Erişilebilirlik

Sahipsiz Çiftlik Hayvanlarına Yuva Olan Barınak


Sahipsiz Çiftlik Hayvanlarına Yuva Olan Barınak
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:03:07 0:00

Sibel Çağlar’ın İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde kurduğu çiftliğe girince, insanın aklına önce Bremen Mızıkacıları masalı geliyor. Tıpkı sahipleri için artık bir yük haline gelince kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalan masaldaki at, eşek, köpek ve kedi gibi, bu çiftlikte de kendilerine yeni bir hayat kurmaya çalışan hayvanlar var. Fakat hem sayıları hem de türleri, masalda anlatılandan çok daha fazla. Ayrıca Sibel Çağlar gibi bir destekçileri var.

Türkiye’nin ilk ve tek kurtarılmış çiftlik hayvanları barınağında, at, eşek, inek, koyun, keçi, tavşan, domuz, kedi, köpek, ördek, kaz, tavuk, horoz gibi hayvanlar bir arada yaşıyor. Toplam sayıları 700’ü buluyor. Çağlar, onlardan “çocuğumuz” diye bahsediyor ve ekliyor: “3,5 yaşındaki kızım Elif Ece, kendinden büyük olanlara abi ya da abla diye sesleniyor. Kendinden küçük olanları kardeşi olarak görüyor.”

Engelli, ölüme terk edilmiş hayvanlar

Çocukluğundan beri hayvanlarla iç içe bir yaşam süren Çağlar, önce Ankara’da sokak hayvanları için bir klinik açmış. Çağlar daha sonraki süreci VOA Türkçe’ye şöyle anlattı: “Klinik 2,5 yıl faaliyet gösterdi. Bu süre içinde hepsi engelli olan yaklaşık 140 hayvan kapımıza bırakıldı. Kimi kördü, kimi üç bacaklıydı. Daha sonra 1,5 dönümlük bir arazi kiraladım. Bu kez, hayvanların sayısı daha da arttı. Eşekler gelmeye başladı. Kaza geçirmiş gebe bir inek bulup kurtardık. Yavrusunu doğurunca ineklerimiz de oldu. Bunun üzerine beş dönümlük başka bir yer kiraladık. Ama Ankara’nın soğuk iklimi çok uygun değildi. Bir de oradaki çiftlik heyelan nedeniyle istimlak edilince, buraya geldik.”

İki yıl önce bir aile dostunun da yardımıyla satın alınan yeni yuvada, Çağlar’ın deyimiyle kuruluş aşaması halen devam ediyor. Çiftlikte ustalar eksik olmuyor. Hayvanlar için sürekli yeni barınma alanları yapılıyor. Sibel Çağlar, çiftlik hayvanlarının Türkiye’de çok daha fazla mağduriyet yaşadığı düşüncesiyle kurmuş bu sığınağı. “İnsanlar, hayvan hakları deyince öncelikle köpekleri ve kedileri korumayı anlıyorlar. Çiftlik hayvanları hayvandan sayılmıyor. Bir kedi ile bir ineğin canı yandığında aynı acıyı hissedeceğini kimse anlamıyor” diyor.

Kurban Bayramı’nda Rize’den Trabzon’a yüzen boğa da burada

Çiftlikteki hayvanların çoğu ciddi travmalar geçirmiş. Ayakları bağlanarak bir kuyuya atılan eşek de var, gözleri oyulan köpek de. Kurban Bayramı öncesinde mezbahada kesilmeyi beklerken satın alınıp kurtarılan boğa da var, deneylerde kullanılan tavşanlar da. Bu barınakta kendi iç dayanışmalarını da kurmuşlar. Doğuştan kör olan ve boynuzları eski sahibi tarafından kesilen bir inek, annesini doğum sırasında kaybeden bir buzağıya süt annelik yapmış. Sığınağın en meşhuru ise, son Kurban Bayramı’nda kesilmek üzereyken Rize’den denize atlayıp Trabzon’dan çıkan Ferdinand isimli dana. Çağlar, “Öncelikli hedefimiz çiftlik hayvanları. Fakat, yolda gördüğümüz engelli, kaza geçirmiş bir kediye, köpeğe de sırtımızı dönemiyoruz” diye konuşuyor.

Barınağa, Türkiye’nin dört bir yanından hayvanlar geliyor. Çağlar süreci şöyle anlatıyor: “insanlar bize genellikle internet üzerinden ulaşıyor. Eğer bir hayvanın durumu gerçekten kritikse, bulunduğu yerde bakımı yapılmıyorsa buraya getiriyoruz. Öncelikle ihtiyacı olanları bulundukları bölgelerdeki veterinerlik fakültelerine tedavi ettiriyoruz. Burada zaten bir veterinerimiz var. Düzenli bakımları, kontrolleri yapılıyor”.

“Hiçbir kamu kurumundan destek alamadık”

Elbette bu barınağın maddi açıdan sürdürülebilmesi hiç kolay değil. Sibel Çağlar, şimdiye kadar hiçbir kamu kurumundan destek alamadıklarını söylüyor ve ekliyor: “Günlük yem masrafımız son fiyat artışlarıyla birlikte 750 liraya çıktı. Sponsor bulamıyoruz. Bağışçılarımız oluyor. Kermesler düzenliyoruz. Yetiştirdiğimiz doğal ürünleri satarak gelir elde etmeye çalışıyoruz çok sıkışınca imkanı olan arkadaşlardan yardım istiyoruz.”

Geçmişte barınağı çok fazla ziyaretçiye açmadığını belirten Çağlar, “şimdi biraz daha farkındalık yaratabilmek için cumartesi günleri kapımızı ziyaretçilere açıyoruz. Genellikle vegan ve vejetaryen arkadaşlar geliyor. Ama ben en çok ana okullarında, ilkokullardaki öğrencilerin ve rehabilitasyon merkezlerindeki engelli çocukların okuyan çocukların gelmesini istiyorum” diyor.

STÜDYO VOA

Mehmet Şimşek’ten “harcamaları azaltma” mesajı - 18 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG