Erişilebilirlik

Motosikletli Kuryeler Fark Edilmek İstiyor


Motosikletli Kuryeler Fark Edilmek İstiyor
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:04:27 0:00

Motosikletli kuryeler artık günlük hayatın olağan bir parçası haline geldi. Bazen kıymetli evrakları ulaştırıyorlar, bazen hediyeleri. Kimi zaman yiyecek taşıyorlar, kimi zaman ilaç. Görevlerini yaparken, dört tekerlekli araçların egemen olduğu trafikte büyük bir risk de taşıyorlar. Zamana karşı yarışan kuryeler, her gün trafikte yaşam mücadelesi veriyor.

Bu yüzden de mesleklerinin “az tehlikeli” sınıfından “yüksek tehlikeli” sınıfına geçirilmesini istiyorlar. Bir başka talepleri ise trafikte diğer sürücüler tarafından fark edilmek. Bu taleplerle yola çıkan motosikletli kuryeler, Türkiye’nin farklı şehirlerine dernekler, federasyonlar kurmaya başladı. Hedefleri bütün bu oluşumları tek bir çatı altında toplayacak bir konfederasyon kurmak.

Tehlikeli meslek kategorisine geçmek istiyorlar

VOA Türkçe’ye konuşan İzmir Motosikletli Kuryeler Derneği Başkanı Burhan Akgül, Türkiye’de neredeyse her gün bir motosikletli kuryenin hayatını kaybettiğini belirterek “Trafikte ölümlü kazaların yüzde 34’ünü motosikletli kuryeler yaşıyor. Böylesine büyük bir oran nedeniyle mesleğimizin tehlike derecesinin değişmesi gerekiyor. Motosikletli kuryeliğin Türkiye’de tehlikeli olarak kabul edilen birçok meslekten daha tehlikeli olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Akgül, özellikle iki şeritli yollarda kendilerinin diğer sürücüler tarafından bir taşıt olarak görülmediğini de şu sözlerle ifade etti: “Sağda yer olmamasına rağmen, bize ‘sağa geç’ deyip, kornaya basanlar var. Bu da tartışmalara neden oluyor. Bizi düşman gibi gören insanlar var. Ama aynı insanlar bize sipariş veriyor. Gecikince ‘yemeğim nerede kaldı, ilacım nerede kaldı’ diye tepki veriyor.”

“Bizi bir can olarak görsünler”

Akgül, bazı firmaların hızlı teslimat yapılması durumunda prim ödeyerek motosikleti kuryeler üzerinde baskı kurduğunu da belirterek şunları söyledi: “İnsanlar evlerinde yarım saatte yemeklerini yapamıyorlar. Ama sipariş verirken yemeğin yarım saatte gelmesini istiyorlar.Ürünün hazırlanması, götürülmesi yarım saati geçebiliyor. Onlardan ricamız bizi bir can olarak görmeleri. Biz zaten elimizden geldiğince hızlı olmaya çalışıyoruz. Ama iki tekerlekli bir taşıt kullandığımız için canımız çok basit bir şekilde harcanabiliyor.”

Motosikletli kuryeler farklı biçimlerde çalışıyor. Kimi ücretli olarak bir firmanın elemanı konumunda. Bu durumda kullandığı motosiklet ve koruyucu ekipman genellikle firma tarafından sağlanıyor. Ancak böyle çalışanların kazancı asgari ücret düzeyinde oluyor. Bazıları ise parça başı ücret alıyor. Bu durumda sosyal sigorta primlerini Bağ-Kur’lu statüsünde kendileri yatırıyor. Motosikletlerini ve ekipmanlarını kendileri satın alıyor. Her iki durumda da motosikletlerin bakımı, kazalara karşı gerçekten koruyucu ekipmanların kullanılması sorun oluyor.

Akgül, motosikletli kuryelerin kullandığı ekipmanların birçoğunun kazalara değil, soğuğa karşı bir önlem olduğunu belirterek, bunun maliyetinin de beş bin lirayı bulduğunu ifade etti. Akgül, motosiklet maliyetlerinin de en az 12-13 bin lira olduğunu vurgulayarak bu durumun birçok kişiyi asgari ücret koşullarında çalışmaya mecbur bıraktığını söyledi.

“Kelle koltukta çalışıyoruz”

VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan yedi yıllık motosikletli kurye Muzaffer Saklavcı da “kelle koltukta” çalıştıklarını söyleyerek “Acaba yarını görebilecek miyim, bugün çocuklarımı görebilecek miyim düşüncesi içindeyiz. Trafikte bizi normal insan olarak gören çok nadir insan var. Ne yazık ki kuryeler hedef tahtası haline gelmiş durumda. Bilerek aracı üzerimize kıranlar, yol vermeyenler var. Biz onlar için uğraşırken onların bize bu şekilde davranması ciddi kötü bir durum” diye konuştu.

“Çocuğumdan ayrı kalmak istemiyorum”

Daha önce motosikletiyle bir kaza geçiren Şehmuz Karataş da “Kaza sonrasında üç sene boyunca motosiklet kullanamadım. Ama elimizde başka meslek olmadığı için yine kullanmak zorunda kaldım. Bundan sonra da mecbur kullanacağım” dedi. Karataş, geçirdiği kaza sonrasında kimsenin yardıma gelmemesini de unutamadığını kaydederek şunları söyledi: “İki gün sonra gözümü hastanede açtım. Gözümü açtığım anda yeni doğan çocuğumu, eşimi sayıklamışım. Bana çarpan aracın sürücüsü yanında kız çocuğu olduğunu ve onunla ilgilenirken kazanın meydana geldiğini söylemiş. O çocuğun babasından ayrı kalmasını istemediğim için şikayetçi olmadım. Ama başkalarının da bizi düşünmesini istiyorum. Ben de çocuğumdan ayrı kalmak istemiyorum. İşimi korkarak yapmak istemiyorum. Helal para kazandığım için bize saygı duyulmasını istiyorum”.

STÜDYO VOA

Mehmet Şimşek’ten “harcamaları azaltma” mesajı - 18 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG