Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah El-Sissi, Arap ve Avrupalı ülkeler arasındaki zirvede ülkesindeki idam cezasını savundu. Sissi, Avrupa ve ortadoğunun iki farkli bölge ve iki farklı kültür olduğunu söyledi.
İnsan hakları örgütleri adil yargılama koşulları olmadığı gerekçesiyle, Mısır’ın bu ay, 2015 yılında bir başsavcıyı öldürdükleri için 9 kişiyi idam etmesini sert biçimde eleştirdiler.
Öte yandan Mısır, sorgulamalarda işkence yöntemlerinin kullanıldığı iddialarını da reddediyor.
Arap Ligi ve Avrupa Birliği arasındaki ilk kez düzenlenen zirve kapsamında düzenlenen basın toplantısından konuşan Mısır Cumhurbaşkanı Sissi, “Bir kişi bir terör saldırısında öldüğünde o kişinin ailesi bana, çocuğumuzun hakkını ve kanını istiyoruz diyorlar. Bu bölgede böyle bir kültür var ve bu hak kanunlar çerçevesinde teslim edilmek zorunda.” ifadelerini kullandı.
Sissi, yöneltilen eleştirilere 98 milyonluk ülke nüfusunun refahını arttırmak adına yapılan ekonomik reformları savunarak yanıt verdi.
Sissi, “İki farklı kültürüz. Avrupa’da öncelik halk için refah sağlamak ve bunu sürdürmektir. Bizim önceliğimizse ülkemizi yıkımlardan ve birçok çevre ülkede gördüğünüz çöküşlerden uzak tutmaktır, korumaktır.” diye konuştu.
2013 yılında Müslüman Kardeşler Lideri ve eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin devrilmesinden bu yana Sissi ülkede İslami kesim ve liberal muhalefete karşı baskı uygulamakla eleştiriliyor. Siyasi s haklar savunucuları söz konusu baskıları, modern Mısır tarihinin en kötüsü olarak nitelendiriliyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker iki gün süren zirve boyunca ikili görüşmelerde insan hakları konularının gündeme getirildiğini söyledi. Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk da kendisinin, zirvenin sonuç bildirgesinde insan hakları konusunun yer alması konusunda ısrarcı olduğunu belirtti.
Sissi’yle düzenlediği basın toplantısında Tusk, “Bu noktada diyaloğun her zaman çatışmaktan daha iyi olduğuna kesinlikle inanıyorum.” dedi.
İnsan hakları savunucuları Avrupalı devletlerin güvenlik konusuna odaklanmasının Sisi’ye uluslararası meşruiyet kazandırdığı kaygısını dile getiriyorlar. Bu esnada Sisi’ye destek verenler kendisine 2034 yılına kadar iktidarda kalma hakkı sağlayacak anayasa değişikliği konusunda baskılar yapıyorlar.
Oxfam Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi Direktörü Marta Lorenzo, yaptığı açıklamada, “Zirveye katılan liderlerin Arap dünyasında pekçok yerde tehdit altında olan ifade özgürlüğü ve temel insan haklarının temini konularına yeterince değinmemeleri üzücü.” dedi.
Belçika Başbakanı Charles Michel gazetecilere yaptığı açıklamada mevcut diyaloğu savundu ve “Ya Avrupalı liderler kendi aralarında konuşmaya devam edecekler ya da diyalog yoluya temel değerlerimizi mümkün olduğunda savunacaklardı.” dedi.
Juncker de kendisinin de görüştüğü pek çok ülkeyle ilgili insan hakları konusunda kaygıları olduğunu ve bu konuya eğildiğini belirtti. Juncker, “Sadece kusursuz demokratlarla konuşsaydım hafta benim için Salı günü biterdi.” diye konuştu.
