyesine yükseltebileceğiz. Hedefimiz sadece zenginlik değil, bu üç alanda büyük ilerlemeler kaydederek gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye’yi birlikte inşa etmek olacaktır. Dünyadan kopuşun maliyeti hayli yüksek ve hasarı geri döndürülemez olacaktır’’ dedi.

‘‘Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması kabul edilebilecek bir durum değildir’’

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasını eleştiren Kaslowski, Türkiye’nin yaşadığı sorunlarda ‘’kurumsuzlaşma’’nın da rol oynadığını ifade etti.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı, ‘‘Kadın hakları mücadelesi, kanımızca geri döndürülemeyecek ve döndürülmemesi gereken bir dinamiktir. Türkiye’nin böyle bir dönüm noktasında İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması kabul edilebilecek bir durum değildir. Devletin ve kurumların tüm işlemlerinde hukuka bağlı olması, yargı bağımsızlığının sağlanması, tüm hak ve özgürlüklerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarında güçlendirilmesi, her bireyin her düzeyde etkin hak arama imkanına sahip olabilmesi elzemdir. Avrupa Konseyi’nde hukuk ve demokrasi standardı sorgulanan bir ülke olmaktan çıkmalıyız. Adil yargılanma hakkının gereklerini, sanık kim ve suç ne olursa olsun harfiyen uygulamalıyız. Aksi takdirde adalete güven duygusu onarılmaz yaralar almaktadır. Kurumsuzlaşma Türkiye’nin cezbedebileceği ve ihtiyaç duyduğu yatırım sermayesinin gelmemesinin sebeplerinden biridir. Kurumsuzlaşma ülkemizin en hayati dış ilişkilerinde erime, hatta kopmalar ile sonuçlanmaktadır’’ dedi.

Kaslowski, yıllardır zirve sonuçlarında, Türkiye’den aday ülke diye bahsetmeyen AB’de komisyonun son idari şema değişikliklerinde Türkiye’yi güney komşu kategorisinden Ortadoğu-Kuzey Afrika masasına almış olduğunu derin bir üzüntü ve tepkiyle karşıladıklarını da dile getirdi.

STÜDYO VOA

BM’den Gazze’de ‘kıtlık’ uyarısı – 18 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:58 0:00
XS
SM
MD
LG