Erişilebilirlik

Türkiye'ye Ağır Eleştiri


CPJ-HRW Awards
CPJ-HRW Awards
New York merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Pazartesi günü açıkladığı “Türkiye’nin basın özgürlüğü krizi” raporunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hükümeti basına karşı yakın tarihin dünya çapında en büyük saldırısını yürüttüğü görüşünü savundu.

Raporda Türkiye’deki hapishanelerde en az 61’i doğrudan gazetecilik faaliyetlerden tutuklu toplam 76 gazeteci olduğu açıklandı. 27 yıldır basın özgürlüğü üzerine çalışan CPJ’ye göre, tutuklu gazetecilerle ilgili kendi rekorunu kıran ve basın özgürlüğünü kısıtlamak konusunda, kendi kendine rakip olan tek ülke Türkiye oldu. Gazetecileri Koruma Komitesi’nin son raporuna göre,Türkiye'deki hapis gazetecilerin sayısı İran, Eritre ve Çin gibi en baskıcı ülkeleri fersah fersah geçiyor.

American Journalism Review tarafından “gazeteciliğin kızılhaçı” olarak nitelenen CPJ’in Aralık 2011 yılının Aralık ayında hazırladığı raporda Türkiye’de 8 gazetecinin gazetecillik faaliyetlerinden tutuklu olduğunu yazmış. Bu rapor, Türkiye’deki meslek örgütleri tarafından sertçe eleştirilmişti.

Tepkiler sonrasında Türkiye’de daha etkin çalışan CPJ, raporu oluştururken Türkiye Gazeteciler Sendikası, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri, Açıkı Toplum Enstitüsü Türkiye Ofisi, Bianet ve Dicle Haber Ajansı’yla işbirliğine gitti.

‘Hükümet otosansürün yerleşmesi için baskıcı taktikler kullanıyor’

Bu çalışma sonrası oluşturulan yeni rapor hükümeti sert bir şekilde eleştirdiği gibi Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve Amerika Birleşik Devletleri’ni de göreve çağırıyor. Türkiye’de basın özgürlüğü için alarm zilinin çaldığını belirten CPJ, “yetkililer terör suçları veya devlete karşı suçlarla itham ettikleri gazetecileri hapsediyor, Türklüğü aşağılamak ya da yargılamayı etkilemek gibi suçlarla haklarında dava açıyor ve otosansürün yerleşmesi için çeşitli baskıcı taktikler kullanıyor” diyor.

Rapora göre, “Başbakan Erdoğan açıkça gazetecilerin itibarına saldırıyor, medya organlarını, eleştirel yazılar yazan çalışanlarını uyarmaları ya da işten atmaları için zorluyor ve çok sayıda hakaret davası açıyor”. Başta Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan olmak üzere CPJ’yle görüşen yetkililer ise ülkenin basın özgürlüğü sorunuyla ilgili yapılan bağımsız değerlendirmelerin abartıldığını söylüyor, hapis gazetecilerin sayısına itiraz ediyorlar ve tutuklu gazetecilerin çoğunun gazetecilikle ilgisi olmayan ağır suçlardan dolayı içerde olduklarını öne sürüyorlar.

CPJ’ye göre, tutuklamaların nedeni Türk Ceza Kanunu

CPJ, bu itirazların gerçekçi olmadığı görüşünde. Yapılan araştırma, 76 gazetecinin dörtte üçünden fazlasının haklarında bir mahkumiyet kararı olmaksızın hapiste tutulduğunu ve mahkemenin kararını tutuklu halde beklediğini ortaya koyuyor. Uluslararası gazetecilik örgütü, bu durumun daha Türk Ceza Kanunu’ndan kaynaklandığını savunuyor.

“Aslında Ceza Kanunu'nda oldukça geniş ifade edilen maddeler yetkililere, gazetecilerin mesleki faaliyetlerini yasadışı siyasi hareketlerle ya da darbe planları iddialarıyla bağlantılandırmaları için oldukça geniş bir zemin sağlıyor. Kullanılan yasa maddeleri arasında "bir örgüt adına suç işlemek", "bilerek ve isteyerek bir örgüte yardım etmek" ve "bir örgüt ve amaçları için propaganda yapmak" yer alıyor”.

“Soruşturmanın gizliliğini ihlal” ve “adil yargılamayı etkilemek” gibi yasa maddelerinin gazetecilerin, polis ve mahkemelerin icraatları hakkında derinlemesine ve bağımsız olarak haber yapmasını fiiliyatta suç haline getirdiğini belirten CPJ, Türkiye’de 2011 yılı sonu itibarıyla, gazeteciler hakkında açılmış ceza davası sayısının 5,000'i bulduğunu söylüyor.

‘Kürt meselesine yakın duran gazetecilere terör örgütü üyesi muamelesi uygulanıyor’

“Kürtlerle ilgili haber yapmak terör suçu” başlıklı bölümde Terörle Mücadele Yasası'nın Kürt gazetecilere karşı bol bol kullanıdığı saptaması yapılıyor. Raporda, “bağımsız analistlere göre, yasanın terör tanımı oldukça geniş ve muğlak ve bu da heveskar savcı ve hakimlerin, Kürt meselesine yakın duran gazetecileri terör örgütü üyesiymiş gibi hapsetmesine olanak sağlıyor. Bu tür yasa maddeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğünü koruma altına alan 10. Maddesi'yle çelişmektedir” deniyor.

Rapor hazırlanırken birçok gazeteciden de görüş alınmış. O isimlerden biri Kanal D haber dairesi yayın yönetmeni Mehmet Ali Birand. Kıdemli gazeteci, "Hükümetin hala modası geçmiş 12 Eylül dönemi yasalarını kullanıyor. Yasalar öylesine muğlak bir biçimde kaleme alınıyor ki her türlü yoruma açık oluyor. Bir yargıç soldan ele alırken diğeri sağdan bakıyor. Hiç bilemiyorsunuz. Bu yüzden de sürekli öyle ya da böyle başımızı belaya sokacağız diye korkuyoruz" diyor. Milliyet’ten Aslı Aydıntaşbaş’a göre ise “gazeteler Türkiye'de yanlış giden herşeyi biliyor, ama doğru dürüst gazetecilik yapmaya korkuyorlar".

‘Erdoğan, medya patronlarına gazeteci şikayet ediyor’

Rapor için görüş alınan Açık Toplum Vakfı-Türkiye'nin Başkanı Hakan Altınay ise Başbakan Erdoğan’ın üslubunu eleştiriyor. “Bize hangi gazeteleri okumamamız gerektiğini söylüyor. Medya patronlarına kendisiyle hemfikir olmayan muhabirle ve köşe yazarlarını işten atmalarını söylüyor. Ayrıca, Başbakan Erdoğan'ın, 'muhalif bir sesten bir şey öğrendim' dediğini veya kendini eleştiren birine olası bir yanlışı farketmesini sağladığı için teşekkür ettiğini hiç duymamamız da önemli bir nokta."

Başbakan Erdoğan tarafından “mert midir namert midir” sözleriyle eleştirildikten sonra ana akım medyadan uzak kalan Nuray Mert ise rapor için kaleme aldığı makelesinde "Birçok şekilde tehdit edildiğimi hisediyorum. Nefret dolu cinsiyetçi mesajlar alıyorum; seyahat ettiğimde esrarengiz bir biçimde bavulum karıştırılıyor; özel telefon görüşmelerim dinleniyor" diyor.

CPJ’den Erdoğan’a, “eleştirel gazetecilere baskı yapmayın’

CPJ, raporun sonunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye hükümeti, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Konseyi’ne de çeşitli tavsiyelerde bulunuyor. Erdoğan’a “eleştirel gazetecilere karşı hakaret davaları açmaktan, alenen itibarlarına saldırmaktan ve eleştirel haber medyasına üsluplarını hafifletmeleri için baskı yapmaktan vazgeçin” diyen CPJ, hükümete de “gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklu olan tüm gazetecileri, yaptıkları faaliyetler hükümetçe saldırgan olarak nitelenen görüşleri destekliyor olsa da, serbest bırakma ve uzun tutukluluk süresinden vazgeçme” çağrısı yaptı.

AB’den Türkiye’ye ifade ve basın özgürlüğünü kullandıkları için hapsedilen tüm gazetecileri derhal serbest bırakmaları için baskı yapmasını isteyen CPJ, ABD’li yetkililerden de Türkiyeli liderlerle yaptıkları iki taraflı ve çok taraflı toplantılarda basın ve ifade özgürlüğü ile konuları gündeme getirmelerini talep etti.

STÜDYO VOA

IMF Avrupa Dairesi Direktörü Kammer: “Türkiye’deki ekonomik programı destekliyoruz” – 19 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:51 0:00
XS
SM
MD
LG