Erişilebilirlik

Rıza Sarraf Neden Tecrit Hücresine Konuldu?


New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi kararıyla 16 aydır dört ayrı suçtan 75 yıl hapis istemiyle tutuklu olarak yargılanan İran asıllı Türk işadamı Rıza Sarraf’ın 30 Ekim’de başlayacak davanın aslıyla ilgili erteleme talebi “zaman kazanma çabası” olarak değerlendirildi.

Sarraf’ın dava sürecini başından itibaren takip eden New York Barosu avukatı Cahit Akbulut, Sarraf’ın avukatlarının davayı erteleme çabalarının siyasi bir müdahale beklentisiyle ilgili zaman kazanma girişimi olduğunu öne sürdü.

30 Ekim’de başlayacak ve jürinin de katılacağı davanın aslıyla ilgili duruşmalar öncesinde görüşlerini Amerika’nın Sesi’ne aktaran Akbulut, “Rıza Sarraf’ın avukatı Benjamin Brafman, mahkemeye yaptığı en son başvuruda 30 Ekim’de başlayacak duruşmaların ileri bir tarihe ertelenmesini istedi. Savcılık da, aynı davada yargılanan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın avukatı da bu talebi kabul etmedi. Hakim Berman da uzlaşma olmayınca jüriyle yapılacak davanın aslıyla ilgili duruşmaların tarihini ertelemedi. Burada Sarraf’ın avukatlarıyla, aynı davada yargılanan Atilla’nın avukatlarının görüş ayrılığında olduğunu ve aynı stratejiyi paylaşmadıklarını görüyoruz. Anladığım kadarıyla Sarraf’ın avukatları davayı ertelemekte bir menfaat görüyor. Sanırım Sarraf’ın bir beklentisi var. Bu beklenti de davaya etki edebilecek bir siyasi beklenti olabilir,” dedi.

“Siyasi müdahale bekliyorlar”

Mahkeme dışı bir anlaşma zeminini hazırlama konusunda çalışmalar yaptıklarının bilindiğini ifade eden Akbulut, “Sarraf’ın avukatlarından eski New York Belediye Başkanı Rudolph Giuliani’nin aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Amerika Adalet Bakanlığı yetkilileri ve bazı bürokratlarla yaptığı temasları biliyoruz. Sanırım bunun zeminini hazırlıyorlar. Mümkün olduğunca davanın aslının başlayacağı duruşmalara gitmeden ve belirlenen tarih öncesinde bu hamleyi yapmak istiyorlar. Sarraf davasına yapılacak siyasi müdahale öncesinde daha fazla zaman kazanmak istiyorlar” diye konuştu.

“Uzlaşma yok”

Şu ana kadar Sarraf ile savcılık makamının uzlaştığı yönünde bir belirtinin olmadığını ifade eden Akbulut, “Şu anda görülen savcılık makamıyla Sarraf arasında bir anlaşma söz konusu değil. Eğer bu anlaşma sağlansaydı mahkeme tarihlerinde bile uzlaşma olabilirdi. Adalet Bakanlığı’ndan böyle siyasi bir baskı zaten hakime gelmez, savcıya gelir. Bu yüzden Sarraf’ın avukatlarının davaya politik bir çözüm arayışlarını sürdürüp zaman kazanmaya çalıştıklarını görüyoruz. Yapılan resmi açıklamalar ve girişimlerden de Türkiye’nin de Sarraf’ın jürili duruşmada yargılanmasına taraftar olmadığı izlenimini alıyoruz” dedi

Sarraf’ın Türkiye’de “FETÖ” ile bağlantılı olduğu iddiasıyla 24 yıldır Türkiye’de yaşayan bir Amerikalı din adamıyla takasının söz konusu olduğu iddiaları var. Sarraf ile bir din adamının takasının bir eşdeğer olduğunu düşünmüyorum” diye konuştu.

“Sarraf jüri karşısında avantajlı olmayacak”

30 Ekim’de yapılacak duruşmalarda Sarraf’ın jüri karşısında pek avantajlı olduğunu düşünmediğini belirten Akbulut, aynı davada yargılanan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın izleyeceği stratejinin de davanın seyrine etki edebileceğini belirterek, “Aynı davada tutuklu olarak yargılanan bir başka kişi daha var. Bu süreçte Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Atilla’nın kimin yanında duracağını bilmiyoruz. Beklentim bir uzlaşma olacağı yönünde ama konuşulan şeyler dışında nelerin karşılıklı alıp verileceğini net olarak bilmiyoruz. Burada Türk hükümetinin endişeli olduğu görülüyor. Türk yönetimi Sarraf’ın vereceği ifadede bazı kişilerin sıkıntıya gireceğini düşünüyor. Bu yüzden davanın aslının başlamaması için Türk hükümetinin de bir siyasi ve lobi çabası var” dedi.

Sarraf neden tecrit 21 gün hücresinde tutuldu?

Akbulut, Sarraf’ın 21 gün tecrit hücresine konulmasıyla ilgili görüşlerini şöyle açıkladı: “Neden tecrit hücresine konulduğunu bilmiyoruz. Sadece neden konulduğu konusunda tahminler ve yorumlar yapabiliriz. Genellikle bu tür uygulamalar tutuklu veya hükümlülerin korunmalarına yönelik olarak alınan önlemlerdir. Hapishane yönetimi böyle bir durumda karar verici yetkili makamdır. Sarraf’ın 21 gün süreyle tecrit hücresine konulma kararında cezaevinde karıştığı bir kavga neden olabilir. Hapishane yönetimi böyle bir durumda Sarraf’ın tehdit aldığı kişiler olabileceğine kanaat getirmiş ve onu ayrı özel hücrede diğer mahkumlarda ayrı olarak tecritte korumaya çalışmış olabilir.

Böyle bir tecrit kararı alınmasında Sarraf’ın cezaevinde sözlü bir münakaşaya girmesi bile yeterli olur. Sarraf, cezaevinde önemli ve kritik bir tutuklu muamelesine tabi tutuluyor. Hayati bir tehlike görmüşlerse ufacık bir tartışma sonrasında duyulan bir tehdit sözcüğü üzerine hayatını korumak için böyle bir karar almış olabilirler. Bunu kendisi mi yaptı? Diğerleri ona mı yaptı bunu tam olarak bilmiyoruz. Sarraf’ı 21 gün süre tecrit hücresinde tuttuktan sonra diğer hapishaneye nakil etmişler. Belki belli bir süre içerisinde her şeyin normale dönmesini bekleyip, sıkıntı devam etmişse başka bir cezaevine transfer etme kararı almış olabiliriler. Benim fikrim Sarraf’ın da karıştığı bir kavga olduğu yönünde. Tecrit ederek hapishane de diğer hükümlü ve tutuklularla görüşmemesini sağladılar. Tedbir olarak da diğer bir hapishaneye gönderdiler.

Cezaevinde bir kişi veya gurubun Sarraf’a karşı bir eylemde bulunabileceği duyum veya ihbarını almış olabilirler. O yüzden onu koruma altına almış olabilirler. Sarraf bilinen bir tutuklu ona karşı derin tehlike yaratacak bir duyum almış olabilirler. Yaralanmasın, öldürülmesin düşüncesiyle başka cezaevine naklini sağladılar” dedi.

STÜDYO VOA

Mehmet Şimşek’ten “harcamaları azaltma” mesajı - 18 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG