Erişilebilirlik

17 Ocak Amerikan Basınından Özetler


17 Ocak Amerikan Basınından Özetler
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:02:36 0:00

New York Times, Peter Baker imzalı değerlendirmede, senatörlerin dün azil mahkemesinin jüri üyeleri sıfatıyla resmen toplandığını, ancak Donald Trump'ın Ukrayna'yla ilişkileri konusunda bir takım yeni bulguların hala su yüzüne çıkıyor olmasının durumu karmaşık hale getirdiğini yazıyor. Gazete, geçmişte Andrew Johnson ve Bill Clinton'ın azil duruşmalarında jüri üyeliği görevi üstlenen senatörlerin tüm gerçekleri ve suçlamaları bildiğini, ancak Trump vakasında hala öğrendikleri yeni veriler olduğunu kaydediyor. Habere göre Başkan'ın kişisel avukatı Rudy Giuliani'nin Ukraynalı ortağı Lev Parnas'ın televizyoncu Rachel Maddow ve New York Times'a verdiği söyleşiler ve Temsilciler Meclisi'nin açıkladığı belgeler, önemli soruların yanıt beklediğine işaret ediyor. Gazeteye göre Parnas'ın iddia ettiği gibi Ukrayna hakkında Trump'ın olan biten her şeyden haberdar olup olmadığı ya da Ukrayna Büyükelçisi Marie Yovanoviç'in gözetim altına alınıp alınmadığı gibi sorular, kafa karıştırıyor. Ancak aynı zamanda azil duruşmasında jüri üyeliği yapacak senatörlerin çoğunun taraflı olduklarının sinyallerini önceden vermesi, hem ettikleri tarafsızlık yeminini geçersiz, hem de bu gibi soruların yanıtlarını önemsiz kılıyor. Öte yandan Amerikan Sayıştayı'nın dün açıkladığı rapor, Trump'ın talimatıyla hareket eden Federal Bütçe Dairesi'nin Ukrayna'ya yönelik askeri yardımı askıya almasının federal yasaların ihlali anlamına geldiğini kaydediyor. Gazete, askıya alınan askeri yardımın kilit önem taşıdığı azil duruşmasında Sayıştay'ın elde ettiği bulguların önemli rol oynayabileceği yorumu yapıyor.

Wall Street Journal ise Demokrat Parti başkan adaylığı yarışına rakiplerinden çok sonra katılan milyarder işadamı Michael Bloomberg'ün yaptığı harcamaların 2020 kampanyalarının şeklini değiştirdiğini yazıyor. Gazete, Bloomberg'ün şimdiye kadar siyasi reklamlara harcadığı paranın diğer tüm adaylarınkinden fazla olduğunu, bunun da reklam ve siyasi kampanyalarda görev alan personel maliyetlerini yükselttiğini kaydediyor. Habere göre Bloomberg, televizyon ve internet reklamlarına şimdiye kadar 217 milyon dolar harcadı. Demokrat Parti ön seçimlerini büyük oranda arka plana atan Bloomberg, doğrudan Trump'ı hedef alma taktiği güdüyor. Gazete, Bloomberg'ün aynı taktiğe 2001'de New York Belediye Başkanlığı yarışına girdiğinde de başvurduğunu, o dönemde rakiplerinin beş katı harcama yaptığını hatırlatıyor. Yoğun nakit akışı, 2020 yarışının mali dinamiklerini de kökünden değiştiriyor. Örneğin Bloomberg'ün Kasım ayında bir milyon dolarlık reklam satın alması, Texas eyaletinin Houston kentinde televizyon reklamlarının fiyatlarının yüzde 45 oranında yükselmesine yol açtı. Şu anda kampanyasında bin kişiyi çalıştıran Bloomberg, bu elemanlara rakiplerinin iki katı maaş veriyor. 2020 seçimlerinde siyasi reklamlara toplamda 20 milyar dolar harcanacağını öngören medya araştırma şirketi Borrell'e göre son seçimlerde bu miktar, 12 milyar dolardı. Barack Obama'nın başkanlık kampanyasının finans direktörü olan Rufus Gifford, Bloomberg'ün Demokrat Parti adaylığını alması olasılığının hala düşük olduğunu, ancak Amerika'nın en zengin on insanından birinin Trump'a karşı yarıştığı düşünüldüğünde her türlü olasılığı göz önünde bulundurmak gerektiğini söylüyor.

Washington Post ise İngiltere Kraliyet Ailesi'nde yaşanan son krizle ilgili habere yer ayırıyor. Gazete, 93 yaşındaki Kraliçe İkinci Elizabeth'in, küçük torunu Prens Harry ve eşi Meghan'ın kraliyet görevlerini bırakma kararı aldıktan sonra kraliyetin adını korumak ve aileyi bir arada tutmak için yoğun çaba harcadığını kaydediyor. Habere göre Prens Harry ve Sussex Düşesi Meghan'ın kararını değerlendirmek üzere bir toplantı düzenleyen ve sonrasında son derece kişisel olarak değerlendirilen bir açıklama yapan Kraliçe, 93 yaşında olsa bile monarşinin dizginlerini elinden bırakmadığını gösteriyor. Kraliyet tarihçilerine göre kriz yönetiminde usta olan Kraliçe Elizabeth, yoğun baskı altında bile soğukkanlılığını yitirmediğini son krizde bir kez daha kanıtladı. Babası Kral Altıncı George'un ölümü üzerine 25 yaşındayken 1952 yılında tahta oturan, Winston Churchill'den Boris Johnson'a 14 başbakanla çalışan Elizabeth, kararlı bir müzakereci olduğunu defalarca kanıtlamış bir lider. Kraliçe Elizabeth son aylarda Theresa May'in siyaset sahnesinden çekilmesi ve yerine Boris Johnson'ın geçmesiyle birlikte iktidarın değiştirmesi, 98 yaşındaki eşi Prens Philip'in bozulan sağlığı ve Amerika'yla ilişkiler gibi zorlu meselelerin pürüzsüz şekilde idare edilmesine de katkıda bulunuyor.

XS
SM
MD
LG