Erişilebilirlik

Rusya ve İran’dan Türkiye'ye Fırat'ın Doğusu İçin Mesaj


Suriye konusunda Astana Süreci’nin garantörleri olarak Türkiye-Rusya-İran arasındaki üçlü zirve toplantısı Soçi’de gerçekleşti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ev sahipliğindeki toplantıya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani katıldı.

Böylece liderler, 7 Eylül 2018’deki Tahran buluşmasının ardından dördüncü kez Suriye’nin geleceği konusunda bölge ülkeleri olarak bir araya geldi.

Görüşmeler sonrası ortak açıklamada, özellikle “terör” kavramı çerçevesinde karşılıklı kaygıları gözeten ifadeler kullanıldı. Açıklamada, “Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü” vurgusuyla Rusya ve İran, Şam rejimini işaret etti. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki duruma ilişkin PYD-YPG konusunda tutum alınması beklentisine karşılıksa “mevcut anlaşmalar uyarınca eşgüdüm” mesajı verilmesi dikkat çekti. Putin’in yeniden Türkiye’ye 1998 tarihli Adana Mutabakatı’nı anımsatması ve hem Putin hem de Ruhani’nin “Fırat’ın doğusu Suriye hükümetine bırakılmalı” yönündeki sözleri dikkat çekti.

Ortak açıklamada, Ankara’nın özellikle Menbiç ve Fırat’ın doğusuna ilişkin endişeleri bağlamında, “(Liderler) Terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddetmiş, Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin milli güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını ifade etmişlerdir. (Liderler) Suriye’nin kuzeydoğusundaki durumu ele almışlar ve ülkenin egemenliği ile toprak bütünlüğüne saygı gösterirken, bu bölgenin güvenlik, asayiş ve istikrarının temini için mevcut anlaşmalar uyarınca da dahil olmak üzere, faaliyetlerinde eşgüdüm yapmak hususunda mutabık kalmışlardır” ifadeleri göze çarptı. Bu ifadelerle Ankara’nın yanı sıra İran’ın da PEJAK dolayısıyla rahatsız olduğu PKK bağlantılı bölgesel Kürt yapılanmalarına ilişkin mesaj verilmiş oldu.

Rusya’nın kaygısı doğrultusunda ortak açıklamada, Soçi Mutabakatı uyarınca ateşkes ihlallerine karşı somut adımlar atılacağı belirtilerek, liderlerce “İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde Heyet Tahrir Şam’ın bölge üzerindeki kontrolunu arttırma girişimlerinin reddedildiği” vurgulandı.

“ABD’nin çekilmesi Suriye’nin istikrarını güçlendirir”

Her üç ülke de ABD’nin sahadan çekilmesini tercih ettiklerini belirttikleri için bu durum ortak açıklamaya, “ABD’nin güçlerini Suriye’den geri çekme kararının hayata geçirilmesi halinde, bunun ülkenin istikrar ile güvenliğini güçlendirmeye hizmet edecek bir adım olacağını not etmişlerdir” ifadeleriyle yansıdı.

Açıklamada, Suriye barışı için askeri çözüm değil Birleşmiş Milletler kolaylaştırıcılığıyla BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu bir siyasi süreç gerektiği ifade edildi. Suriye’de Anayasa Komitesi’nin kurulması konusunda BM Genel Sekreteri’nin Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ile görüşmelere devam edileceği vurgulandı.

Açıklamada, ayrıca “BM Güvenlik Konseyi’nin terörist olarak tanımladığı IŞİD, El Nusra Cephesi ile El Kaide ve diğer terör örgütleriyle bağlantılı oluşumları ortadan kaldırma konusunda işbirliği” de teyit edildi.

Putin’den yeniden Adana Mutabakatı anımsatması

Liderler, 1 saat 10 dakikalık basına kapalı görüşmeleri ardından ortak yazılı açıklama yanı sıra ortak basın açıklaması da yaptı.

Rusya Devlet Başkanı Putin, İdlib ve Fırat’ın doğusunda kontrolü Şam’ın ele alması gerektiğini vurgulayarak, "Ana amaç Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak olmalıdır. Bu İdlib bölgesi için de Fırat'ın doğusu için de geçerlidir. Teröristler nerede olursa olsun mücadelemizi devam ettirmeliyiz. Bölücü hiçbir hareketi desteklemeyiz. Türkiye'nin güney sınırlarında güvenlikle ilgili çekincelerini anlayışla karşılıyoruz. Adana Mutabakatı bugünkü çalışmalar için temel oluşturabilir. İstihbarat servislerimiz işbirliği yapıyorlar. Koordineli hareket edersek başarılı olacağımızı düşünüyorum” dedi. Putin, İdlib’de ateşkes sağlandığı için terörle mücadeleden vazgeçilemeyeceğini de söyledi.

Putin, üç ülke arasında Anayasa Komitesi’nin oluşumu konusunda uzlaşmaya varıldığını duyurarak, “Biz aktif bir şekilde Suriye hükümeti ve muhalefetiyle görüşmeler yapıyoruz. Başarılar elde edildi ama son noktayı koymak için erken. Elde ettiğimiz neticeleri ilan edeceğiz. Ne kadar hızlı olursa o kadar iyi olacak. Anayasa Komitesi listesi neredeyse tamamlandı. Sadece Suriyeliler kendi geleceğini belirlemeli. Bunun alternatifi yok. Suriye’de siyasi çözümün ilerletilmesi Şam’ın Arap ülkeleriyle ilişkilerinin normalleşmesine de katkı sağlayacaktır” diye konuştu.

Ruhani’den Türkiye’ye “Suriye’yle kardeşçe ilişki kurma” çağrısı

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, hem Rusya’nın hem de Türkiye’nin kaygılarına yönelik ifadeler kullandı. Ruhani, “Ortak amacımız terörizmle mücadele ve Suriye'de barış. İdlib’de garantörlerin mevcudiyeti geçici. İdlib’deki teröristlerin çıkarılması gerekiyor. Müsaade edelim ki Suriye halkı kendi ülkelerinin geleceğine kendileri karar versin. Suriye tek millete aittir. Suriye'nin toprak bütünlüğüne hepimiz tarafından saygı duyuluyor. Amerikalılar inansınlar ki, Kürtler Suriye'nin parçası. ABD çekilse de Suriye’deki müdahalesini sürdürecek. Türkiye'nin güvenliğine önem vermeliyiz. Türkiye hükümeti Suriye ile ilgili refah olmalı. Kardeşçe bir ilişki kurulsun istiyoruz. Bizim görüşümüz şöyle; Fırat’ın doğusu ve İdlib temizlendikten sonra Suriye hükümetine geri verilmeli. Suriye'nin tamamı Suriye hükümeti egemenliği altında olmalı. İdlib’in kesinlikle temizlenmesi gerekiyor. Suriye egemenliği altına alınması gerekiyor” dedi.

Ruhani, Kürt halkının Suriye milletinin bir parçası olarak haklarına sahip olmaları gerektiğinin de altını çizdi.

Erdoğan Türkiye’nin tezlerini yineledi

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, Suriye’nin halka ait olduğunu vurgulayarak, Putin ve Ruhani’nin aksine söz konusu toprakları Şam rejimine ait görmediğinin işaretini verdi. Erdoğan, “Bizim derdimiz, Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır ama bir an önce Münbiç terör örgütlerinden boşaltılmalı ve İdlib’de terör örgütlerine oyun sahası bırakılmamalıdır. Bu toprakların sahibi Suriye’nin halkıdır” dedi.

Adana Mutabakatı çerçevesinde durumu ele aldıklarını kaydeden Erdoğan’ın, “Siyasi çözüm umutları hiç bu kadar filizlenmemişti. Denizi geçmişken derede boğulmamalıyız” ifadesi de göze çarptı. Ancak Erdoğan’ın, Menbiç ve Fırat’ın doğusunda kontrolun Türkiye’ye bırakılması yönündeki görüşünde değişiklik olmadığı görüldü. Erdoğan, “Bu insanlar Türkiye’nin güvenli hale getirdiği alanlarda kendi vatanlarında özgür bir şekilde hayatlarını sürdürüyorlar. Münbiç’e ve Fırat Nehri'nin doğusuna da tatbik edileceğini düşünüyorum. Uluslararası toplum da elini taşın altına koymalı” diye konuştu.

Erdoğan, İdlib meselesi içinse “Suriye halkı İdlib’de hayata tutunmaya çalışan kardeşlerimiz yeterince acı çekti. Ne İdlib’de ne başka bölgede yeni insani krizlerin yaşanmasını istemiyoruz. Türkiye olağanüstü çaba harcamıştır. İdlib muhtırasıyla üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. İdlib’in gerginliği azaltma statüsünün korunması ve ortak mücadele kararlılığımızı teyit ettik” açıklaması yaptı.

Erdoğan, Anayasa Komitesi konusunda ise hızlı hareket edilmediğini belirterek, “Temennimiz bir an önce komite oluşturulsun ki Suriye halkı kendi geleceğine kendisi karar versin. Bizler Astana Süreci paydaşları olarak Cenevre’ye alternatif değiliz. İşlemeyen bir Cenevre Süreci’ne karşı işleyen bir Astana Süreci amaçlıyoruz" dedi.

ABD’nin Suriye'den çekilme açıklamasına temkinli yaklaşım

Bu arada üç lider de ABD Başkanı Donald Trump’ın 19 Aralık’ta duyurduğu Suriye’den askeri çekilme kararına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Putin, “Trump’ın aktif bir şekilde çalıştığını biliyoruz. Seçim kampanyası vaatlerini yerine getiriyor. Bu vaatlerden bir tanesi askerlerin çekilmesiydi. Ama iç siyasi durumları nedeniyle istediklerini hayata geçiremiyor. Şimdiye kadar bir değişiklik yok ama eninde sonunda değiştirileceğini düşünüyoruz” ifadesini kullandı.

Ruhani de, “ABD'lilerin Suriye için uzun vadeli komplo düşündüklerini tahmin ediyoruz. dABD çıksa bile hava sahasından tacizleri devam edebilir. ABD ile ilgili hiç iyimser değiliz. Çıkarsa o bölgenin halkları için mutluluk verici olacaktır. ABD’nin bizim bölgemizde rolü hep bozucu olmuştur. Pozitif bir rolü olmamıştır. ABD’nin seçtiği yol doğru değildir. ABD ne yapmak istediğini bilmiyor. Umarım bölgedeki politikalarını gözden geçirir” görüşünü aktardı.

Erdoğan ise, “ABD’nin geri çekilme ifadeleri Trump’a aittir. Ancak Trump’ın mesai arkadaşlarının aynı görüşleri taşımadığını görüyoruz. Ne olacağı şu anda meçhul, bilinmiyor. Bu konuyla ilgili olarak atılacak adımların takipçisiyiz” yorumunu yaptı.

Erdoğan, ayrıca ABD’nin önerisi çerçevesinde “güvenli bölge” kurulmasını da işaret ederek, “Gerçekleşmesi halinde son derece önemlidir. Çekilme YPG ve DAEŞ’in istismar etmeyeceği şekilde yürütülmesi şarttır. Sürecin terör tehdidini bertaraf eden bir anlayışla ele alınması gerekiyor. Güvenli bölge, terör örgütlerinin büyüyeceği bir alan olarak taahhüt edilmemelidir. Terör koridoruna izin vermeyeceğiz” dedi.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Mehmet Şimşek’ten “harcamaları azaltma” mesajı - 18 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG