New York Times, Demokrat Partililer'in, Başkan Trump'ın Senato'daki yargı süreci yaklaşırken yeni tanıkların ifadelerine başvurulması ve daha fazla belgenin değerlendirilmesi için baskı yapmaya devam ettiklerini yazıyor. Gazete, Beyaz Saray'ın azil süreci çerçevesinde Kongre'yle işbirliği yapmayı reddetmesi nedeniyle Trump ve çevresindekilerin Ukrayna'yla olan ilişkileri konusunda bazı boşluklar ortaya çıktığını kaydediyor. Habere göre Trump'ın üst düzey danışmanlarının vereceği ifadeler bu boşlukları doldursa da bunun Trump'ı savunan Cumhuriyetçi senatörlerin tavır değişikliğine gitmesine neden olup olmayacağını bilmek mümkün değil. Dün ABC Televizyonu'nun This Week programına katılan Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu Başkanı Adam Schiff, CIA ve Ulusal Güvenlik Dairesi NSA'in Trump'ı öfkelendirmemek için Ukrayna'ya ilişkin bazı verileri açıklamaktan çekindiğini söyledi. Texas eyaleti Cumhuriyetçi Senatörü John Cornyn ise Adam Schiff'in bu iddiasının, Trump'ın görevden azlini gerektirecek kanıtların son derece zayıf ve yetersiz olduğunu gösterdiğini söyledi. Gazete, Trump'ın kişisel avukatı Rudy Giuliani'yle işbirliği yapan Ukraynalı Lev Parnas'ın son günlerde açığa çıkardığı yeni verilerden önce bile Ukrayna konusundaki bazı kritik soruların yanıtsız kaldığına işaret ediyor. Bu sorulardan biri eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'un bir grup diplomat ve danışmanın Ukrayna'yla ilgili jeopolitik pazarlık içine girdiğini söylemesine neden olan gelişmelerin ne olduğuyla ilgili. Bir diğer soru ise Ukrayna'ya yönelik baskı kampanyasının mimarı Rudy Giuliani'nin Trump'ı gelişmelerden ne sıklıkla ve ne ölçüde haberdar ettiği, Trump'ın ise Ukrayna'ya yapılacak askeri yardımı dondurma talimatı konusunda kapalı kapılar ardında neler söylediğiyle ilgili.
Washington Post ise Demokrat Parti'nin başkan adayını belirlemek üzere 3 Şubat'ta Iowa eyaletinde yapılacak ilk ön seçimden önce yarışı önde götüren adarlar arasındaki tartışmaların kızıştığını, kişisel saldırıların tırmandığını yazıyor. Gazete, Bernie Sanders ve Joe Biden'ın sosyal güvenlik konusunda anlaşmazlığa düştüğünü, Sanders'ın ayrıca Biden'ı ırksal meselelerle ilgili sicilinden ötürü eleştirdiğini kaydediyor. Habere göre Elizabeth Warren ise mali durumuyla ilgili yapacağı açıklamayı erteleyen milyarder işadamı ve eski New York Belediye Başkanı Mike Bloomberg'e yüklendi. Warren, kamuoyunun, ”seçimlerin demokrasiyle ilgili bölümünü es geçiyor” şeklinde eleştirdiği Bloomberg'ün mali ilişkileri hakkında Süper Salı olarak bilinen ve 13 eyalette birden ön seçimlerin yapılacağı 3 Mart'tan önce bilgi sahibi olamayacağını söyledi. Öte yandan Sanders ve Warren arasında kadınların seçilebilirliği hakkında patlak veren tartışma devam ediyor. Gazete, bu çekişmelerin, Demokrat Parti'nin en enerjik seçmen gruplarından ikisi olan varlıklı banliyölerde yaşayan kadınları ve siyahları seferber etmeye çalıştığı döneme denk geldiğine dikkat çekiyor. Anketlere göre seçmenlerin yüzde 66'sının kararsız olduğu Iowa ve ön seçimlerin 29 Şubat'ta yapılacağı siyah ağırlıklı Güney Carolina'da ırk, cinsiyet ve seçilebilirlikle ilgili tartışmalar, ön seçimlerde hangi adayın aradan sıyrılacağını görmek açısından önemli.
Washington Post bugün ayrıca Cumhuriyetçi Parti'yi ”çalışanların partisi” yapma vaadiyle yola çıkan Başkan Trump'ın Pekin'le yapılan ticaret anlaşmasının imza törenine Wall Street bankerlerini ve şirket yöneticilerini davet etmesinin tezat oluşturduğunu kaydediyor. Gazete, törene milyarder yatırımcı Stephen Schwarzman, Makau'da çok sayıda kumarhanesi olan Sheldon Adelson, son yıllarda Amerika yerine Çin'de istihdam yaratan Honeywell ve Boeing gibi firmaların temsilcileri katılırken işçi sendikalarının dışlanmasının dikkat çektiği görüşünde. Amerika'daki en büyük işçi sendikaları federasyonunun başkanı Richard Trumka, Çin'in temel işçi hakları ihlallerine hiç değinmeyen anlaşmanın Wall Street ve büyük ilaç firmaları gibi devlere verilen bir ödül niteliğinde olduğunu söyledi. Trumka, anlaşmanın, faaliyetlerini Çin'e taşıyan firmalara yeni güvenceler vaat ettiğinin altını çizdi. Amerikalı yetkililerse anlaşmanın istihdamın Amerika'dan Çin'e taşınmasını teşvik ettiği yönündeki iddiayı reddediyor. Yetkililer, tam tersine, Amerikan firmalarının ticaret sırlarını koruma altına alan anlaşmanın Çin şirketlerinin istihdam yaratan yeni fikirleri çalmasını çok daha zorlaştıracağını savunuyor.