Erişilebilirlik

Türkiye ve ABD Menbiç’te Uzlaşma Sağlayabilecek mi?


Türk Silahlı Kuvvetleri bugün Amerikan askerleriyle Menbiç’te 52’nci koordineli ve bağımsız devriye çalışması yapıldığını açıkladı. Ancak askeri uzmanlar bunun Türkiye’nin terör örgütü olarak kabul ettiği YPG’nin bölgeden çekilmesi anlamına gelmediği görüşünü aktarıyor.

Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamayla TSK’nın Suriye’nin kuzeyinde ve Fırat Nehri’nin doğusundaki Menbiç yerleşim bölgesi dışında Türk ve Amerikan askerlerinde koordineli şekilde ama bağımsız olarak devriye çalışmalarına devam edildiği bilgisi paylaşıldı. Ancak Menbiç’te bugün itibariyle 52’nci kez askeri devriye çalışması yapılmış olmakla birlikte Türkiye’nin asıl talebi olarak YPG’nin bölgeden geri çekilip çekilmeyeceği konusunda resmi bilgi verilmedi. Son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, dün New York’ta ABD’yi sözünü tutmamakla suçlayarak, YPG’nin bölgeyi terk etmediğini açıklamıştı.

Peki Menbiç’te Türk ve Amerikan askerlerince TSK’nın duyurduğu üzere “koordineli/bağımsız askeri devriye çalışması” yapılması ne anlama geliyor? Bu soruyu yönelttiğimiz askeri uzmanlar, bunun Türkiye’nin terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olarak nitelendirdiği YPG’nin Menbiç’teki varlığını etkileyecek herhangi bir anlamı olmadığı görüşünde.

Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu, askeri devriye çalışmalarını henüz sonuç alınmamış bir başlangıç noktası olarak yorumlayarak, Türk – Amerikan ilişkilerindeki siyasi yumuşama olmasına bağlı olarak Menbiç’te gelişme sağlanabileceği düşüncesinde. Ancak Kuloğlu, yine de Suriye’nin geleceğinde Türkiye’ye yönelik Menbiç’te olmasa bile Fırat’ın doğusunda bir Kürt özerk devleti varlığı ihtimali nedeniyle mutlu olmadığını söyledi.

Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk ise, askeri devriye çalışmalarını TSK’nın kontrol ettiği bölgede yapılması gerekli rutin askeri faaliyetler olarak gördüğünü belirterek, ortada Türkiye’nin talep ettiği şekilde Menbiç konusunda ABD’yle varılmış bir uzlaşma olmadığını ifade etti.

Menbiç’te askeri devriye çalışmaları ne anlama geliyor?

Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan askeri uzman Kuloğlu, TSK’nın son günlerde düzenli olarak yürütüldüğünü açıkladığı Menbiç’teki askeri devriye çalışmalarıyla Türkiye’nin asıl beklentisinde henüz sonuç alamamış olduğunu dile getirdi. Kuloğlu, “Münbiç’te esas beklenti, YPG’nin Fırat’ın doğusuna geçmesi ve o bölgeyi tamamıyla boşaltmasıydı. Ardından ABD’nin Münbiç’teki kontrolu mahalli unsurlara devretmesiydi. Ancak beklendiği gibi gelişmedi. ABD, YPG’ye yardım yapmak suretiyle Fırat’ın batısındaki Münbiç’in kontrolünün YPG’ye verilmesini sağladı. Sonrasında Türkiye ile ABD arasında ‘Münbiç’te ortak kontrolü sağlayalım’ yönünde mutabakat sağlandı. Bu mutabakat doğrultusunda başlangıç aşamasında askeri devriye faaliyetleri oluşturulmasıydı. Bugüne kadar Türkiye’yle ABD devriye faaliyetleri yürüttüler ve bugün de bunu gerçekleştirdiler. Ama bu devriye çalışmaları, YPG’nin bölgeyi boşaltması anlamı taşımıyor. Bu devriye çalışmaları başlangıçtı ama sonuç değildi. Dolayısıyla henüz sonuç yok. En sonuncu devriye faaliyeti bunun işareti olmakla birlikte henüz asıl amaç olan Münbiç’te Türk – Amerikan ortaklaşa kontrol sağlanması amacına ulaşılmadı” dedi.

Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Solmaztürk ise, “Bu devriye çalışmaları askeri olarak hiçbir anlam taşımıyor. TSK’nın böylesi bir yolu izlemesi de anlamsız. Zaten kontrol ettiğiniz bölgede güvenliğinizi sağlamak için devriye çalışmaları her zaman olur. Münbiç’te ABD’yle Türkiye arasında ileriye doğru bir işbirliği varmış gibi sunulması Bunun yanı sıra Münbiç’te ‘yol haritası’ olduğunu da sadece Türk tarafı söylüyor. Bunlar tamamıyla Türk iç kamuoyuna dönük mesajlar, ne askeri ne de siyasi olarak anlamı yok” diye konuştu.

Emekli Tümgeneral Kuloğlu, yine Menbiç meselesinde kısmen umudunu koruyarak, Türk – Amerikan ilişkilerindeki gelişmelere bağlı olarak YPG’nin Fırat’ın doğusuna çekilmesinin sağlanabileceğini düşüncesini aktardı. Kuloğlu, “Münbiç ekseninde siyasi alanda bir mutabakat varmış gibi görünüyor. Ama Türk – Amerikan ilişkilerindeki yegane konu bu değil. Bunun Suriye’de YPG’nin varlığına ilişkin diğer hususlar, Rahip Brunson meselesi, İran’a yönelik yaptırımlar gibi konular var. Yine de siyaseten yumuşama var gibi görünüyor. Dolayısıyla YPG’nin Fırat’ın doğusuna gidebileceğini ve o bölgede ortak askeri kontrol sağlanabileceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Ancak Emekli Tuğgeneral Solmaztürk ise, Türkiye açısından Menbiç’teki tabloya pek umutlu yaklaşmıyor ve bölgeden YPG’nin çekilmeyeceği yorumunu paylaştı. Solmaztürk, “PYD-YPG’nin Münbiç’teki kontrolunu bırakması, bunun yerine başka bir siyasi-askeri otoritenin getirilmesi söz konusu değil. Amerikalılar bu konuda kararlı tutum sergiliyor. Bunu Türk Hükümeti’nin bilmemesi mümkün değil. Bile bile sanki bir anlaşma varmış, sanki Türk askeri Münbiç’e girecek ve orada YPG’liler kaldı mı kalmadı mı kontrol edecek izlenimi yaratılıyor. Bu tamamıyla Türk iç siyaseti söylemi” dedi.

Askeri devriye çalışmasıyla sonuç alınamayacağı yaklaşımındaki Solmaztürk, “Devriye çalışması, askeri araçlarca zincir halinde belirli bir güzergahta gidiş geliş yapması. Bunun çatışmayı önleyici amacı ve fonksiyonu yok. Devriye bir güvenlik tedbiri. Her birlik kendi bölgesinde güvenliği sağlamak için devriye çalışması yapar. Ama burada şöyle bir amaç olduğu izlenimi verildi: Türk ve Amerikan askerleri birlikte devriye çalışması yapacak ve Münbiç’in içine de girecekler. Dolayısıyla Münbiç’te YPG değil Türk – Amerikan ortak askeri varlığı hükümran olacak. Ama bugüne değin yapılan devriye çalışmalarına baktığımızda iddia edildiği gibi Münbiç’in ortaklaşa kontrol edilmesiyle uzaktan yakından ilgisi yok” görüşlerini dile getirdi.

Suriye’de ABD’nin desteğiyle Kürt özerk bölgesi mi olacak?

Askeri uzmanlar Kuloğlu ve Solmaztürk, Suriye’de Türkiye’nin terörist kabul ettiği YPG varlığına ilişkin genel tabloyu değerlendiklerinde ise karamsarlığı paylaşıyor. Kuloğlu, Menbiç’ten çekilme sağlanarak YPG’nin Fırat’ın doğusuna gitmesi söz konusu olsa da Türkiye açısından tehdit olacağı görüşünde. Solmaztürk de, ABD’nin YPG’ye verdiği destekten vazgeçmeyeceği düşüncesinde.

Armağan Kuloğlu, “Türkiye açısından ise Münbiç’te ortak kontrol sağlamasıyla YPG tehlikesi ortadan kalkmayacaktır. Fırat’ın doğusunda 600 kilometrelik bir sınır bölgesinde 60 bin kişilik bir YPG kuvveti, Amerikan destekli olarak mevcudiyetini devam ettiriyor olacak. Yine bu bölgede ABD’nin çeşitli askeri üsleri olması ve YPD’ye desteğini sürdürmesi suretiyle Suriye’nin kuzeyinde kalıcı bir tablo yaratıyor. Türkiye ise, Suriye’nin kuzeyinde terörizmi temizleme anlayışına sahip olduğu için yakın gelecekte ABD’yle bu konuda bir mutabakat sağlanabileceğini zannetmiyorum. Fırat’ın doğusunda YPG’ye destek verilmesi nedeniyle Türkiye ile ABD arasında Suriye eksenindeki mevcut anlaşmazlığın devam edeceğini değerlendiriyorum” dedi.

Bu noktada Suriye’deki yeni anayasa hazırlığı öncesindeki genel tablodan mutlu olmadığını da söyleyen Kuloğlu, “Suriye’nin üçte biri YPG’nin kontrolü altında. Suriye’nin yeni anayasası bakımından toprak bütünlüğü önemli. Siyasi birlik için de toprak bütünlüğü olması ve bölgede terörist bulunmaması gerekir diye düşünüyorum. Ama Suriye’de böylesi bir nihai sonuç olabileceğini görmüyorum. İdlib’teki şiddeti sonlandırmak ise Türkiye’nin girişimiyle oluşmuş yeni bir durum. Ama bunun da nasıl ilerleyeceği belirsiz. Suriye’nin üçte birini YPG’nin kontrol etmesi durumunda ise yeni anayasada bu bölgede Kürt özerk bölgesi olması ihtimali yüksek. Bu özerk bölge ABD tarafından destekleniyor. Rusya tarafından ise pek yadırganmıyor. O bakımdan Suriye’nin geleceğinde, Suriye’nin kuzeyindeki 600 kilometrelik YPG kontrolündeki bölge, ABD’nin kontrolünde bir garnizon devlet gibi ortaya çıkması söz konusu olabilir. Bu durum da Türkiye’ye tehdit anlamını taşır. ABD belki bu bölgeye İsrail’in güvenliği bakımından önem veriyor ama bunun Türkiye tehdit edilerek yapılması da doğru bir yaklaşım olarak düşünülmemeli. Suriye’deki yeni anayasa görüşmeleri nasıl şekillenecek henüz bilmiyoruz. Ama kuzeyde özerk bir bölge olması Türkiye’nin aleyhine anlamı taşır” diye konuştu.

Haldun Solmaztürk de, Suriye’deki PYD/YPG varlığını değerlendirirken, “Bu konuda Amerika dürüst oldu. Trump açıkça diyor ki ‘Kürtler bizimle birlikte savaştılar, kan döktüler, can verdiler. Bunun bir karşılığı olması lazım. Bu topraklar onlara ait ve biz de Kürtler’in yanındayız’. Tam cümleleri böyle olmasa da mealen bunları söylüyor. Trump’tan önce Barack Obama yönetimi de bunu söylüyor. Amerikan yönetimi söylemini hiç değiştirmedi. Dolayısıyla tartışılması dahi bence anlamsız” dedi.

Menbiç’te Türkiye’nin talep ettiği şekilde PYD-YPG’nin kontrolünden vazgeçiş olmayacağı görüşünü yineleyen Solmaztürk, Suriye’nin genelinde de ABD’nin aynı tavrını koruyacağı düşüncesini ifade etti.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG