Washington Post, Başkan Trump'ın 2020 başkanlık seçimlerine kadar Afganistan'daki Amerikan askerlerinin sayısını azaltma talimatı vermesiyle ilgili haberin ayrıntılarını aktarıyor. Gazete, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun Washington Ekonomi Kulübü'nde yaptığı açıklamada, ”Başkan'dan aldığım talimat bu yönde. Kendisi bu konuda çok açık: Sonu gelmeyen savaşları bitirmek, geri çekilmek, asker sayısını azaltmak istiyor. Bunu yapan sadece biz olmayacağız,” ifadelerini kullandığını yazıyor. Habere göre Trump, asker sayısını azaltmanın, başkanlık koltuğunda gösterdiği performansla bağlantılı olduğunu düşünüyor ve bunun sadece bir beklenti olmadığını, işbaşındaki başarısını da güçlendireceğini kaydediyor. Trump, Afganistan'da her yıl milyarlarca dolar harcanmasına rağmen Amerikalı diplomatlarla barış anlaşması arayışında olan Taleban'ın neredeyse her gün saldırılar düzenlemeye devam etmesinden ötürü son derece rahatsız. Öte yandan askeri yetkililer, Pentagon'un Afganistan'dan çekilme konusunda kaygılı olduğunu söylüyor. Ancak yetkililere göre Trump, özel temsilci Zalmay Halilzad'a, bir yandan terörle mücadele operasyonlarına devam ederken diğer yandan asker sayısını azaltmak için anlaşmaya varması talimatı verdi. Bu da ordunun, ”Amerika'nın daimi savaşlarını bitirme” vaadiyle işbaşına gelen Trump'ın, Afganistan'daki askerlerin en azından bir kısmını geri çekeceğini kabullenmesi anlamına geliyor.
New York Times ise Başkan Trump'ın kendisini eleştiren siyah siyasetçilere yönelik saldırılarıyla ilgili haberinde, Başkan'ın Maryland eyaleti Kongre üyesi Elijah Cummings'den sonra şimdi de medeni haklar savunucusu Al Sharpton'a yüklendiğini yazıyor. Habere göre üç gündür Twitter üzerinden siyah siyasetçilere yönelik saldırı niteliğinde mesajlar paylaşan Trump, Sharpton'ı ”Beyazlardan ve polislerden nefret eden bir sahtekar” olarak tanımladı. Trump'ın sert tonlu bu ifadelerini sona erdirmek yerine daha da alevlendirmesi, Washington'daki tartışmalara Trump'ın siyasi saldırılarının egemen olacağını gösteriyor. Gazeteye göre bu durumda Cumhuriyetçiler, ya Trump'ın yanında olmaya ya da karşı çıkmaya zorlanacak. Öte yandan Trump, kendini savunmak ve ”ırkçı” olarak damgalanmamak için güvendiği bazı siyah destekçilerini etrafında topladı. Bir grup siyah din adamını Beyaz Saray'a çağıran Başkan, kötü yaşam şartlarının hakim olduğu siyah mahallelere nasıl yardım edilmesi gerektiğini ele aldı. Eşcinsel evliliklere karşı çıkan muhafazakar Siyah Din Adamları Koalisyonu örgütünün kurucusu Bill Owens, Trump'ın ”ırkçı” olduğuna inanmakta zorlandığını kaydetti. Öte yandan Trump'ın siyah nüfusun çoğunlukta olduğu Baltimore kentine ve kentin Kongre'deki temsilcisi Demokrat Partili Elijah Cummings'e yönelik aşağılayıcı Twitter mesajlarına yönelik tepkiler, sürüyor. Maryland eyaletinin Cumhuriyetçi Partili valisi Larry Hogan, yaptığı açıklamada, eyaletin en büyük kenti Baltimore'a yönelik saldırıları ”çok çirkin” olarak niteledi.
Wall Street Journal ise federal hükümetin borçlanma miktarının ikinci yıl üst üste bir trilyon doları aşacağını yazıyor. Gazete, böylelikle, Washington ve Wall Street'te bütçe açığı kaygılarının azaldığı bu ortamda federal harcamaların gelir büyümesini iki yıl ard arda aşacağını kaydediyor. Habere göre Maliye Bakanlığı, bu yılın ikinci yarısında borçlanma miktarının 814 milyar dolar olmasını, 2019'daki borçlanmanın toplam 1,23 trilyon dolara ulaşmasını bekliyor. Öte yandan 30 Eylül'de sona erecek mali yılda bütçe açığının bir trilyon doları aşması da beklentiler arasında. Trump Yönetimi'nin 2017'de getirdiği vergi indirimi uygulaması nedeniyle federal gelir miktarı azalmış, harcamalarsa Kongre'nin 2011'de getirdiği limitin 300 milyar dolar üzerine çıkmıştı. Kongre'deki liderlerle Beyaz Saray'ın geçtiğimiz hafta vardığı bütçe anlaşması ise hükümet harcamaları meselesinin 2020 başkanlık seçimlerinden sonra ele alınmasını öngörüyor. Öte yandan artan borçlanma ve bütçe açığı meselesinin, daha önceki başkanlık seçimi dönemlerine kıyasla 2020 dönemindeki kampanyaların öncelik sırasında yer almadığı gözleniyor. Örneğin 1990'lı yıllarda George H. W. Bush ve Bill Clinton dönemlerinde borçlanma maliyetinin yükselmesinin yol açtığı kaygılar, partilerüstü bütçe anlaşmalarının yapılmasıyla sonuçlanmıştı. Ancak Cumhuriyetçiler'in vergi indirimleri karşılığında yüksek bütçe açığını desteklemesi, Demokratlar'ınsa sosyal programlara daha fazla harcama yapılmasını talep etmesi, bütçe açığını kontrol altına almak için gereken siyasi desteğin erimesine yol açtı.