Washington Post, Trump Yönetimi'nin, Kongre'den, Corona virüsü salgınının yol açtığı ekonomik serbest düşüşün etkilerini azaltmak amacıyla oluşturduğu 850 milyar dolarlık acil teşvik paketini onaylamasını istediğini yazıyor. Habere göre Maliye Bakanı Steven Mnuchin, paketin ayrıntılarını bugün Senato'daki Cumhuriyetçi Partililer'e sunacak. Paketin büyük çoğunlukla bordro vergilerinde indirim ve başka mekanizmalar aracılığıyla ekonomiyi nakit paraya boğmaya, sivil havacılık sektörüneyse 50 milyar dolar tutarında yardım sağlamaya dayalı olması bekleniyor.
Beyaz Saray, paketin orta ve küçük ölçekli işletmelere ve elemanlarına sağlanacak yardımı da içermesini istiyor. Gazete ayrıca Dow Jones Endeksi'nin Pazartesi günü yaklaşık 3 bin puan birden düşmesi ve ekonominin resesyona sürüklendiğine ilişkin sinyallerin belirginleşmesinin, acil yardım paketi görüşmelerini hızlandırdığını yazıyor.
100 milyar dolarlık bir başka paketse, salgından etkilenen çalışanlara ücretli hastalık izni sağlanmasını amaçlıyor. Ancak Demokrat Parti ve Beyaz Saray arasında, ekonomik teşviğin nasıl sağlanacağına ilişkin uyumsuzluk olduğu gözleniyor. Beyaz Saray, vergi indirimleri ve sektör bazında desteğe ağırlık vermek isterken, Demokratlar, yaşlılara, sağlık çalışanlarına, okullara ve işçilere yardımın öne çıkarılmasından yana. Bakan Mnuchin, paketin bu hafta sonuna kadar Senato'dan geçirilmesini planlıyor.
Corona Virüsü Singapur, Tayvan ve Hong Kong'da Yeniden Etkili
Wall Street Journal'sa, Singapur, Tayvan ve Hong Kong'un yeni dalga Corona enfeksiyonu vakalarıyla karşı karşıya olduğunu yazıyor. Habere göre dünyanın dört bir yanında artan vakalar, Singapur, Tayvan ve Hong Kong'un salgına verdiği başarılı yanıtı sınar nitelikte.
Singapur'un Pazartesi geç saatlerde bildirdiği 17 yeni vaka, salgının başlangıcından bu yana bir günde kaydedilen en yüksek enfeksiyon vakası oldu. Tayvan bir günde 10 vaka bildirerek, toplam vaka sayısını 77 olarak güncelledi. Hong Kong ise bildirdiği 5 yeni vakayla 9 Şubat'tan bu yana en yüksek sayıda vaka bildiriminde bulunmuş oldu.
Çin'le yakın sosyal ve ekonomik bağları olan Singapur, Tayvan ve Hong Kong, aldıkları hızlı ve agresif önlemlerle salgını kontrol altına almayı başarmıştı. Ancak şimdi salgının Avrupa ve Ortadoğu'da hızla yayılması ve salgının yaygın olduğu bölgelerden geri dönenlerin yeni riskleri de beraberinde getirmeleri, yeni dalga salgın olasılığını yükseltiyor. İlk Corona vakasını Ocak ayı başında bildiren Tayvan, Çin, Hong Kong ve Makau'dan gelenlere karşı sıkı karantina tedbirleri almış, böylelikle iki ay boyunca yeni vaka sayısı tek haneli rakamlarda tutulmuştu. Ancak Tayvan'daki toplam vakaların yüzde 30'undan fazlasının son üç günde kaydedilmesi ve bu vakaların Avrupa'dan dönen yolcularla bağlantılı olması, kaygı yaratıyor.
Corona Virüsü Nesiller Arası Çatışmaya Yol Açıyor
Wall Street Journal'a göre kaygısız genç neslin Corona salgınını kayda değer bulmaması ve ciddiye almaması, virüsle mücadele ve yaşlıları koruma çabalarını sekteye uğratabilir.
Habere göre geçen hafta yetkililerin sosyalleşmeye sınırlama getirmeye başlamasıyla birlikte New York'tan Berlin'e restoran ve barlar dolup taştı, Fransa ve Belçika'da ”karantina,” Amerika'daki üniversite yurtlarındaysa ”kıyamet günü” partileri verildi.
Corona virüsü enfeksiyonları gençlerin çoğunda hafif belirtilerle ya da belirtisiz seyretse de uzmanlar, çocuk ve genç yetişkinlerin enfeksiyon kapma ve virüsü yayma olasılığının yaşlılara oranla düşük olmadığının altını çiziyor. Ancak milenyum neslinin sosyal izolasyon önlemlerine tepki vermesi, hastalığın nasıl algılandığı konusundaki kuşak farkını gözler önüne seriyor. Gençlerin vurdumduymazlığı, virüsle mücadele çabalarını boşa çıkarırken savunmasız insanları tehlikeye atıyor.
Derslerin bundan böyle internet ortamında devam edeceği çok sayıda üniversiteden biri olan ve Amerika'nın en itibarlı yüksek eğitim kurumlarının başında gelen Princeton Üniversitesi'nden bir öğrenci, durumu, ”Princeton gibi son derece imtiyazlı bir yerde insanlar içinde yaşadıkları balonun patlayabileceği olasılığını aklının ucuna getirmiyor” diyor.
Berlin'deyse sağlık yetkilileri haftasonunda, 42 kişinin, gece kulüplerinde Corona enfeksiyonu kaptığını, bu kişilerin gece boyunca kulüpten kulübe gitmesiyle virüsü etraflarına bulaştırdıklarını bildiriyor.
Birçok genç Avrupalı, virüs kapsalar bile, sadece grip semptomları göstereceklerini, ölüm riski olmadığını düşünüyor. Başkalarını düşünmemek ve bencil olmakla suçlanan gençler, sosyal kısıtlamaların orantısız olduğunu, genç neslin haksız yere hedef alındığını savunuyor.
Zeynep Tüfekçi: ”Maskeye İhtiyaç Olmadığını Söylemek Geri Tepti”
Kuzey Carolina Üniversitesi'nden Profesör Zeynep Tüfekçi’yse, New York Times için kaleme aldığı ”İnsanlara Maskeye İhtiyaçları Olmadığını Söylemek Nasıl Geri Tepti?” başlıklı makalesinde, maske sıkıntısının üstesinden gelmeye çalışan yetkililerin, topluma güvenilir olmadıkları mesajı verdiklerini kaydediyor.
Teknolojinin sosyal etkileri üzerine uzman olan Profesör Tüfekçi, Amerikan federal hükümetinin kamu sağlığı konusundaki en üst düzey yetkilisi olan Doktor Jerome Adams dahil birçok sağlık uzmanının, maskelerin genel toplumu korumak için gerekli olmadığı ve azalan maske stoklarına sağlık çalışanlarının ihtiyacı olduğu şeklindeki çelişkili açıklamasının kamuoyunun kafasını karıştırdığını yazıyor.
”Maskenin işe yaramayacağını söylemek ters tepiyor”
Tüfekçi, N95 gibi tıbbi solunum maskelerinin doğru şekilde takılması gerektiği, bu maskeleri doğru kullanmayan sıradan insanlara koruma sağlamayacağı şeklindeki açıklamanınsa ters etki yarattığını kaydediyor. Uzmana göre birçok insan da aslında uygun şekilde el yıkamayı bilmiyor. Ama buna rağmen ”el yıkamaya gerek yok” şeklinde bir mesaj vermek yerine, halka doğru el yıkama yöntemleri öğretiliyor. Bu nedenle insanlara maskeyi doğru şekilde takmayı beceremeyeceklerini söylemek de işe yarayan bir mesaj değil.
”Maskeye ihtiyaç yok” mesajı halkın yetkililere olan güvenini sarsıyor
Kusursuz olmasa da maskelerin elbette koruma sağladığını kaydeden Tüfekçi, maske kullanımının enfeksiyonlu kişilerin etrafında bulunanların korunma sağlamasında standart uygulama olduğunun altını çiziyor ve 2003 SARS salgını sırasında yüksek risk altındaki Uzakdoğu ülkelerinde sağlık yetkililerinin maske kullanımını teşvik etmesini buna örnek gösteriyor. Maskelerin de kusursuz olmadığını, el yıkama ve sosyal tecritin yerini tutmadığını vurgulayan uzman, yine de ameliyatlarda takılan daha basit maskelerin bile hiç maske takmamaktan daha fazla koruma sağladığını kaydediyor. Bu nedenle ”Maskeye ihtiyacınız yok” gibi net bir yanıt, halkın yetkililere olan güvenini azaltıyor.
”Hong Kong ve Tayvan toplu maske kullanımına ağırlık verdi”
Dünya Sağlık Örgütü ve Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi CDC'nin sadece hasta bireylere maske takma çağrısı yapmasını da sorunlu bulan Tüfekçi, özellikle gençlerin hastalık belirtisi göstermeseler de enfeksiyonu yayabileceklerini, sadece hastaların maske takmasının toplumda damgalanmalarına neden olacağını, maske kullanımının ”ben hastayım” mesajı vermesi nedeniyle bazı hasta bireylerin maske kullanımından kaçınmasına neden olacağını kaydediyor. Uzman ayrıca, Hong Kong'da yetkililerin, herkesin maske takmasının, salgını kontrol altına almada çözümün bir parçası olduğunu vurguladığını, Tayvan'ınsa Corona virüsüne verdiği acil yanıtın maske imalatını arttırmak olduğunu da belirtiyor.
”Toplu maske kullanımı dayanışmayı arttırıcı bir sinyal”
Maske kullanımının ”işlerin yolunda gitmediği” şeklinde önemli bir sinyal olduğunu ve dayanışmayı gösterdiğini de vurgulayan uzman, pandemilerin sosyalleşme, hijyen alışkanlıkları ve çalışma sistemlerinde toplu olarak değişiklik yapmamızı gerektirdiğini, tüm vatandaşların da aynı çabalara ortak olduğunu görmenin önemli olduğunu yazıyor.
”İstifçiler, ellerindeki maske fazlasını bağışlamalı”
Güven eksikliğinin, dezenformasyon ve istifçiliğe yol açtığının altını çizen Tüfekçi'ye göre yetkililer, piyasada yeterli sayıda maske olmadığı şeklindeki acı gerçeği halka açıklamalıydı. Uzmana göre; sağlık çalışanlarının da hasta olmasının herkesin kötülüğüne olacağı, bu nedenle istifçilerin maskeye en çok ihtiyacı olan sağlık kurumlarına bağışta bulunma çağrısı yapılması en doğrusu olur. İnsanların felaketler sırasında yardımsever davranışlar sergilediğini belirten Tüfekçi, yetkililerin müdahalelerinin güvensizlik aşılaması ya da halka, saygı görmesi halinde çabalarını arttıracak insanlardan çok düşman gözüyle bakması durumunda geri teptiğini kaydediyor.