Erişilebilirlik

Obama'ya 'Türkiye'ye Tavrını Netleştir' Çağrısı


Seksenin üzerinde Amerikalı yetkili ve uzman, Obama yönetimine Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti alanlarında yaşandığı iddia edilen ihlallere yönelik sesini yükseltme çağrısında bulunuyor

Başkan Barack Obama’ya gönderilen kamuoyuna açık mektupta başta Amerika’nın eski Ankara büyükelçileri Morton Abramowitz ve Eric Edelman’ın yer aldığı 84 Kongre üyesi, eski ve yeni federal hükümet yetkilisi ve ulusal güvenlik uzmanının imzası bulunuyor.

Mektupta, Obama yönetiminden “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın otokrat hareketleri ve demagojisinin Türkiye’nin siyasi kurumları ve değerlerine zarar verdiği ve Türk-Amerikan ilişkilerini tehlikeye attığı yönünde, hem kamuoyu önünde hem de ikili görüşmelerde” net bir duruş sergilemesi isteniyor.

Mektupta, “Uzmanlara ve eski yetkililere göre Obama, Erdoğan’ın otokrat yönetime kayışına göz yumuyor” deniyor ve bu eğilimin özellikle “geçen yaz, yetkililerin protesto eylemlerini şiddet kullanarak bastırdığı, Başbakan Erdoğan’ın protestocuları ‘yağmacı’ diye tanımladığı, dış mihrakları sorumlu tuttuğu” Gezi olaylarından bu yana arttığına dikkat çekiliyor.

Obama’ya yazılan açık mektupta şöyle deniyor:

“Sayın Başkan,

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, uzun yıllara dayanan Türk-Amerikan ilişkilerinin ana direği olan Türkiye’nin gelişen demokrasisine gittikçe artan bir şekilde zarar veriyor. Yaşananların bizi derin umutsuzluğa düşürmesinden dolayı ve Türkiye’nin mevcut gidişatı konusunda Amerika’nın kaygılarını Türk kamuoyuna net bir şekilde ifade etmek amacıyla size bu mektubu yazıyoruz. Sessiz kalmak, sadece Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’de hukuk devleti ilkelerini daha da zayıflatmasına cesaret verecektir.

Türkiye, Amerika’nın uzun yıllardır müttefiki ve aynı zamanda Ortadoğu’daki yalnızca iki demokrat ve istikrarlı ortaklarımızdan biri. Başbakan Erdoğan’ın, Mayıs 2013’teki büyük halk protestosu ve bir süre önce hükümetin en üst düzeylerine uzanan dev yolsuzluk iddiaları gibi, iktidarına yönelik potansiyel tehditlere karşı verdiği tepki, Türkiye’yi kusurlu bir demokrasiden otokrasiye taşıma tehlikesi yaratıyor. Başbakan ve birçok partilisi, soruşturmaları iptal ederek, yüzlerce savcı ve binlerce polisi görevlerinden alarak ya da başka yerlere atayarak, medyayı susturarak, muhalifleri karalayarak ve aralarında Amerika’nın Ankara büyükelçisinin de bulunduğu kişileri hayali dış kaynaklı komplolarla suçlayarak görevlerini kötüye kullandı ve hukuk devleti ilkelerinden ödün verdi. Daha da kötüsü Adalet ve Kalkınma Partisi, yargıyı yürütmenin kontrolüne alarak ve devletin interneti sansür etme yetkisini genişleterek, ülkeyi kurumsal değişikliklere gitmeye zorladı. Tüm bunlar kuvvetler ayrılığı, denetim ve denge, sivil özgürlükler gibi demokrasinin niteliklerini yok ediyor.

Son gelişmeler daha şimdiden Türkiye’nin ekonomisini bulandırdı, toplumu kutuplaştırdı ve siyasi istikrarını tehlikeye attı. Bazıları Amerika’nın Türkiye’de önemli çıkarları bulunduğu savından yola çıkarak, müttefikini dışlama tehlikesini göze almak istemedi. Ama bu çıkarlar en azından Suriye’deki şiddeti sona erdirmeye ve halkının acılarını dindirmeye yetmedi. Eğer Türkiye mevcut otoriter dürtülerine teslim olursa, bunun birlikte çalışma gücümüze ve dolayısıyla en derin çıkarlarımıza büyük yansımaları olacaktır.

Başbakan Erdoğan’ın ve Türk kamuoyunun, Amerika’nın sessizliğinden ‘Başbakan bir yandan istediği gibi davranırken bir yandan da Washington’un desteğini sağlama aldığı’ anlamı çıkarmasından kaygı duyuyoruz. Tüm bunların yanı sıra Türk demokrasisinin durumu gittikçe daha da kötüleşiyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın otokrat tavrı ve demagojisinin Türkiye’nin siyasi kurumları ve değerlerine zarar verdiği ve Türk-Amerikan ilişkilerini tehlikeye attığı yönünde, hem kamuoyu önünde hem de ikili görüşmelerde net açıklamalar yapılmasının önemli olduğuna inanıyoruz.”


Mektupta, eski büyükelçiler Abramowitz ve Edelman’ın yanı sıra, Senatör ve eski Başkan Yardımcısı adayı Joe Lieberman, ABD’nin eski BM büyükelçisi John Bolton, ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra atadığı eski yetkili Paul Bremer, Minnesota eyaleti eski Senatörü Norm Coleman ve eski Valisi Tim Pawlenty, Beyaz Saray eski Ortadoğu özel temsilcisi Dennis Ross gibi mevcut ve eski yetkililerle, Türkiye’yle yakından ilgilenen ve partilerüstü siyasi görüşleri savunan birçok uzmanın imzaları bulunuyor.

Mektuba imza atan Freedom House (Özgürlük Evi) adlı demokrasi ve insan hakları örgütünün başkanı David Kramer da bir süre önce, Türkiye’de hükümetin medya ve ifade özgürlüğüne yönelik baskıları konusunda Obama yönetiminin sesini yükseltmesi çağrısında bulunmuştu.

Önceki gün Başkan Obama, Başbakan Erdoğan’la bir telefon görüşmesi gerçekleştirmiş ve “hukuk devletine” vurgu yapmıştı. Beyaz Saray’dan yapılan ve oldukça yumuşak ifadelerin kullanıldığı açıklamada, Obama’nın Erdoğan’la görüşmesinde “hukuk devleti ilkelerine dayalı sağlam politikaların önemine” değindiği bildirildi. Obama hukuk devleti ilkelerinin mali piyasalara güvence aşılamak, öngörülebilir bir yatırım ortamını beslemek, ikili ilişkileri güçlendirmek ve Türkiye’nin geleceğine yarar sağlamak için önemli olduğuna işaret etti.

Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamada, görüşmede konu edilen “hukuk devleti ilkelerine dayalı sağlam politikalar” ifadesine açıklık getirilmemişti.

Açıklamada, Türkiye’yle güçlü, karşılıklı saygılı ikili ilişkilere önem verdiğinin altını çizen Başkan Obama’nın, Türkiye’nin “pozitif angajman” yoluyla dünya liderliğini ortaya koyabileceğini söylediği de bildirildi.

Türkiye’de son dönemde iç siyasette yaşanan gelişmeler, zaman zaman Amerikalı yetkililer tarafından da kaygıyla izleniyor. Son olarak Washington, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün imzalayarak onayladığı internet yasasıyla ilgili kaygıları olduğunu bildirmişti.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf, yeni yasanın ifade ve basın özgürlüğünü ve internet üzerinde bilgi erişimini sert bir şekilde kısıtlama potansiyeline sahip olduğu yönünde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü’yle diğer kuruluşların kaygılarına katıldıklarını söylemişti. Harf, yeni İnternet yasasının Türkiye’de ticaret ve yatırım ortamını da olumsuz etkileyebileceğine inandıklarını kaydetti.

Meclis’te yasada değişiklik yapılması yönünde görüşmelerin sürdüğünü hatırlatan Harf, Türkiye’ye temel ifade özgürlüğüyle serbest ve bağımsız basına sahip çıkma çağrısını da yinelediklerini açıkladı.

STÜDYO VOA

İran’ın İsrail’e saldırması ABD’de nasıl yankılandı? – 15 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:51 0:00
XS
SM
MD
LG