ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın Ankara ziyaretinde görüşmeyeceği muhalefet partilerinden CHP tarafı bunun halk oylaması sürecini etkilememesini ve HDP tarafı ise Kürtler konusunda açık politika izlenmesini talep ediyor.
Washington’da Tillerson’ın Perşembe günü Türkiye’ye gerçekleştireceği ilk ziyaretinde muhalefet partileri, insan hakları örgütleri ve toplumsal muhalif kesim temsilcisi sivil toplum örgütleriyle görüşmeyeceği açıklandı.
Türkiye’de ana muhalefet partisi CHP, Tillerson’ın ziyaretiyle Türkiye’deki halk oylaması sürecinin etkilenmemesi gerektiği görüşünde. HDP ise, ABD’nin Kürtler konusunda Türkiye’ye karşı daha açıkça politikasını ilan etmesi çağrısında bulundu.
CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, Amerika’nın Sesi”ne, “İllaki bizim partimiz ile görüşme olsun yönünde beklentimiz yoktu. Ancak çeşitli vesilelerle Türkiye’yi ziyaret eden heyetler, partimizle de görüşüyordu. Biz mevcut süreçte Türkiye’deki referanduma dış müdahale olmasını istemeyiz. Umuyorum Hükümet, bu ziyareti iç kamuoyunda, iç politikaya dönük bir malzeme olarak kullanmaz. Sanki ABD’nin bir desteğiymiş gibi takdim etmez. Aksi taktirde kendisiyle çelişmiş olur” görüşünü aktardı.
Yılmaz, “Bugünlerde dış politika farklı ülkeler ile ilişkilerde tansiyonu arttırmak ve içeride milliyetçiliğe oynamak şeklinde cereyan ediyor. Bu ziyaret umarız bu yönde kullanılmaz” dedi.
Tillerson eğer CHP ile görüşse idi neleri gündeme getireceklerini sorduğumuz Yılmaz, CHP’nin ABD ile daha fazla işbirliği olanakları yaratılmasını talep edeceğini belirterek, şunları ifade etti:
“Fethullah Gülen’in iadesi ve PYD konusunda Amerika’nın farklı bir tutum benimsemesi gerektiğini beklediğimizi ifade ederdik. Özellikle Suriye’nin geleceği konusunda ABD’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünü destekleyecek bir çözüm için çalışmasına önem atfettiğimizi vurgulardık. Türkiye’nin bu süreçte gerek Kıbrıs gerek Ege ve gerekse Ermeni iddiaları ve diğer konulardaki durumuna dair kapsamlı bir görüşme yapardık. Bu konularla ilgili bizim hassasiyetlerimizi ve ABD’nin öncelikleri doğrultusunda yeni bir üslup ile daha işbirliğine dönük bir yaklaşım benimsenmesini arzu ettiğimizi ifade ederdik” diye konuştu.
ABD ile ilişkilerde Obama yönetiminde güvensizlik oluştuğunu belirten Yılmaz, ABD’nin yeni yönetim döneminde henüz sistemi oturtamadığını ve bunun da dış politikasına yansıdığını dile getirdi. Yılmaz, ABD’nin daha yapıcı bir politikaya kaymasını beklediklerini de sözlerine ekledi.
HDP Dış İlişkiler Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada, basına yansıdığı kadarıyla zaman sıkışıklığı gerekçe gösterilerek, Tillerson’ın muhalefet ile görüşmeme kararı aldığını zaten HDP olarak görüşlerini elçilik kanalıyla da ABD tarafına her zaman aktardıklarını anlattı. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mevcut durumda anayasadaki “Tarafsız Cumhurbaşkanı” tanımına uygun hareket etmediğini söyleyen Özsoy, aslen Cumhurbaşkanı ile görüşülürken muhalefet liderleriyle de görüşülmesi gerektiğini ifade etti.
Tillerson’ın ziyaretinde yoğunlukla Rakka’nın görüşüleceği bilgisini basından gördüklerini kaydeden Özsoy, eğer Tillerson’ın kendileriyle görüşmesi söz konusu olsaydı, siyasi çalkantılarından çıkış yolunu ve ABD’nin katkısının ne olabileceğini görüşeceklerini söyledi.
Türkiye’nin Suriye politikasında yanlış bir inat politikası izlediğini söyleyen Özsoy, “Son üç yıldır inat edildi. Kürtler orada belirli bir siyasi statü elde etmesinler diye Suriye’deki ne idüğü belirsiz onlarca gruba değişik biçimlerde direkt ya da dolaylı olarak destek sunuldu. Silah, istihbarat, eğitim ve para destekleri ile ne yaptıklarını bilmiyoruz? Türkiye, Suriye’deki bütün politikasını Kürt karşıtlığı üzerine kurmuş durumda. Sadece ABD değil Avrupa ve Rusya ile de ilişkiler temelinde de Kürtlerin durumu gerilmiş durumda” dedi.
Türkiye’nin tutumunu mantıklı görmediklerini belirten Özsoy, “Kürtler artık Ortadoğu’da aktör olarak dünyada kabul ediliyor. Ortadoğu’da yaşayan Kürtlerin yüzde 60’ı Türkiye’de yaşıyor. Dolayısıyla Kürtleri bir tehdit olarak görmekten ziyade Kürtleri dost, müttefik olarak görmek Türkiye’nin hayrına olacaktır. Türkiye, içeride barış sürecini başlatması, Irak’taki Kürtlerle kurdukları gibi Suriye’deki Kürtlerle de dostane ilişkiler kurması, hem Kürtlerin hem de Türkiye’nin yararınadır. İstikrarlı yeni bir siyasal sistem kurulmasına da katkısı olur” diye konuştu.
ABD yönetiminden beklentilerini de aktaran Özsoy, “ABD Kürtlere sunduğu desteği “taktiksel” olarak ifade etti. IŞİD ile mücadelede olduğu sürece Kürtlere destek sunacağız gibi.. ABD ile Kürtler arasında Irak’ta olduğu gibi taktik olarak başlayan ilişki belirli bir stratejiye dönüşüyor. Kürtler artık Ortadoğu’da meşruiyeti olan bir toplum, Suriye’de de böyle. Amerika kendi tavrını netleştirebilirse Kürtler ile çalışacağını net şekilde ifade etmeli ve Türkiye’nin önüne de bunu koymalı.ABD, bugüne değin iki tarafı da idare etmeye çalıştı.
ABD, net olmayan bir pozisyon takındığı için Türkiye de ya Kürtler ya ben diye dayatmada bulunacaktır. Bu dayatmadan çıkma yolu da ABD’nin politikasını netleştirmesidir” görüşünü paylaştı.
Özsoy, örneğin PYD Lideri Salih Müslim’in uzun süredir yapmak istediği Washington ziyaretine artık izin verilebileceğini sözlerine ekledi.
