Amerikan gazeteleri, Amerika'nın Venezuela'da Devlet Başkanı Nicolas Maduro karşıtı muhalif lider Juan Guaido'yu Venezuela'nın lideri olarak tanımasıyla ilgili haberlere geniş yer ayırıyor.
Washington Post, 2013 yılından bu yana Venezuela'nın devlet başkanı olan Maduro'nun karşı karşıya kaldığı bu en büyük siyasi krizin Amerika ve Venezuela arasında diplomatik bir krize dönüşebileceği uyarısında bulunuyor. Habere göre Nicolas Maduro, Başkan Trump ve başka bazı dünya liderlerinin muhalif lider Guaido'yu Venezuela'nın devlet başkanı olarak tanıması üzerine Amerika'yla diplomatik ve siyasi ilişkileri keseceğini duyurdu. Maduro, Venezuela'daki Amerikalı diplomatların ülkeyi 72 saat içinde terk etmeleri talimatı verdi. Amerika Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise Madoru'nun talimatına uymayacaklarını söyledi ve Venezuela'nın silahlı kuvvetlerine, Amerikalı personele zarar vermekten kaçınma çağrısında bulundu. Pompeo'nun açıklaması, ”Amerika, Maduro rejimini Venezuela hükümeti olarak tanımıyor. Bu nedenle Maduro'nun Amerika'yla diplomatik ilişkileri kesecek hukuki yetkisi olmadığına inanıyor,” ifadelerini içeriyor. Öte yandan Venezuela'da çok hızlı gelişen olaylar, tüm dünyada büyük şaşkınlıkla izleniyor. Kısa süre öncesine kadar Maduro'nun ve hükümetin her kurumunu elinde tutan sosyalist yakın çevresinin son derece güçlü olduğu düşünülüyordu. Kimi uzmanlara göre Rusya, Çin ve Küba'dan destek alan Maduro'nun iktidara tutunması zor olmayacaktı. Kimileriyse Maduro iktidarının Berlin Duvarı kadar hızlı yıkılacağı görüşündeydi. Gazete şimdi dünyanın en zengin petrol yataklarına sahip olan Venezuela'nın geleceğinin belirsiz olduğu yorumunda bulunuyor.
Washington Post bugün ayrıca Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin yıllık Birliğin Durumu konuşması için Başkan Trump'a yaptığı daveti geri çektiğini, Trump'ınsa konuşmasını hükümet açılana kadar ertelediğini bildiriyor. Gazete, Trump'ın sınır duvarı ısrarının ve Kongre ile Beyaz Saray arasındaki anlaşmazlığın bir Amerikan geleneğini sarstığı yorumunda bulunuyor. Habere göre hükümetin bir aydan uzun süredir kısmen kapalı olmasına yol açan siyasi kördüğümün çözülmesi için mücadele eden Nancy Pelosi ve Demokrat Parti'nin Trump karşısında giderek daha fazla özgüven kazandığı gözleniyor. Bunun en önemli göstergesi, Trump'ın önce Birliğin Durumu konuşması için alternatif bir mekan arayışı içine girmesi, ancak Pelosi'nin kararlılığı karşısında daha sonra ”Temsilciler Meclisi'nin tarihi, geleneği ve önemine denk başka bir mekan yoktur” diyerek geri adım atması.
Wall Street Journal ise Rusya'nın Suriye'den Doğu Avrupa ülkelerinin sınırlarına ve Kuzey kutup halkasına uzanan çizgide kurduğu hava savunma sistemlerinin Amerikan askeri gücünün erişim sınırlarını tehdit ettiğini ve Amerika'yı, ”dünyanın tartışmasız en büyük hava gücü” olma özelliğini gözden geçirmeye zorladığını bildiriyor. Gazete, Rusya'nın hava kalkanı S-400 sisteminin, başta Suriye olmak üzere birçok noktada Amerika ve müttefiklerinin bazı kritik hesaplamaları yeniden yapmak zorunda bıraktığını yazıyor. Habere göre Rus S-400 füze savunma sistemi, Suriye'nin batısında, Türkiye'den İsrail'e uzanan Akdeniz şeridinde büyük bir ağ oluşturuyor. Öte yandan Amerikan hükümeti şimdiye kadar Rusya'nın başka ülkelerin seçimlerine müdahale etme ve online dezenformasyon kampanyaları yürütme gibi savaş taktikleriyle çok daha fazla ilgilendi. Oysa Rusya o esnada gelenekse askeri gücünü pekiştirmeye odaklandı. Gazeteye göre Amerika liderliğindeki dünya düzenine uzun zamandır karşı olan Kremlin, saldırgan dış politika taktikleriyle Moskova, Washington ve Pekin tarafından yönlendirilen güç odaklarına bölünen yeni bir dünya düzenindeki yerini sağlamlaştırma arayışında.