Erişilebilirlik

Sonuçları Oylar mı Mahkemeler mi Belirleyecek? 


ABD'de Cumhuriyetçi aday Başkan Donald Trump ya da rakibi Demokrat Partili Joe Biden'ın seçimi kazanıp kazanmadığı, seçim gecesi netlik kazanmayabilir.

Biden, ulusal çaplı kamuoyu yoklamalarında başkanlık yarışını Trump'ın 8 puan önünde götürüyor. Ancak Biden'ın kararsız seçmenlerin çoğunlukta olduğu bazı kilit eyaletlerdeki üstünlüğünün sadece birkaç puan olduğu da dikkat çekiyor. Seçimin başa baş gittiği bu eyaletleri kazanmak, Seçiciler Kurulu'ndaki 538 delegenin 270'inin oyunu alıp başkan seçilmek için hayati önem taşıyor.

Bu durum, tüm oy pusulalarının sayılıp onaylanması tamamlanana kadar seçimin resmi sonucunun açıklanmasının gecikmesi olasılığını arttırıyor. Ancak adaylardan birinin oyların büyük çoğunluğunu açık ara farkla kazanması durumunda seçim gecesi de zafer ilan edebilir.

Sonuçlar bazı eyaletlerde kazananın net olarak açıklanmasını engelleyecek derecede yakın olursa oy pusulaları yeniden sayıma tabi tutulabilir. Bu da bazı hukuk mücadelelerini beraberinde getirir ve seçim sonucunu belirlemek, haftalar alabilir.

Buffalo Üniversitesi'nden hukuk profesörü ve seçim hukuku uzmanı James Gardner, "Kimin kazandığına ilişkin hukuki zorunluluklar açısından seçim günü ya da seçim gecesinin hiçbir tılsımı yok. Yapmanız gereken seçim sürecinin bütününü tamamlamak ve tüm oyları saymak. Bu birkaç gün ya da daha uzun sürebilir, yapmamız gereken süreci beklemek" şeklinde konuşuyor.

Cumhuriyetçi Partili deneyimli seçim avukatı ve Avukatlar Savunma Fonu Başkan Yardımcısı Tom Spencer, seçim yarışının, her bir oy pusulasının sayımı tamamlana kadar sona ermeyeceği görüşüne katılıyor.

2000 seçimlerinde Florida eyaletindeki yeniden sayım sürecinde Cumhuriyetçi Partili George W. Bush'un avukatlarından biri olan Spencer, "Deneyimli seçim avukatları bilir, son dakikaya kadar sonuçlar değişebilir" diyor.

Yüzlerce dava

Bu yıl Cumhuriyetçi ve Demokrat Parti avukatlarının posta yoluyla kullanılan oylar ve pandemi döneminde uygulamaya giren bazı kurallara ilişkin yüzlerce dava açması, Amerikalı seçmenlerin kafasını karıştırdı. Bu nedenle 2020 seçimleri, Amerikan tarihinde en çok dava açılan seçim dönemi oldu.

Başkanlık seçimi sonucuna sandık başında değil, mahkemelerde karar verilmesi olasılığının gündeme gelmesi nedeniyle hem Trump hem de Biden kampanyaları, seçim sonrası senaryoları değerlendirmeye başlayan güçlü ve etkin avukatlar tuttu.

Amerika'nın Sesi'ne açıklama yapan Cumhuriyetçi Parti Ulusal Komitesi Baş Hukuk Danışmanı Justin Riemer, "Seçim sonrası açılacak davalar ve yeniden sayım işlemleri için bir yıldan uzun süre önce hazırlık yapmaya başladık, olağanüstü iyi bir durumdayız. Ulusal avukat ağımızın da yardımıyla Demokratlar'ı son birkaç aydır mahkemelerde mağlubiyete uğratıyoruz. Kendilerine davalarla zafer yolu açma girişiminde bulundukları takdirde buna devam edeceğiz" dedi.

Biden kampanyası ise Amerika'nın Sesi'nin görüş alma talebini karşılıksız bıraktı. Ancak Demokrat Parti avukatı Marc Elias, 9 Ekim'de paylaştığı Twitter mesajında, "Cumhuriyetçiler, 200 binden fazla insanın canına mal olan bir pandeminin ortasında oy vermeyi zorlaştırmak için 20 milyon dolar harcadı" dedi.

Gardner, başkanlık, Kongre üyeliği ya da eyalet idaresi seçimlerinde sonuçların birbirine çok yakın olması durumunda mağlup olan tarafın elinde iki seçenek olduğunu kaydediyor.

Bunlardan ilki, oyların yeniden sayılması. Amerika'da 21 eyalette yürürlükte olan yasalar, iki aday arasındaki oy marjının yüzde 1'den az olması durumunda oyların otomatik olarak yeniden sayılmasını öngörüyor. Diğer eyaletlerdeyse yenilgiye uğrayan adayın oyların yeniden sayımını talep etmesi mümkün.

Gardner, yeniden oy sayım işleminde ”oy pusulası havuzundaki oyların sayımının daha büyük titizlik ve dikkatle tekrarlandığını” söylüyor.

Yeniden sayım işlemi, sonucu nadiren değiştiriyor. Sonuç değişmediği takdirde mağlup aday, hukuki işlem başlatarak itirazda bulunabiliyor. Mağlup aday, bu aşamada oy pusulalarının geçerliliğini ya da oy sayım işlemi sırasındaki uygulamaları sorgulayabiliyor. Bu durum, haftalarca sürebilecek ve ABD Anayasa Mahkemesi'ne intikal edebilecek hukuk mücadelelerinin kapısını aralıyor.

Eyalet mahkemeleri, federal mahkemeler ve Anayasa Mahkemesi, ön seçim ve genel seçim kampanyaları sırasında açılan 300'den fazla davayı görmeye devam ediyor. Bu davaların büyük çoğunluğu, posta yoluyla kullanılan oylar, Corona pandemisi nedeniyle oy kullanılan noktalarda alınan önlemler ve yapılan değişikliklerle ilgili.

Anayasa Mahkemesi, bu hafta, seçimin başa baş gittiği Pennsylvania ve Kuzey Carolina eyaletlerindeki seçim yetkililerinin, seçim günü olan 3 Kasım'dan sonra ellerine ulaşan postayla kullanılan oyları geçerli saymasını kabul etti. Karara göre seçim gününden sonra Pennsylvania'da 3, Kuzey Carolina'da ise 6 gün içinde yetkililere ulaşan oy pusulaları, geçerli sayılacak.Anayasa Mahkemesi, Wisconsin eyaletindeyse seçimden sonra altı gün içinde yetkililere ulaşan oy pusulalarının geçerli sayılması talebini reddetmişti.

Gardner, "2000 yılında her iki partiden gözlemcilerin binlerce oy pusulasının üzerinden geçen inceleme ve sayım ekiplerinin başında beklediği durumun tekrarını yaşayabiliriz" diyor.

Geç gelen oy pusulaları

Yurttaşlık haklarını savunan Common Cause örgütünden Sylvia Albert, seçim sonrası patlak verecek tartışmalardan birinin, postayla gönderilen ve seçim günü olan 3 Kasım'dan sonra yetkililerin eline geçecek olan oy pusulalarıyla ilgili olacağını söylüyor.

30 Ekim Cuma günü itibarıyla postada gönderildiği yere ulaştırılmayı bekleyen milyonlarca oy pusulası vardı. Bu durum, seçim gününden sonra ulaşan oy pusulalarının birçok eyalette sayılmayabileceği anlamına geliyor.

Seçim gününden sonra ulaşan oy pusulalarını geçerli kabul eden eyaletlerden Pennsylvania ve Minnesota'da yetkililer, geç ulaşan oyları ayıracak. Bu oy pusulalarının nasıl değerlendirildiği ise açılacak davaların odak noktası olabilir. Albert, kilit öneme sahip bir diğer eyalet olan Kuzey Carolina'nın da aynısını yapabileceği görüşünde.

Albert, "Bu pusulaların atılmak üzere ayrılması için bir girişim olacağını düşünüyorum" diyor.

Postayla gönderilen ve geçersiz sayılan oylar

Seçim sonrasında açılacak davaların bir başka odak noktası ise postayla gönderilen ve geçersiz sayılan pusulalar olabilir.

Amerika'daki her başkanlık seçimi sırasında postayla kullanılan yüzbinlerce oy, seçim yetkilileri tarafından pusulanın geç ulaşması ya da zarfın üzerinde imza olmaması gibi farklı gerekçelerle sayım dışı bırakılıyor.

Ancak bu yıl postayla kullanılan oyların artması nedeniyle çok sayıda oy pusulasının geçersiz sayılma riski söz konusu. Uzmanlar, azınlık seçmenlerin ve ilk kez oy kullananların bu uygulamalardan daha çok etkileneceği görüşünde. Kuzey Carolina'da 10 binden, Florida'da ise 15 binden fazla oy pusulası geçersiz sayılabilir.

Florida dahil 30 eyalette seçmenlere oy pusulaları üzerindeki hataları düzeltme şansı tanınıyor. Geri kalan 20 eyaletteyse seçmenler bu haktan yararlanamıyor. Bu da seçim yetkililerinin seçmenleri oy pusulalarına ilişkin kusurlardan haberdar etmeden bu pusulaları imha etmesi anlamına geliyor.

Common Cause örgütünden seçmen hakları savunucusu Sylvia Albert, "Hangi oy pusulalarının geçerli sayılacağı, postayla kullanılan hangi oylar üzerinde düzeltme yapılabileceği gibi meseleler üzerinde büyük tartışmalar yaşanacak, çekişme olacak" diyor.

Oy pusulası kutuları

Erken oy kullanan bazı seçmenler, oy pusulalarını postaya vermek yerine Amerika'nın dört bir yanında çeşitli noktalara yerleştirilen kutulara da attı. Şimdiyse bu kutular, her iki partinin açacağı davaların odak noktasında yer alabilir.

2020 başkanlık seçimlerinin güvenli ve eşit katılımın sağlandığı bir ortamda yapılması amacıyla Stanford Üniversitesi ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) tarafından oluşturulan Sağlıklı Seçim Projesi'ne göre bazı eyaletler oy pusulası kutularını uzun yıllardır kullanıyordu. Ancak bu yıl bu kutular 40 eyalette kullanıldı.

Kutuların sayısının çoğalması ise pandemi sırasında seçmen erişimine ilişkin tartışmaların odak noktası haline geldi. Ohio, Pennsylvania ve Teksas başta olmak üzere bazı eyaletlerde bu kutular bazı eyaletlerde açılacak davaların ana temasını oluşturabilir.

Demokrat Partililer ve seçme ve seçilme hakkı savunucuları, oy kutuların seçmenlerin virüse maruz kalmadan oy kullanmasını sağladığını kaydetse de Başkan Trump ve Cumhuriyetçiler, bu uygulamayı bir güvenlik riski olarak niteliyor ve sayılarını azaltmaya çalışıyor. Örneğin Teksas eyaleti Valisi Greg Abbott, kutu sayısına her ilçede bir tane olmak üzere sınırlama getirdi.

Seçim yetkilileri, kutuların güvenli olduğu konusunda seçmenlerin içini rahatlatmaya çalışsa da Cumhuriyetçiler, kutuların sorunlu olduğu konusunda ısrarlı. Sylvia Albert, Teksas eyaletinde kutuya atılan oy pusulalarının sayıma dahil edilecek ölçüde güvenilir olup olmadığına ilişkin davanın sürdüğünü söylüyor ve "Kutuların güvenli olmadığı ve bu nedenle içindeki hiçbir oy pusulasının sayılmaması gerektiğine ilişkin iddialar ortaya atılacak" diyor.

XS
SM
MD
LG