Amerika’da seçimlere artık iki aydan az bir süre kaldı. Seçim kampanyaları Corona nedeniyle öncekiler gibi olmayınca televizyon ve sosyal medya bu süreçte daha da ön plana çıkıyor.
İşte böyle bir süreçte iki rakip, Joe Biden ve Donald Trump da ekranlar karşısında ilk defa karşı karşıya gelmeye hazırlanıyor. Seçim süreçlerinde adaylar arasındaki tartışma programlarının izlenilirliği ve seçmen üzerindeki etkisi düşünüldüğünde iki isim için de oldukça önemli bir fırsat.
Amerikan halkı bu tartışma programlarında kimin kazançlı çıkacağını düşünüyor, seçimin kaderi değişebilir mi?
Bu açıdan 29 Eylül Amerika’da seçim sürecinde yeni bir dönemeç.
O gün, 3 Kasım’daki seçimlerdeki iki rakip Başkan Donald Trump ve Demokrat Parti’nin adayı Joe Biden ilk defa ekranlarda yüz yüze kozlarını paylaşacak.
İki partinin kurultaylarının sona ermesinin ardından şimdi kamuoyunun bütün dikkati iki isim arasında yapılacak olan tartışma programlarına çevrilmiş durumda.
Texas Üniversitesi’nden Jennifer Mercieca “Sanırım iki başkan adayı arasında gürültülü bir tartışma bekleyebiliriz” diyor.
Mercieca, Biden ve Trump’ın mücadeleci olduklarına da dikkat çekiyor. Mercieca, “Aslında adayların birbirlerine ters olmasını görmek bilgilendirici. Nasıl konuştuklarını duymak, kullandıkları ton ve ayrıca politikalarını dinlemek. Yaptıklarından dolayı birbirlerini doğrudan suçlayabilecekler. Ayrıca kendilerini savunma olanakları da var” ifadelerini de kullanıyor.
2016’daki başkanlık seçimi öncesi o dönem aday olan Trump’la Demokrat rakibi Hillary Clinton arasındaki tartışma programını 84 milyon kişi izlemişti. Ülkede nüfusun nerdeyse üçte biri. Fazla izlenmesine rağmen seçmenler üzerindeki etkisi de fazla mı?
Vanderbilt Üniversitesi’nde tartışma direktörü olan John Koch, “Başkanlık tartışmalarıyla ilgili birçok araştırma insanların daha önce destek vermeye karar verdiği adaylarla kendilerini tanımlamalarına olanak sağlıyor. Bu tür tartışmaların akıllardakini değiştirdiğine dair çok kanıt yok” şeklinde görüş belirtiyor.
Jennifer Mercieca’ya göre de bu tartışmaları açık fikirlilikle dinlemek önemli.
Pew araştırmasına göre 2016’da seçmenlerin yüzde 10’u oyunu kime vereceğini ya tartışma programları sırasında ya da sonrasında karar verdi. Bu da 4 yl önceki seçimin kaderini bazı eyaletlerdeki çok az farkın belirlediği düşünüldüğünde azımsanamayacak bir rakam.
USA Today gazetesiyle Suffolk Üniveristesi anketine göre halkın yüzde 47’si Trump’ın tartışma programlarında Biden’a üstünlük sağlayacağını düşünüyor.
Yüzde 41’i ise Biden’ın kazançlı çıkacağı düşüncesinde.
Demokratlar’ın yüzde 79’u Biden’ın, Cumhuriyetçiler’in yüzde 87’si Trump’ın tartışma programlarından başarılı çıkacağını düşünüyor.
İlki 29 Eylül’de Ohio-Cleveland yapılacak başkanlık tartışmasının ikincisi 16 Ekim’de Miami’de, üçüncüsü de 22 Ekim’de Nashville kentinde gerçekleştirilecek.
7 Ekim’de ise Başkan Yardımcılığı tartışması Başkan Yardımcısı Mike Pence’le Demokrat Parti’nin başkan yardımcısı adayı Kamala Harris arasında Utah’da Salt Lake City’de olacak.
Ekim ayında yüz yüze tartışma programlarının ardından da 3 Kasım’da Amerikalılar sandık başına gidecek ve ükenin 46. Başkanını belirleyecek.
Seçim günü yaklaşırken kampanyalarda kullanılan dilin sertleşmesi ve bunun tartışma programlarında iki adayın canlı yayında kullanacakları dile nasıl yansıyacağı merak konusu.
Özellikle kararsız olarak nitelenen eyaletlerin Amerika’da seçimlerin sonuçlarını belirlediği düşünülürse iki ismin bu programları en iyi şekilde kullanmaya çalışacakları vurgulanıyor.
