Washington’da bulunan Smithsonian Müzesi, 40’ıncı yıldönümünü, 40 yaşının altındaki 40 sanatçının eserleriyle kutluyor. Gösterime sunulan eserler, cam, seramik gibi materyallerin yanı sıra, yün ipliği ve ampul gibi alışılmamış malzemelerden üretilmiş. Amerika’nın Sesi, Smithsonian Müzesi’nde eserini sergileyen bir sanatçıyla konuşma fırsatı buldu.
Matt Moulthrop, üç nesil boyunca ahşap oymacılığıyla uğraşan bir aileden gelme. Babası Philip Moulthrop da torna tezgahında ağaçlara şekil veriyor.
Büyükbabası Edward da çok meşhur bir sanatçıymış. Matt’in böyle bir ortamda büyümesi, babasının ve büyükbabasının yolundan gitmesini sağlamış.
Matt Moulthrop, “Bu şekilde geçimimi sağlayacağımı hiç düşünmemiştim. Babamla büyükbabam beni teşvik etti. Ondan sonra da şansım yaver gitti,” şeklinde konuşuyor.
Moulthrop, “Ölçü alıyorum ve bana öğretilenlerin üzerine eklemeler yapıyorum,” diypr.
Matt’in eserlerinden biri şimdi Smithsonian Müzesi Renwick Galerisi’nde sergileniyor. Galeri, 40 yaşının altındaki 40 sanatçının eserleriyle dolu.
Moulthrop sergilenen ahşap tası nasıl yaptığını anlatıyor: “Ahşap doğal unsurlara sahip bir malzeme. İçindeki gizli güzelliği ortaya çıkarıyorum.”
Küratör Nicholas Bell, sergiyi Renwick Galerisi’nin 40’ıncı yıldönümü nedeniyle açsa da galerinin geçmişinden çok geleceğiyle ilgilendiğini söylüyor: “Yaş dışında önde gelen ölçütümüz, eserlerin güzelliği. Yani baktığınızda sizi heyecanlandıracak, içinizde bir şeyler kıpırdatacak eserlerin arayışına giriyorsunuz. Ahşap sanatı konusunda araştırma yaparken Matt Moulthrop’a rastladım. Kendisi de babası ve büyükbabası kadar iyi bir sanatçı. Ama çalışma tarzı biraz farklı. Ahşaba yaklaşımı, cilalama yöntemi değişik.”
Bell, seçtikleri eserlerin düşündürücü olmasına, ziyaretçilerle samimi etkileşim sağlamasına önem verdiklerini söylüyor: “Altı metre boyunda kağıttan yapılma bir eser, soya sosu dökmek için kullanılan Çin porselenlerinden yapılan bir ağaç, ahşaptan yapılma bir kulübemiz var. Kulübenin içine girdiğinizde içindeki ışıklandırma sistemi sayesinde resmen aydınlanıyorsunuz. Burada çok çeşitli eserlere yer verdik.”
Sergide bir de özel oda var. Odadaki her eşya ve içindeki kişiler yünlerle kaplanmış.
Bell, “Sergiyi gezenlerin sanatın çok geniş ve enerji dolu bir alan olduğunu anlamalarını istiyorum. Sanat eseri yalnızca müzede bir kaide üzerinde gördüğümüz bir şey değil, amacımız bunu kavramaları,” şeklinde konuşuyor.
Matt Moulthrop çok onur duyduğunu söylüyor: “Böyle bir başlangıçtan, bu grubun ve serginin bir parçası olmak çok heyecanlı.”
Matt, çocuklarının da kendi izinden gitmesini ve dördüncü nesil ahşap sanatçısı olmasını istiyor.
Matt Moulthrop, üç nesil boyunca ahşap oymacılığıyla uğraşan bir aileden gelme. Babası Philip Moulthrop da torna tezgahında ağaçlara şekil veriyor.
Büyükbabası Edward da çok meşhur bir sanatçıymış. Matt’in böyle bir ortamda büyümesi, babasının ve büyükbabasının yolundan gitmesini sağlamış.
Matt Moulthrop, “Bu şekilde geçimimi sağlayacağımı hiç düşünmemiştim. Babamla büyükbabam beni teşvik etti. Ondan sonra da şansım yaver gitti,” şeklinde konuşuyor.
Moulthrop, “Ölçü alıyorum ve bana öğretilenlerin üzerine eklemeler yapıyorum,” diypr.
Matt’in eserlerinden biri şimdi Smithsonian Müzesi Renwick Galerisi’nde sergileniyor. Galeri, 40 yaşının altındaki 40 sanatçının eserleriyle dolu.
Moulthrop sergilenen ahşap tası nasıl yaptığını anlatıyor: “Ahşap doğal unsurlara sahip bir malzeme. İçindeki gizli güzelliği ortaya çıkarıyorum.”
Küratör Nicholas Bell, sergiyi Renwick Galerisi’nin 40’ıncı yıldönümü nedeniyle açsa da galerinin geçmişinden çok geleceğiyle ilgilendiğini söylüyor: “Yaş dışında önde gelen ölçütümüz, eserlerin güzelliği. Yani baktığınızda sizi heyecanlandıracak, içinizde bir şeyler kıpırdatacak eserlerin arayışına giriyorsunuz. Ahşap sanatı konusunda araştırma yaparken Matt Moulthrop’a rastladım. Kendisi de babası ve büyükbabası kadar iyi bir sanatçı. Ama çalışma tarzı biraz farklı. Ahşaba yaklaşımı, cilalama yöntemi değişik.”
Bell, seçtikleri eserlerin düşündürücü olmasına, ziyaretçilerle samimi etkileşim sağlamasına önem verdiklerini söylüyor: “Altı metre boyunda kağıttan yapılma bir eser, soya sosu dökmek için kullanılan Çin porselenlerinden yapılan bir ağaç, ahşaptan yapılma bir kulübemiz var. Kulübenin içine girdiğinizde içindeki ışıklandırma sistemi sayesinde resmen aydınlanıyorsunuz. Burada çok çeşitli eserlere yer verdik.”
Sergide bir de özel oda var. Odadaki her eşya ve içindeki kişiler yünlerle kaplanmış.
Bell, “Sergiyi gezenlerin sanatın çok geniş ve enerji dolu bir alan olduğunu anlamalarını istiyorum. Sanat eseri yalnızca müzede bir kaide üzerinde gördüğümüz bir şey değil, amacımız bunu kavramaları,” şeklinde konuşuyor.
Matt Moulthrop çok onur duyduğunu söylüyor: “Böyle bir başlangıçtan, bu grubun ve serginin bir parçası olmak çok heyecanlı.”
Matt, çocuklarının da kendi izinden gitmesini ve dördüncü nesil ahşap sanatçısı olmasını istiyor.
