Erişilebilirlik

Süryaniler Binlerce Yıllık İbadethanelerini Kaybetti


Süryani ibadethanesi 3
Süryani ibadethanesi 3

Mardin’in Büyükşehir statüsüne kavuşmasının ardından, tüzel kişiliği sona eren yerlerin malları, komisyon tarafından tasfiye edildi. Bu sırada Süryani Cemaati’ne ait binlerce yıllık ibadethaneler, mezarlıklar ve daha birçok mülk Hazineye devredildi. Bu malların kullanım hakkı ise Diyanet İşleri Başkanlığı’na verildi.

Bölgenin en eski topluluklarından olan Süryaniler çoğunlukla Mardin ve çevresinde yaşıyor. Süryaniler binlerce yıldır sahip oldukları kilise, manastır ve mezarlık gibi mülkleri kaybetmeye başladı. Olay tesadüf sonucu ortaya çıktı. Süryanilere ait mülklerin tapu kayıtlarını inceleyen Mor Gabriel Manastırı Vakfı, bazı mülklerin kendilerinden alındığını tespit etti. Bunun üzerine yapılan araştırmada, Mardin merkez ile Midyat ve Nusaybin ilçelerinde, aralarında manastır, kilise, mezarlık ve arazilerin bulunduğu 50’ye yakın mülkün hazineye devredildiği ortaya çıktı. Bununla da kalınmadı, mülkler Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsis edildi. Yani tapuları Hazine’de kullanım hakları Diyanet’te olacak. Peki, bu noktaya nasıl gelindi?

2008 yılına kadar azınlıkların mülk edinme hakkı yoktu. Bu nedenle Süryanilere ait taşınmazlar köy tüzel kişiliği adına kayıtlıydı. Köyler de valilik sınırları içindeydi. Ancak Mardin Büyükşehir statüsü kazanınca, köyler tüzel kişiliğini kaybederek mahalleye dönüştü. Yasa gereği köylere ait malların da tasfiye edilmesi gerekiyordu. Mardin Valiliği bünyesinde Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu, mülklerin tasfiyesine başladı. Bu kapsamda Süryanilere ait mallar da, Hazine’ye devredildi. Mor Gabriel Manastırı Vakfı bu karara itiraz etti. Ancak itirazları reddeden tasfiye komisyonu mülkiyeti hazineye aktarılan kilise ve manastırları Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsis etti. Mezarlıklar ise Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne devredildi.

Mor Gabriel Manastırı Vakfı Başkanı Kuryakos Ergün, tespit edebildikleri mülkleriyle ilgili dava açtıklarını belirterek, bir yandan da tespitlere devam ettiklerini söyledi. Amerika’nın Sesi’ne konuşan Ergün, Süryanilerin mağdur edildiğini belirterek, “Bu iyi bir şey değil, büyük bir mağduriyettir. Nasıl böyle bir şey olur? Kilise ve manastırlar bin yaşın altında olan yerimiz yok. Bin yıldır bu yerleri kullanıyoruz. Tapuda 20 yıl zilliyet talep ediyorlar halbuki binlerce yıldır biz kullanıyoruz. Kilise ve manastırın bizim için tarihi ve manevi önemi vardır. Bunların bizden alınarak başkalarına verilmesi vahim bir durumdur. Bizim tespit edebildiğimiz 50’ye yakın parça var. Bizden alınmasını düşünmek bile istemiyoruz. Kullanımını bizden aldıktan sonra her şey olabilir. Buna karşı davalar açtık, idari olarak girişimimiz olacak şu anda dosya hazırlıyoruz. Vakıflar Genel Müdürlüğü ve ilgili kurumlara sunacağız” dedi.

Olayda kasıt olduğunu düşünmediğini aktaran Ergün, “Süryanilere karşı yapılmamalıydı. Niye Hazine’ye verilsin, niye Diyanet’e teslim edilsin. Biraz nahoş oldu” diye konuştu.

Mor Gabriel Manastırı Vakfı, tapu kayıtlarının Hazine’ye tesciline karşı Midyat ve Nusaybin Asliye Hukuk Mahkemelerinde 8 dava açtı. Dava dilekçelerinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Lozan Antlaşmasına da dikkat çekilerek Hazine adına yapılan tescilin Lozan Antlaşması’nın ihlali olduğu vurgulandı. Dilekçede şu görüşlere yer verildi; “Lozan Anlaşması’nın 42/3 maddesine göre Türk Hükümeti, söz konusu azınlıklara (gayrimüslimlere) ait kiliselere, havralara, mezarlıklara ve öteki din kurumlarına tam bir koruma sağlamayı yükümlenir. Bu azınlıkların Türkiye'deki vakıflarına, din ve hayır işleri kurumlarına her türlü kolaylıklar ve izinler sağlanacak ve Türk Hükümeti, yeniden din ve hayır kurumları kurulması için, bu nitelikteki öteki özel kurumlara sağlanmış gerekli kolaylıklardan hiçbirini esirgemeyecektir. Keza Lozan Anlaşması’nın 37. maddesine göre; Türkiye, 38. maddeden 44. maddeye kadar olan maddelerin kapsadığı hükümlerin temel yasalar olarak tanınmasını ve hiçbir kanunun, hiçbir yönetmeliğin (tüzüğün) ve hiç bir resmi işlemin bu hükümlere aykırı ya da bunlarla çelişir olmamasını ve hiç bir kanun, hiç bir yönetmelik (tüzük) ve hiç bir resmi işlemin söz konusu hükümlerden üstün sayılmamasını yükümlenir. Görüldüğü üzere bu hatalı mülkiyet durumu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu anlaşması olan Lozan Anlaşmasını da açıkça ihlal etmiştir.”

Vakıf tasfiye kararının iptali için İdare Mahkemesi’nde dava açacak. Kilisenin ve manastırların bazılarının bakımı Mor Gabriel Manastırı Vakfı tarafından yapılıyor. Mezarlıklar ise halen ziyaret edilerek, defin işlemleri aktif olarak yapılıyor.

Kararı veren komisyonun bünyesinde bulunduğu Mardin Valiliği’ne de kararın nedenlerini sormak istedik. Ancak valilik talebe yanıt vermedi.

STÜDYO VOA

IMF Avrupa Dairesi Direktörü Kammer: “Türkiye’deki ekonomik programı destekliyoruz” – 19 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:51 0:00
XS
SM
MD
LG