ABD Kongresi’nde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Komisyonu olarak da bilinen Helsinki Komisyonu Eşbaşkanı ve Mississippi eyaleti Cumhuriyetçi Parti Senatörü Roger Wicker, Washington Post gazetesinde yayınlanan makalesinde, Amerika’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve siyasi güdümlü tutuklamalara karşı duruş sergilemesi gerektiğini belirtti.
Senatör Wicker, Amerikalı din adamı Andrew Brunson’un asılsız terör ve casusluk suçlamaları gerekçesiyle iki yıldan uzun süre Türkiye’de hapis cezası çektikten sonra serbest bırakılmasının sevindirici bir gelişme olduğunu kaydetti. Wicker, Kongre kaynaklı baskılar ve Türk yetkililere yönelik yaptırımların, Erdoğan’a, Amerika’nın Brunson’ı siyasi ödünler koparmak için bir “piyon” olarak kullanmasına tolerans göstermeyeceği şeklinde açık bir mesaj gönderdiğini belirtti. Ancak Wicker’a göre Rahip Brunson’un serbest bırakılması, Erdoğan’ın “rehin alma uygulamasını” sonlandırmadı. Senatör Wicker’ın makalesi şöyle devam ediyor:
“Türk Hükümeti bugün en az bir Amerikan vatandaşını ve Amerikan Hükümeti’nin çalışanı olan iki Türk vatandaşını tutuklu bulundurmayı sürdürüyor. Erdoğan, ister Suriye’nin kuzeyindeki Kürtler’e saldırmak için bir yeşil ışık olsun, ister Fethullah Gülen’e yönelik yasal işlem ya da Rus hava savunma sistemini satın almak için Amerika’nın rızası olsun, Amerika’dan istediğini alana kadar bu masum insanlara zulmetmeyi planlıyor. Bu gibi girişimlerin önemli bir NATO müttefiği olan ancak bunun gerektirdiği gibi davranmayan Türkiye’den gelmesi, daha da can sıkıcı.
Amerikan vatandaşı ve NASA uzmanı Serkan Gölge, hiçbir inandırıcı kanıt olmamasına rağmen terörle ilişkisi olduğu suçundan beş yıllık hapis cezası çekiyor. Türk Polisi ayrıca Türkiye’deki Amerikan konsolosluklarında uzun yıllardır görev yapan Hamza Uluçay, Metin Topuz ve Mete Cantürk’e karşı da sahte terör suçlamaları yöneltti. Bu insanların hepsi masumdur. Sadece aileleriyle beraber geçirebilecekleri zamanı kaybetmekle kalmadılar. Başlarına gelenlerin fiziksel ve psikolojik bedeli nedeniyle özgürlüklerine kavuştuktan sonra bir daha asla eskisi gibi olmayabilirler.
Amerika, Rahip Brunson’ın siyasi nedenlerle gözaltına alınması ve kötü muameleye tabi tutulmasına tolerans göstermedi. Gölge ve diğerleri için de tolerans göstermemeliyiz.
Amerika, Brunson davasında Türkiye üzerindeki baskıları arttırmış, gözaltında bulunan diğerlerini de kurtarmak için Erdoğan’la anlaşmaya çalışmıştı. Artık hiçbir ikna yönteminin bu kişilerin özgürlüğünü güvence altına alamayacağı açıkça görülüyor. Yapılacak her türlü müzakere, sadece Erdoğan’ın kötü davranışını ödüllendirmiş olur. Brunson’da olduğu gibi sadece sert siyasi ve ekonomik baskı işe yarayacaktır.
Bu hafta içinde partilerüstü bir tasarı olan Amerikan Vatandaşlarını ve Diplomatik Personeli Siyasi Cezalandırmaya Karşı Koruma Yasası Tasarısı’nı sundum. Bu tasarı, Başkan’a, bu yanlış tutuklamalardan sorumlu tüm üst düzey Türk yetkililere yaptırım uygulamasını zorunlu hale getirmeyi öngörüyor. Bu yaptırımlar arasında Amerika’ya seyahat kısıtlaması ve Amerika’daki mal varlıklarının dondurulması da var. Tasarı ayrıca Başkan Trump’ın Türkiye’yi yargı süreci garantisini geri getirme ve tüm halkının temel özgürlüklerine saygı göstermeye çağırmasını sağlıyor.
Amerika’nın kendi vatandaşlarını koruma gibi ahlaki bir yükümlülüğü var. Amerika’nın kritik misyonlarına farklı uzmanlık alanlarını sunan yabancı ülkelerdeki personelimizi korumak da ahlaki yükümlülüğümüz. Amerika’nın güvenilirliği, güven ve emniyetlerini ellerimize teslim eden bu cesur kişilerin gözünde tehlikeye giriyor. Konsolosluk çalışanlarınızın aklında Türkiye’deki meslektaşlarının kaderi var. Bu kişiler özgürlüklerine kavuşana kadar hiçbir çabadan geri kalınmayacaktır.”
