Erişilebilirlik

‘Suriyeliler Suriye’ye’ Görüşüyle Sivil Toplum Örgütlenmesi Kuruldu


‘Suriyeliler Suriye’ye’ Görüşüyle Sivil Toplum Örgütlenmesi Kuruldu
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:06:43 0:00

Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı 4 milyona yakın Suriyeli göçmen konusunda “gelecek endişesi” taşıdıkları gerekçesiyle farklı meslek gruplarından kişiler Avukat Ali Işıner Hamşioğlu’nun sözcülüğünü üstlendiği “Suriyeliler Suriye’ye Platformu”nu oluşturdu.

Türkiye’de Suriyeliler’in yanı sıra Afganlar, Iraklılar ve çeşitli Afrika ülkelerinden gelmiş 6 milyon civarında göçmen nüfusu nedeniyle sosyal yaşam, ekonomik tablo ve toplumsal barış gibi tartışmalar sürüyor. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi’nin verilerine göre; 3 milyon 635 bin 841 Suriyeli “geçici koruma statüsü”nde Türkiye’de bulunuyor. Bu rakama ilaveten farklı ülkelerden 883 bin 796 yabancı “geçici ikamet izni”yle burada yaşıyor. Ayrıca “düzensiz göç” başlığı altında ülkeye kaçak yollardan giriş yapmış yabancılar da var. Bu yabancı nüfus konusunda Türkiye’nin farklı yerleşim yerlerinde zaman zaman fiziki şiddet içerikli kavga haberleri de basına yansıyor. Bu noktada AKP hükümetinin uyguladığı “açık kapı politikası”yla son yıllarda Türkiye’de yaşayan Suriyeliler’i kendi ülkelerine geri döndürmeyi amaçlayan yeni bir sivil toplum örgütlenmesi de dikkat çekiyor. Twitter ve Facebook gibi sosyal medya hesapları aracılığıyla “Suriyeliler Suriye’ye Platformu”, son haftalarda Suriyeliler konusunda paylaştıkları kısa videolarla kamuoyunda ilgi çekiyor.

Avukat Ali Işıner Hamşioğlu
Avukat Ali Işıner Hamşioğlu

“Suriyeliler Suriye’ye Platformu” adına sözcülük görevini üstlenen Avukat Ali Işıner Hamşioğlu, VOA Türkçe’nin neden böylesi bir sivil toplum örgütlenmesini kurdukları, amaçları ve faaliyetleriyle ilgili sorularını yanıtladı. Hamşioğlu, öncelikle hukuken “nefret söylemi, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek” gibi suçlamalara maruz kalmamak üzere çok dikkatli hareket ettiklerini belirterek, bu nedenle hukukçu kimliğiyle 11 ilde örgütlendikleri platform katılımcıları adına sözcü olarak görev yaptığını ifade etti. “Suriyeliler Suriye’ye Platformu Türkiye’nin son 8 yıl içerisinde yaşadığı bir mülteci akınıyla karşılaşması sonucu yüzleşmesi gereken bir gerçeklikten doğdu” diyen Hamşioğlu, hem vatandaşlara hem de göçmenlere sorun yarattığı gözlemlenen bu gerçekliğe çözüm arayışında olduklarını söyledi.

Çözüm arayışındaki akademisyenler, öğretmenler, siyasetçiler, esnaflardan katılımcıları olduğunu kaydeden Hamşioğlu, Ankara’da kuruluş çalıştay toplantısı yaparak, birinci çalışma başlığını “hukuki zemin” olarak karar verdiklerini ve Türkiye’nin halen netleştirmediği “geçici koruma statüsü”ndeki Suriyeliler’in hukuken geleceğini incelediklerini vurguladı.

Ayrıca platform, “hukuki zemin” yanı sıra “nüfus ve demografik etkiler”, “ekonomik etkiler”, “siyasi politikalar” ve “dünyadaki benzeri göçmen hareketi örnekleri” başlıklarını da çalışıyor. Bu başlıklarda raporlama faaliyetleri yürüten platform, sosyal medya aracılığıyla kamuoyunu da “gelecek sorunu” olarak nitelendirdiği Suriyeliler konusunda bilgilendirme faaliyetleri yürütüyor. Kısa videolarda göçmenlerle vatandaşlar arasında yaşanan gerginlikler ve kaçak elektrik, su kullanma, güvenlik ihlali gibi iddialar anımsatılıyor.

“Suriyeliler Suriye’ye” ifadesi nefret söylemi gibi algılanmıyor mu?

Avukat Hamşioğlu, “Suriyeliler Suriye’ye” demelerine karşın dışlama, ötekileştirme gibi nefret söylemi sayılabilecek yaklaşımdan kaçındıklarını savunarak, “Aksine biz bir nefret söylemini doğuracak toplumsal zeminin oluşmasına mani olmak istiyoruz. Biz insanlar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve diğer uluslararası sözleşmeler itibariyle kendi ülkelerine dönme hakkına sahip diyoruz. Hiçbir şekilde kendi ülkelerine dönmelerine veya başka ülkelere gitme taleplerine mani olunamaz. Ancak Türkiye, 2015’te Avrupa Birliği’yle (AB) yaptığı sözleşme gereği bu insanların üçüncü ülkeye gidişine engel oluyor. AK Parti’nin çeşitli bakanları ise ‘Bu insanlar ülkelere gitmek isteseler bile biz bu insanları ülkede göndermeyeceğiz tarlada çalıştıracağız’ gibi ifadeler kullanıyor. Oysa yüzde 67’si Türkiye’den dönmek istiyor. Yüzde 20’ye yakını başka bir ülkeye gitmek istiyor” dedi.

Suriyeliler’den sadece yüzde 10’luk kesimin Türkiye’de kalmak istediğini kaydeden Hamşioğlu, “Dolayısıyla biz bu insanların istekleri doğrultusunda sağlıklı bir zeminde ülkelerine dönmelerini istiyoruz. Eğer bu gerçekleşmezse bir nefret söylemi bu coğrafyada hiç olmadığı kadar yüksek sesle dile getirilecek. Biz buna mani olmak istiyoruz. Biz bu tehlikeye gördüğümüz için hem Türkiye için hem Türkiye’deki Suriyeliler için en barışçıl, en sağlıklı zemindeki çözümü tesis etmeye çalışıyoruz” diye konuştu.

“Türkiye’nin beka sorunu Suriyeliler meselesi”

​Türk vatandaşlarına “Suriyeliler kendi ülkesine dönmeli mi?” diye sorulduğunda hangi siyasi görüşte olursa olsun yüzde 90 oranında “evet” yanıtı verildiğini anlatan Hamşioğlu, yerel seçimler gündemindeki “beka sorunu” tartışmasını da anımsatarak, “Türkiye’nin beka sorunu vardır ve eğer Türkiye’deki Suriyeliler meselesini çözmezseniz diğer hiçbir şeyi çözemezsiniz. Bu siyaset üstü bir mesele, bir güvenlik meselesi haline geldi” dedi.

Bugün Türkiye’deki tüm anket çalışmalarında “Suriyeliler’i ekonomik zarar” olarak gören yanıtlar verildiğini savunan Hamşioğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 8 yıl içerisinde 37 milyar dolar harcandığını açıkladığını ve dolayısıyla sokaktaki vatandaşın “benim cebimdeki para Suriyeliler’e gidiyor” diye düşündüğünü anlattı. Dış borç açığından, pazardaki fiyat artışına hatta emeklilik problemine değin pek çok ekonomik sorun nedeniyle Suriyeliler’e yönelik tepki oluştuğunu belirten Hamşioğlu, “Diğer taraftan Suriyeliler açısından ‘AK Parti iktidarınca uygulanan Suriye politikası sonucunda biz buraya gelmek zorunda kaldık ve burada sersefil yaşıyoruz’ duygusu var. Bu da Suriyeliler’i artık hükümete karşı değil en yakınındaki Türk vatandaşına karşı öfkelendiriyor. Dolayısıyla karşılıklı nefret oluşuyor. Keza burada her gün 450 civarında Suriyeli çocuk doğuyor ve yıllık 160 bin Suriyeli çocuktan bahsediyoruz. Eğitim alamıyorlar, narko-terör örgütlerince kullanılıyorlar ve ‘çocuk kadınlar’ sorunu yani 11-12 yaşındaki Suriyeli kız çocuklarına yönelik istismar vakaları var. Bir noktada Suriyeliler hak talebinde bulunacak ve öfke daha da artacak. Biz bu gerilimden korkuyoruz hem milletimiz hem de Suriyeliler adına korkuyoruz” diye konuştu.

Hamşioğlu, Suriyeliler’i ülkelerine geri döndürmek içinse tek çözüm yolunu AKP’nin Suriye politikasını değiştirmesinde gördüklerini açıkladı. Suriyeliler için harcama yapılacaksa bunun Suriye’nin yeniden inşasına harcanması gerektiğini söyleyen Hamşioğlu, anketlerde vatandaşlarca bunun desteklendiğini de belirterek, “Vatandaşlar büyük çoğunlukla Suriyeliler ülkelerine geri dönecekse para harcayalım görüşünü destekliyor. Ayrıca Suriyeliler’in Suriye’ye dönüşü umut meselesi olmaktan öte çözüm bulunması gerekli acil bir mesele diyoruz” ifadesini kullandı.

“Suriyeliler Suriye’ye pek gerçekçi değil”

Bu arada Gaziantep Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Dr. Mehmet Nuri Gültekin ise, genel olarak “Suriyeliler Suriye’ye” yaklaşımını VOA Türkçe’ye değerlendirdi.

Gaziantep başta olmak üzere bölgede Suriyeliler konusunda göç araştırmaları yürüten uzmanlardan birisi olan Gültekin, “Açıkçası platform oluşumu konusunda kendileriyle görüşmediğim ve faaliyetlerini izlemediğim için yorumda bulunmam doğru olmayacaktır. Ancak genel olarak ‘Suriyeliler Suriye’ye’ yaklaşımı gerçekçi değil diyebilirim. ‘Suriyeliler Suriye’ye’ ifadesi ayrıca insani de değil gibi görünüyor. Unutmamalıyız ki sosyolojik olarak hiçbir göç süreci geri döndürülemez. Temel olarak bunu aklımızda tutmalıyız. Bütünüyle tersine dönüş olacağını düşünmek yanlış olacaktır. Türkiye’nin kayıtlı 4 milyona yakın Suriyeli’yle yaşamayı öğrenmesi gerekiyor” dedi.

Türkiye’de “tek tip Suriyeli” olmadığını da vurgulayan Gültekin, hangi ekonomik ve yaşam koşullarından, Suriye’nin hangi bölgesinden geldiklerine bağlı olarak Türkiye’de yaşamak veya geri dönmek konusunda farklı fikirlere sahip Suriyeliler olduğunu söyledi. Türkiye başta olmak üzere artık dünyada “Suriyeliler diasporası” oluştuğunu belirten Gültekin, örneğin Gaziantep’teki son saha araştırmasında yüzde 56’sının Suriye’ye geri dönüş yapmak istediğini ancak bunun Türkiye’de hangi koşullarda yaşadıklarına göre ciddi değişkenlik gösterdiğini ifade etti. Örneğin İstanbul’da çalışma ve yaşam koşullarından memnun Suriyeli dönmek istemezken, Kilis’teki Suriyeli’nin dönmeyi istediğini anlatan Gültekin, “Yine de öncelikle böyle olması Suriyeliler’in tercihi değildi, bunu anlamamız lazım. Hiç kimse memleketini bırakıp kolay kolay başka bir ülkeye göç etme kararı almaz. Empati geliştirilmesi lazım.

Suriyeli pek çok insan burada çok zor koşullarda yaşıyor. Şehir efsaneleri yerine büyük çoğunluk açısından yaşam koşullarındaki olumsuzlukları görmek gerekiyor. İyi yaşayan bir kesim de elbette var. Ama bu sermaye sahibi olup olmadıkları ve sınıfsal durumlarına göre değişiyor. Bu insanları anlamak gerekiyor. Ayrıca Türkiye’de doğmuş ve Suriye’yi sadece ailesinden dinlemiş yüz binlerce çocuğu da düşünmek gerekiyor. Her alanda sorunlar olacaktır ancak doğru politikalar kurulursa ve karşılıklı olarak birbirimizi tanımaya çalışırsak birlikte yaşamayı öğrenebiliriz. Şunu da düşünmeliyiz ki Suriye’de gerçek anlamda dönebilecekleri koşullar olduğuna inanmadıkları sürece Suriyeliler önemli ölçüde dönmeyecektir” diye konuştu.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG