Erişilebilirlik

Somali'deki Kuraklık İnsani Etkenlere Bağlanıyor


Mogadişu'nun güneyinde kuraklıktan kaçarak bir kampa sığınan Somalili Muhammed Idris
Mogadişu'nun güneyinde kuraklıktan kaçarak bir kampa sığınan Somalili Muhammed Idris

Somali’de son 60 yıldır görülen en büyük kuraklıkla ilgili olarak bazı çevreciler insanlardan kaynaklanan etkenlere işaret ediyor. Çevreciler sera gazı salımının küresel iklimi değiştirdiğini, hava koşullarını daha da sertleştirdiğini, bir yerde yağmurların artmasıyla yıkıcı sellere yol açtığını, Somali gibi bazı yerlerde de bir damla bile yağmur yağdırmadığını belirtiyor.

Somali’de yaşayan milyonlarca kişi mevsimsel görülen kuraklığa aşina.

Çevreci örgüt Conservation International’dan John Watkin anlatıyor:

“Kırsal bir alan olduğu için hayvan sahipleri sürülerini yağmur olan bölgeye götürür, hayvanlarının yeni yağmurun yetiştirdiği taze otlarla beslenmesini sağlar.”

Ancak bu yıl kuraklık beklendiğinden daha kötüydü. Bu kez hayvanların otlanabileceği yer de kalmadı. John Watkin Somali’de yaşanan insani krizin bir de siyasi istikrarsızlıkla daha da kötüleştiğini söylüyor. Kuraklığın boyutuysa daha ciddi çevresel sorunlara işaret ediyor:

“Bu son 60 yılın en büyük kuraklık felaketi ve son 20 yılın en büyük kıtlığı. Yılda bir ya da iki kez dışında bu bölge son birkaç yıldır doğru düzgün yağmur almadı. Doğal kaynaklar yeterince beslenmedi. Ama bu belirtiler daha büyük küresel sorunlara işaret ediyor. Tüm dünyada ormanların yok edilmesi yüzünden suyu yeraltında depolama imkanı kalmayacak.”

Watkin ormanların yağmur yağdığında suyu depoladığını söylüyor, bu şekilde biriken suyu düzenli olarak yeniden yağmura dönüştürme imkanı yaratıyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre Afrika kıtası son on yılda 30 milyon hektardan fazla ormanlık alan kaybetti. Dünya genelinde yıllık ormanlık alan kaybı ortalama 5 milyon hektardan fazla. Genel neden ormanlık alanların tarım alanına dönüştürülmesi.

Dünya Kaynaklar Enstitüsü’nde Ekosistem Hizmetleri başkanlığını yürüten Bob Winterbottom, verilen her zararın ekosistemin faaliyetini etkileyeceğini, bunun da doğal olarak insanları etkileyeceğini söylüyor:

“Doğal sistemlerin bir parçası olan iklim ve onun parçası olan kuraklık gittikçe insanların faaliyetlerinden daha fazla etkileniyor. Bu etkiler bazen uzun vadeli, bazen birikim sonucu görülüyor. Artık hepimiz biliyoruz, sera gazlarının atmosferde birikmesi, iklim değişikliğine yol açıyor ve yağmurları etkiliyor. Afrika’nın bu bölgesindeki kuraklıktan burada yaşayanları suçlayamayız. Kuraklığın sıklık derecesi, şiddeti iklim değişikliğiyle ilişkili. İklim değişikliğine yol açan en büyük etken atmosferde sera gazı birikmesi. Bunun arkasında kısmen yatansa orman tahribatı. Tüm dünyada ormanlar yüzde 15-20 oranında yok edildi.”

Winterbottom hayvanların aşırı otlandırılması, ağaçların yakıt ihtiyacı için kesilmesi gibi etkenler de sayıyor. Kıtlık derhal müdahale edilmesi gereken bir felaket. Winterbottom’a göre uzun vadede doğal kaynakların daha iyi kullanımı sağlanmalı:

“Bu şekilde sürdürülebilir kalkınmanın temelini atmış oluruz. Yağmurlar düzenli olarak yağmaya başladığında insanlar doğal ortamı tahrip etmek yerine ondan daha fazla yarar sağlar. Ağaçsız topraklara yağmur yağması erozyona neden olur. Günümüz teknolojisi sayesinde dikkatli ekim yapılan topraklara yağmur yağarsa, yağmur suyu bir yerde toplanır ve ürünler daha verimli hale gelir.”

İklim değişikliği, bunun dünya barış ve güvenliğine etkisi, bir süre önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin gündemindeydi. Toplantıda bir anlaşmaya varılamadı, ancak Conservation International’dan John Watkin bunun bile çevre sorunlarına ne denli önem verildiğini gösterdiğini söylüyor. Watkin uluslararası toplumun daha esnek doğal kaynaklar üretilmesini sağlamak için çalışması gerektiğini, bu şekilde Somali gibi kurak topraklarda bile yeşil ekonomiler sağlanabileceğini belirtiyor:

“Buranın çöl olması burada ‘çok sayıda bitki ve doğal kaynak yetişmez’ anlamına gelmiyor. Burada bir ekosistem mevcut. Nehirler Etiyopya’nın yüksek yerlerinden doğuyor ve doğrudan okyanusa akıyor. Nehrin doğduğu yerden denize boşaldığı yere kadar olan alandaki ekosistemi bir bütün olarak korumamız yeterli.”

Somali’deki insani kriz şu anda en önemli konu oldu. Ama hem Watkin, hem de Winterbottom Somali’deki aşırı kuraklığın tüm dünya genelindeki çevresel sorunların etkisi olduğu konusunda hemfikir. İster Kongo havzası, ister Güney Amerika’daki Amazon ormanları olsun, ormanların yok edilmesi tüm dünyada iklim faaliyetlerini etkiliyor. İki uzman da uluslararası toplumun sera gazı salımı ve orman tahribatını dikkate alması gerektiğini, bu şekilde gelecekte daha sık, daha şiddetli ve daha uzun sel ya da kuraklık felaketleri yaşanmayacağını söylüyor.

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG