Erişilebilirlik

TÜİK Nüfus Verilerine Göre Türkiye "Yaşlanıyor" mu?


Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre, Türkiye’nin 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla nüfusu 83 milyon 614 bin 362 kişi oldu. 2020 yılında nüfus, bir önceki yıla göre 459 bin 365 kişi arttı. Nüfusun yüzde 50,1’ini oluşturan erkek nüfus 41 milyon 915 bin 985 kişi, yüzde 49,9’unu oluşturan kadın nüfus 41 milyon 698 bin 377 kişi olarak açıklandı.

Türkiye dünyada nüfusu en kalabalık ülkeler arasında 17’inci sırada yer alsa da veriler nüfus artış hızının yavaşladığını gösteriyor. Yıllık nüfus artış hızı 2019 yılında binde 13,9 iken, 2020 yılında binde 5,5 olarak gerçekleşti. VOA Türkçe’ye açıklamada bulunan Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Sinan Türkyılmaz, bunun Cumhuriyet tarihinde görülen en düşük yıllık nüfus artış hızı olduğuna dikkat çekti.

“Yeni doğanlarla yabancı nüfus azaldı”

Daha önce hiçbir zaman nüfusun yıllık binde 10’un altında artmadığını söyleyen Türkyılmaz, “Türkiye nüfusu son 10 yıla baktığımızda ortalama 1 milyon, 1 milyon 100 civarında artar her yıl. Ama bu sene bunun yarısından az arttı. Ben bunun bir kısmının 2020 yılında Türkiye’de ikamet eden yabancı sayısındaki düşüşten kaynaklandığını düşünüyorum. Ülkemizde yabancı nüfus diye tabir ettiğimiz ve toplam nüfusa dahil ettiğimiz nüfusta yaklaşık 200 binlik bir azalma görüyoruz. Halbuki yabancı nüfus, 2019 yılında 320 bin artmıştı” dedi. TÜİK verilerine göre, Türkiye’de ikamet eden yabancı nüfus bir önceki yıla göre 197 bin 770 kişi azalarak 1 milyon 333 bin 410 kişi oldu. Türkyılmaz, özellikle yabancı öğrenciler ve çalışma izniyle gelen yabancı nüfusun, Corona virüsü salgını koşulları yüzünden Türkiye’den çıkmış olabileceğini belirtti.

TÜİK Açıkladığı Nüfus Verilerine Göre Türkiye "Yaşlanıyor" mu?
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:05:01 0:00

Yeni doğan yani sıfır yaş grubundaki nüfusun azalmasının da toplam nüfusun artış hızını yavaşlattığını kaydeden Türkyılmaz, “Orada da yaklaşık 80 binlik bir azalma görüyorum. Doğurganlıkta geçmiş yıllarda gördüğümüz belli miktarda bir düşüş hem Türkiye toplamı için hem de özellikle İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlere baktığımızda yaşanan düşüşü açıklayabilir” ifadelerini kullandı.

Yaşlı nüfus yüzde 7,1’den yüzde 9,5’e yükseldi

TÜİK’in açıkladığı verilere göre, 2020 yılında 0-14 yaş aralığındaki nüfus 19 milyon 68 bin 237 kişi, 15-64 yaş arasındaki nüfus 56 milyon 592 bin 570 kişi, 65 yaş üzeri nüfus ise 7 milyon 953 bin 555 kişi oldu. Çalışma çağı olarak tanımlanan 15-64 yaş grubundaki nüfusun oranı, 2019’da yüzde 67,8 iken 2020’de yüzde 67,7’ye düştü. Çocuk yaş grubu olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranı da karşılaştırması yapılan 2007 ve 2020 yılları arasında yüzde 26,4'ten yüzde 22,8'e gerilerken, 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı ise yüzde 7,1'den yüzde 9,5'e yükseldi.

Yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaş ortalamasını ifade eden ve 2019 yılında 32,4 olan ortanca yaş ise 32,7’ye çıktı. Ortanca yaşın illere göre dağılımına bakıldığında, Sinop 41,4 ile en yaşlı; Şanlıurfa 20,4 ile en genç il oldu.

“2022 veya 2023’te yaşlı nüfus oluruz”

Türkiye’nin halen nüfusu genç bir ülke olduğunu söyleyen Türkyılmaz, “Her 5 kişiden 1’i çocuk nüfus dediğimiz yaş grubunda. Her üç kişiden ikisi de üretken çağ dediğimiz grupta. Yani biz yaşlı nüfus değiliz, yaşlanmakta olan bir nüfusuz. Ülkelerin 65 yaş ve üzeri nüfusları eğer tüm ülke nüfusunun yüzde 10’unun üzerindeyse biz bu tip nüfuslara yaşlı nüfus demeye başlıyoruz. Bu son açıklanan 2020 Türkiye nüfusuna göre de Türkiye’de bu söylediğimiz yaş grubu yüzde 10’un biraz altında. Yaşlı nüfus diye tanımlanmak üzereyiz, tam onun eşiğindeyiz. Muhtemelen 2022 veya 2023’te yüzde 10’u geçeriz diye düşünüyorum” diye konuştu. Doğurganlığın arttırılması ve genç göçmenlerin ülkeye çekilmesiyle nüfusun genç kalabileceğini belirten Türkyılmaz, Türkiye’deki gençlerin de dışarıya göç etmesinin durdurulması gerektiğini ifade etti.

Çalışanların bakımına bağımlı olan nüfus arttı

Türkiye’de nüfus, giderek yaşlanmasının yanı sıra çalışma çağı dışında kalan bireylerin artması yüzünden ekonomik olarak da bağımlı hale geliyor. TÜİK verilerine göre, çalışma çağındaki kişilerin bakmakla yükümlü olduğu çocuk ve yaşlı sayısını gösteren toplam yaş bağımlılık oranı yükseldi. Bu oran 2019 yılında yüzde 47,5 iken 2020 yılında yüzde 47,7’ye çıktı. Ekonomik olarak aktif olan birey başına düşen çocuk sayısını ifade eden çocuk bağımlılık oranı, yüzde 34,1'den, yüzde 33,7'ye gerilerken, çalışan birey başına düşen yaşlı birey sayısını ölçen yaşlı bağımlılık oranı ise yüzde 13,4'ten yüzde 14,1'e yükseldi. Yani Türkiye'de 2020 yılında, çalışma çağındaki her 100 kişi, 33,7 çocuğa ve 14,1 yaşlıya bakıyor.

Türkiye’nin halen genç olan nüfusunu ekonomik olarak avantaja dönüştürmesi gerektiğini söyleyen Türkyılmaz, “Türkiye öyle bir noktada ki biz buna demografik fırsat penceresi diyoruz. Biz halen yaşadığımız bu fırsatla, acaba bu üretken nüfustan ne kadar faydalanıyoruz? Bunu ne kadar ekonomik büyümeye dönüştürüyoruz? Bunu tartışmak gerekir. Ben burada yapıyoruz veya yapmıyoruz demiyorum ama önümüzde bu nüfusun büyüklüğünü korumasını beklediğimiz bir 15 yılımız daha kaldı. Genellikle bu dönemler 35-40 yıllık bir kuşağa atfedilir. Dolayısıyla eğer biz bu üretken çağdaki hareketliliği ve alttan gelen çocuk yaştaki nüfusu yeterince kaliteli şekilde eğitirsek, onlara yeterli imkan verirsek bunun bizi büyüteceğini, şahlandıracağını, ama tersi olursa daha bağımlı bir nüfus olarak, bir yük olarak karşımıza çıkacağını söyleyebilirim” dedi.

İstanbul nüfusu azaldı

İl bazında nüfusun da paylaşıldığı verilerde, Türkiye’nin yüzde 18,49'unun ikamet ettiği İstanbul’un nüfusundaki düşüş dikkat çekti. 2020 yılında bir önceki yıla göre 56 bin 815 kişi azalan İstanbul nüfusu, 15 milyon 462 bin 452 kişiye düştü. Diğer büyükşehirler olan Ankara’nın nüfusu 5 milyon 663 bin 322, İzmir’in 4 milyon 394 bin 694, Bursa’nın 3 milyon 101 bin 833 ve Antalya’nın 2 milyon 548 bin 308 kişi oldu. Son dönemde İstanbul’da yaşayanların başka şehirlere göç etmesiyle gündeme gelen kentin nüfusundaki azalmayı, Türkyılmaz şöyle değerlendirdi: “İller arası göç bilgisi yok. Ama elimizde var olan bilgilerden bir tanesi hem Türkiye için hem İstanbul için yabancı uyruklu ikamet izni olan nüfus. Türkiye’deki 200 binin 150 bini İstanbul’da. Yani dörtte üçü İstanbul’da. Bu nüfus 2018’den 2019’a İstanbul’da 165 bin artmış. Ama 2020 yılında 146 bin azalmış. Bence İstanbul’un nüfusunun eksi çıkmasındaki en önemli faktör bu.”

İstanbul, kilometrekare başına düşen 2 bin 976 kişi ile nüfus yoğunluğu en yüksek kent olma özelliğini ise koruyor. Türkiye genelinde de bir kilometrekareye düşen kişi sayısı, 2019 yılına göre 1 kişi artarak 109 kişiye yükseldi. İstanbul'dan sonra 553 kişi ile Kocaeli ve 366 kişi ile İzmir, nüfus yoğunluğu en yüksek iller oldu. Nüfus yoğunluğu en az olan il ise bir önceki yılda olduğu gibi, kilometrekareye düşen 11 kişi ile Tunceli oldu. Yüzölçümü büyüklüğünde ilk sırada yer alan Konya'nın nüfus yoğunluğu 58, en küçük yüzölçümüne sahip Yalova'nın nüfus yoğunluğu ise 326 olarak gerçekleşti.

“Nüfusta kent-kır ayrımı yapılamıyor”

TÜİK verilerinde il ve ilçe merkezleri ile belde ve köylerde yaşayanların nüfustaki ayrımına da yer verildi. 2019 yılında yüzde 92,8 olan il ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı, 2020 yılında yüzde 93 oldu. Diğer yandan belde ve köylerde yaşayanların oranı ise yüzde 7,2'den yüzde 7'ye düştü. Ancak Türkyılmaz, TÜİK verilerinin Türkiye nüfusunda kır-kent ayrımını ifade edemediğini vurguladı: “Önce ‘pergel yasası’, sonra ‘büyükşehir yasası’ ve belli sayıda ilimizin tamamının büyükşehir diye tanımlanmasıyla beraber bir kavram ve tanım farklılaşması oldu. Dolayısıyla Türkiye’de kır diye baktığımızda çok düşük bir oranı görmeye başladık, 2016’dan bu yana. Yüzde 10’ların bile altında. Halbuki bu, tanım değişikliğinden kaynaklı. Bu, bizde kentsel alanlara göç devam etmiyor anlamına gelmiyor. Ama ne yazık ki karşılaştırma yapamıyoruz. Çünkü kavramlar ve tanımlamalar idari yapılanmadan dolayı değişti” diye konuştu.

Nüfusun Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) yoluyla açıklandığını hatırlatan Türkyılmaz, “Bu nüfus Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve ülkemizde resmi izinle ikamet eden yabancı nüfusu içeriyor. 3 milyon 700 bin geçici koruma altındaki Suriyeli nüfus ve en az 500-600 bin civarında olduğu söylenen diğer ülkelerden gelen kayıt dışı göçmenleri içermiyor. Bunu direkt bir nüfus sayımı değil ama kayıt sistemindeki nüfustaki değişim olarak yorumlamak gerekiyor” dedi.

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG