Erişilebilirlik

Prof. Dr. Naci Görür: 'Doğu Anadolu Fay Hattı Uyandı Endişeliyim'


İstanbul Teknik Üniversitesi’nden emekli, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nin eski başkanı ve 1999-2014 döneminde deprem araştırmalarında görev almış Prof. Dr. Naci Görür ise, Elazığ konusunda daha önce pek çok uyarıda bulunmalarına rağmen devlet eliyle tedbirler alınmamasına tepkili. Görür, Twitter mesajlarıyla Elazığ ve köyleri için yıllar önce hazırlık yapılması çağrısında bulunduğunu ancak projelerine ret yanıtı verildiğini belirterek, "Halbuki her fay kuşağında depremin ergeç geleği biliniyor. Neden daha ortada deprem yokken oralar ele alınmıyor? Bileniniz var mı?" dedi.

Prof. Dr. Görür, Elazığ - Sivrice merkezli depreme ilişkin analizi de paylaşarak, Deprem Doğu Anadolu Fay’ın (DAF) birikmiş enerjisini boşaltmak için başka depremlere de yol açabileceği endişesini ifade etti. DAF'ın yaklaşık 600 kilometre uzunluğunda, sol yönlü ve doğru atımlı olduğunu kaydeden Görür, analizini şu şekilde dile getirdi:

"1-Bu depremin olduğu yerde 1874 yılında 7.1, 1875’de 6.7 büyüklükte iki deprem olmuş. 2-Bu depremden sonra Sivrice-Bingöl ve Sivrice-Pütürge-Çelikhan arasına özellikle dikkat edilmelidir. 3-Deprem hattı üzerindeki kırsal yerleşim alanları yapı stoku bakımından deprem güvenli değildir. Bu bakımdan yapısal hasar fazla olabilir. İnşallah can kaybı fazla olmaz. Şu an itibariyle köylere henüz ulaşılamadığı için doğru hasar tespiti yapmak mümkün değildir. 4-Bu deprem kanaatimce endişe vericidir. DAF uzun zamandır sessizdi. Şimdi uyandı. Kuzey Anadolu Fayı (KAF) gibi davranacağından endişe ediyorum. Biliyorsunuz KAF 20. asırda 1939-1999 tarihleri arasında çok sayıda 7’nin üzerinde deprem üreterek enerjisini boşalttı (İstanbul hariç). Aynı şeyi belirli bir süreçte DAF da yapabilir. Nitekim bu fay boyunca 1513 Maraş civarı7.4; 1872 Amanos, 7.5; 1874 Sivrice-Palu arası, 7.1; 1875 Sivrice 6.7; Çelikhan 7.1. Gördüğünüz gibi bu depremler üzerinden bir hayli zaman geçmiş."

Türkiye'de yine depreme hazırlık ve özel vergisi tartışılıyor

Elazığ'da yaşanan deprem ile birlikte sosyal medya aracılığıyla Türkiye'de deprem tehlikesine karşı neden önceden gerekli tedbirler alınmadığı ve 1999'da afetler için vatandaşlardan alınmaya başlanmış özel iletişim vergisi yeniden gündeme geldi.

Türkiye'de fay hattı kuşakları üzerindeki yerleşim yerlerinde kentsel dönüşüm ve riskli binalar tespitleri yapılmaması bugün yine ülkede öncelikli tartışma başlığı oldu. En son 26 Eylül 2019'da İstanbul'un Silivri merkezli şiddetindeki depremde satılmasıyla afet durumunda toplanma alanları gibi pek çok hazırlık başlığı konuşuldu. Ana muhalefet partisi CHP başta olmak üzere muhalefet partileri, "Deprem Hazırlıkları Araştırma Önergesi" ile konuyu TBMM gündemine taşıdı. Ancak Meclis'in millet adına etkin rol alarak deprem hazırlıklarını araştırmasını hedefleyen önerge, 2 Ekim 2019'da iktidar cephesi AKP ve MHP'nin oylarıyla reddedildi. Şimdi Elazığ ve Malatya'nın depremle sarsılmasıyla neden depreme hazırlık konusunda Meclis'te uzlaşma sağlanmadığı ve muhalefet önerdiği için araştırılmasına neden karşı çıkıldığı eleştiriliyor. Sanatçılar, siyasetçiler ve farklı kesimlerden vatandaşlar, TBMM'deki oylamada 2 Ekim'de verilmiş ret kararını anımsatıyor.

Türkiye'de bir başka eleştiri konusu ise, 1999 Marmara Depremi gerekçesiyle depremle ortaya çıkmış maddi sıkıntıyı gidermek amacıyla konulmuş ve ardından deprem gibi afetlere hazırlık çalışmalarında kullanılacağı iddiasıyla devam etmiş "özel iletişim vergisi". Bu vergi, vatandaşlar açısından sabit veya mobil telefon ödemelerinde ilave bir yük/kalem anlamına geliyor. Söz konusu vergi geliriyle gerekçesine uygun olarak depreme hazırlanılması ve afet durumlarında çalışabilir iletişim şebekeleri kurulması için devletin/hükümetin neler yaptığı merak ediliyor. Yine yaşanan deprem dolayısıyla sosyal medya kullanıcıları arasında "özel iletişim vergisi" gelirleriyle ne yapıldığı konusunda eleştiriler mevcut. Yıllar içerinde bu vergi kalemiyle kaç lira vergi geliri sağlandığına ilişkin tablo da paylaşılıyor.

CB İletişim Başkanlığı'ndan Dikkat Çeken Açıklama

Öte yandan Cumhurbaşkanlığı’na bağlı İletişim Başkanlığı’ndan “Depreme ilişkin yayınlarda hassasiyet gösterilmesi gereken hususlara dair açıklama” yayınlandı.

“Devletimiz ilgili tüm kurum ve kuruluşlarıyla vatandaşlarımızın emniyetini ve can güvenliğini önceliklendirerek gerekli tedbirleri almakta ve gerekli çalışmaları yürütmektedir” denilen açıklamada şu notlar düşüldü:

“Bu süreçte kamuoyunun bilgilendirilmesinin mühim bir aracı olan medyamıza da önemli sorumluluklar düşmektedir:

  • Depreme ilişkin yayınlarda kamuoyunu panik ve infiale sevk edecek ifade ve görüntülerden uzak durulmalı, bilgilendirici ama özellikle teskin edici bir yayın dili kullanılmalıdır.
  • Bölgede bulunan bakanlarımız ve diğer resmi kurumlarımız tarafından yapılacak açıklama ve bilgilendirmeler esas alınmalıdır.
  • Sosyal medyada dezenformasyon içerikli paylaşımlara itibar edilmemelidir.
  • Doğru bilgi için kesinlikle resmi kaynaklar takip edilmeli, AFAD'ın acil durum bilgilendirmeleri dikkate alınmalıdır.
  • Teyit edilmeyen görüntü ve bilgiler kesinlikle yayınlanmamalı ve paylaşılmamalıdır.
  • Konuya, medya kuruluşlarının sosyal medya mecralarında da benzer şekilde yaklaşılmalıdır.
  • Bu süreçte deprem bölgesinde görev yapan mülki, idari amirler başta olmak üzere görevli kişiler medya mensuplarımızca çalışmaları engelleyecek ölçüde meşgul edilmemelidir.
  • Deprem bölgesinde başta olmak üzere telefon vb. tüm iletişim araçlarının gereksiz şekilde meşgul edilmemesinin de afet yönetiminde herkesin yerine getirmesi gereken sorumluluklardan biri olduğu unutulmamalıdır.
  • Bu süreçte resmi makamlar ve uzmanlarca emniyet ve can güvenliğine ilişkin uyarıların yanı sıra depreme hazırlıklı olmaya ve deprem anında yapılacaklara dönük bilgilendirmelerin daha önemli hale geldiği dikkate alınmalıdır.”

STÜDYO VOA

EKOTÜRK Stüdyo VOA
lütfen bekleyin
Embed

No media source currently available

0:00 0:29:22 0:00
XS
SM
MD
LG