Erişilebilirlik

PYD Türkiye’nin Suriye Politikasını Etkiler mi?


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Suriye’nin kuzeyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz” ifadesi, Türkiye’de son günlerde sınır ötesi operasyon ihtimali iddiaları çerçevesinde “Mehmetçik’in hedefinde IŞİD’le mücadele değil öncelikle PYD’nin olduğu” tartışmasında neden oldu.

7 Haziran seçimleriyle birlikte AKP hükümetinin Kürt sorununun çözümü sürecini askıya alması, HDP’ye yönelik sert açıklamalar yapılması ve Tel Abyad’ın kontrolünü PYD’nin silahlı gücü YPG’nin ele geçirmesiyle Araplar’ın kentten kovulduğu iddiaları gerilimi artırmıştı.

PYD’nin, Cizire kantonu (Kamışlı) ile Kobani arasındaki bölgeyi Tel Abyad’la birlikte güvenli bölge haline getirme çabası, Türkiye’de Suriye’nin kuzeyinde Kürt devleti algısını pekiştirdi. Afrin Kantonu’yla birlikte Kobani ve Cizire kantonlarıyla PYD’nin, haritaki yeri itibariyle, Türkiye’nin güney sınırında komşuluğu söz konusu.

25 Haziran’da Kobani içerisinde IŞİD’in intihar saldırısı düzenlemesi ve bu saldırıda Türkiye’den lojistik destek sağlandığı iddiası HDP ile AKP arasındaki ipleri de gerdi.

Ankara, bugüne değin nasıl yaklaştı?

Hükümete yakın medya kuruluşlarından Yeni Şafak’taki iddiaya göre, Karkamış-Öncüpınar arasındaki 110 kilometrelik hatta, sınır ötesinde Suriye’de 28-33 kilometre içeriye ilerlenmesi planlandı. Suriye’ye yönelik bu sınır ötesi operasyon için 18 bin asker ile hareket edildiği öne sürüldü.

Suriye’ye askeri operasyon iddiaları gündemde iken 26 Haziran’da Türk Kızılay Derneği’nin iftar programında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert çıkışı geldi. Avrupa’nın kendi ülkelerinden terörizm faaliyeti için ayrılanlara kontrol mekanizması geliştirilemediğini vurgulayan Erdoğan, "Teröre asıl destek, bir yandan iki milyon insanın yükünü omuzlarımıza bırakırken, diğer yandan da ‘sınırlarınızı iyi kontrol edemiyorsunuz' tafrası yapmaktır," diyerek Avrupa’dan yönetilen eleştirilere tepkisini gösterdi. PYD’yi hedef alan Erdoğan, “Türkiye’yi yanı başında olup bitenlerin dışında bırakmaya zorlayarak bölgenin demografisini değiştirme operasyonunu tamamlamak istiyorlar. Buradan Türk milletine, dünyaya sesleniyorum. Suriye’nin kuzeyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz” dedi.

29 Haziran’da ise Milli Güvenlik Kurulu, Erdoğan’ın başkanlığında Saray’da toplandı. AKP hükümetinin mevcut Suriye tezkeresini yeterli görmesi ve konuyu TBMM’ye taşımaya gerek olmadığı gerekçesiyle MGK’dan savaş mesajı çıkabileceği gündemdeydi.

Ancak MGK, toplantı sonrasında, Suriye ve Irak meselelerinde geçmişte kullandığı ifadeleri içeren yazılı bir açıklama yaptı. MGK Bildirgesi’ndeki tek farklı ifade, Erdoğan’ın kullandığı ve Kürtler’in Araplarla Türkmenleri bölgede göçe zorladığı iddiasına yer verilmesi oldu. MGK bildirgesinde, Suriye ve Irak’la ilgili şu değerlendirme yapıldı: “Güney komşularımızdan Suriye’de cereyan eden hadiseler etraflıca değerlendirilmiş, muhtemel tehditler ele alınmış, sınırlarımızda alınan ilavegüvenlik tedbirleri üzerinde durulmuştur. Bölgede yaşayan sivil halkı hedef alan terör saldırıları ile bölgenin demografik yapısının değiştirilmesine yönelik eylemlerden duyulan endişe dile getirilmiştir. Uluslararası kamuoyunun bölgede yaşanan insan hakları ihlallerine karşı sürdürdüğü duyarsız tutumuna dikkat çekilerek, ülkemize sığınan insanların mağduriyetinin giderilmesi için bugüne kadar yapılan insani çalışmaların kararlılıkla devam ettirileceği ifade edilmiştir. Irak’ın, terör örgütleri ile mücadelesi kapsamında yaşanan son gelişmeler gözden geçirilmiş, ülkemizin ve bölge ülkelerinin Irak ile olan ilişkileri ele alınmış, Irak sınırları içerisinde yaşayan soydaş ve akraba toplulukların durumları hassasiyetle değerlendirilmiştir.”

MGK sonrasında Erdoğan’ın Kürtleri hedef alan yaklaşımını koruduğu, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın, 30 Haziran’daki basın toplantısında vurgulandı. Kalın, “DAEŞ (IŞİD) ile mücadele adı altında, Suriye’nin kuzeyinde fiili durumlar yaratılması, demografik dengeyle oynanması konusundaki hadiseleri de kabul etmemiz mümkün değil,” dedi.

Son olarak AKP Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Ali Şahin, dün akşam Twitter hesabından Suriye’ye müdahale gerektiği yönünde mesajlarıyla dikkat çekti. Şahin, sosyal medyada kendisine tepki gösterenleri ise ülke içindeki hainler olarak suçlarken; Suriye’ye yönelik görüşünü özetle şöyle paylaştı: “Türkiye'nin tampon bölge oluşturmaya yönelik Suriye içinde gerçekleştirmesi muhtemel bir operasyonu uluslararası hukuktan kaynaklanan bir hak. Uluslararası hukukun verdiği bu hakkı Türkiye, sınırları içine akın eden 2 milyon sığınmacıya rağmen bölgesel barış kaygısıyla kullanmadı. Türkiye'deki kampları müze ziyaret eder gibi etmekten öte gidemeyen BM, AB ve Batı, Türkiye'nin güvenli bölge teşebbüsünü anlamak zorunda. Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı riskler bir AB ya da ABD sınırında yaşanmış olsaydı daha baştan güvenli bölge operasyonu yapılmış olurdu. Kaldı ki Türkiye bir NATO sınırıdır ve NATO sınırları IŞİD ve PYD örgütlerinin artan tehditleriyle karşı karşıyadır. Bu bir NATO meselesidir. Kıbrıs operasyonunda olduğu gibi Türkiye muhtemel bir Suriye operasyonunda da yalnız kalacağının farkında. Türkiye içinden geçtiği belirsizlik ve handikaplar sürecine rağmen böyle bir operasyonu gerçekleştirecek imkan ve kabiliyetlere sahiptir. Bir diğer önemli konu ise muhtemel bir Suriye operasyonu sonrası bazı illerde olağanüstü hale geçiş zorunluluğu doğabilme ihtimalidir. Ancak güney sınırlarımızda vuku bulan, Türkiye'nin egemenlik ve bütünlük haklarını tehdit eden gelişmeler operasyonu kaçınılmaz kılmaktadır. Umarım Türkiye’nin son birkaç günden bu yana takındığı kararlı tavır güneyde hayal kuran piyon ve taşeronlar için son uyarı niteliği taşır. Muhtemel bir Suriye operasyonu tıpkı Kıbrıs operasyonunda olduğu gibi halkımızı birleştirip, bütünleştirecek bir etki de ortaya koyacaktır.”

HDP nasıl yaklaştı?

25 Haziran’da HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın, “Türkiye hükümeti YPG’nin IŞİD karşısında kazandığı başarıdan ve ilerlemeden rahatsız oldu. Bu durum ve tepki aslında bugün gerçekleştirilen katliamcı saldırının kim tarafından desteklendiğine dair de çok güçlü bir referanstır. Biz artık Türkiye Devleti’nin IŞİD’e verdiği desteği hiçbir kanıta ve ispata mahal bırakmayacak kadar net ve somut bir durum olarak görüyoruz” şeklindeki açıklaması AKP’den sert tepki gördü. AKP’nin tepki gösterdiği Yüksekdağ ve HDP ise, Türkiye’nin IŞİD’e yaklaşımıyla ilgili şüphe duydukları yönündeki açıklamalarını sürdürdü.

HDP’li Osman Baydemir, Kobani’de öldürülen IŞİD mensubu üzerinden AFAD kimlik kartı çıktığını kamuoyuna duyururken; Başbakanlık’tan şahsın bir dönem Akçakale’de kaldığı ancak sonrasında kaçak olarak Suriye’ye dönmüş olabileceği açıklaması geldi.

Bu arada YPG de, dünkü yazılı açıklamasıyla Kobani ile Haseke (Hasakah) civarlarında IŞİD ile çatışmaların sürdüğünü duyurdu.

Gür: Türkiye barış istiyor mu karar vermeli

HDP Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Nazmi Gür, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada, Tel Abyad’ın önemini vurgulayarak, AKP’ye seslenmişti. Gür, “PYD, Tel Abyad’ın kontrolünü almıştır. Bu da Türkiye politikasında bir öfkeye ve nefrete yol açmıştır. Bu kabul edilemez ve süreç üzerinde de olumsuz etki yapmaktadır. Türk hükümeti, Rojava’ya karşı tavır değiştirmelidir. Türk hükümeti, barış istiyor mu istemiyor mu karar vermeli,” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “demografik yapı değiştiriliyor” iddiasını da reddeden Nazmi Gür, “Geçtiğimiz yıllara baktığımızda Tel Abyad’ta iki yıl öncesinde El-Kaide ve IŞİD, demografik yapıyı değiştirmiş, Kürtleri sürmüşlerdir. Cezire ile Kobani kantonları arasında birleşme sağlanması önemlidir. Türkiye’den diplomatik ilişki kurması ve sınırı açarak işbirliği göstermesi beklenmektedir” diye konuştu.

AKP’de adeta IŞİD’in kaybetmesi nedeniyle üzüntü duyulduğunu gözlemlediklerini kaydeden Gür, “Kürtler, Türk düşmanı değildir… Sadece işbirliği beklemektedir,” vurgusu yaptı. ABD’nin, Türkiye’nin aksine Kürtleri anladığını da söyleyen Gür, Kürtlerin sadece evlerini, topraklarını ve elbette canlarını korumaya çalıştığını ifade etti.

HRW, Kürtler’in mağduriyetini yayınladı

Bu arada İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) internet sitesi aracılığıyla 25 Haziran’da IŞİD’in düzenlediği saldırıya ilişkin video görüntülü bir yazılı bir açıklama yayınladı. HRW’nin açıklamasında, Kobani’de sabaha karşı kimliklerini gizlemiş IŞİD üyelerince düzenlenen saldırıya karşı YPG’nin yanı sıra Özgür Suriye Ordusu’nun kenti savunduğu anlatıldı. Görgü tanıkları ifadeleriyle anlatılan Kobani saldırısında, sivil halkın hedef alındığı vurgulandı.

Söz konusu, HRW açıklamasına, https://www.hrw.org/news/2015/07/03/syria-deliberate-killing-civilians-isis web adresinden ulaşılabilir.

STÜDYO VOA

Mehmet Şimşek’ten “harcamaları azaltma” mesajı - 18 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG