New York Times, İngiltere Başbakanı Theresa May'in Brexit planının Parlamento'da kabul edilmesini sağlamak için görevden ayrılma ve planın nihai ayrıntılarını, partisinden ve parlamenterlerden güvenoyu alacak bir başka başbakanın müzakere etme önerisinde bulunduğunu bildiriyor. Gazete, May'in bu şaşkınlık yaratan öneriyi, İngiliz Parlamentosu'nun May'i saf dışı bırakıp kendi Brexit planını yapmaya çalıştığı sırada getirdiğini kaydediyor. Habere göre muhafazakar parlamenterler, May'in Brexit planı onaylandığı takdirde görevden ayrılacağı şeklindeki önerisini memnunlukla karşıladı. Bu da May'in parti içindeki otoritesinin büyük oranda erozyona uğradığının göstergesi. May ise parlamentoda Brexit konusunda yeni bir yaklaşım ve liderlik arzusu olduğunu, müzakerelerin ikinci ayağında bu arzunun önüne geçmeyeceğini söyledi. Ancak yine de May'in Brexit planı önündeki engeller tamamen kalkmış değil. Bunun nedeni, uzlaşma yanlısı olmayan Brexit savunucusu bazı parlamenterlerin ve Muhafazakar Parti'nin müttefiki Kuzey İrlanda Demokratik Birlik Partisi'nin Brexit anlaşmasına karşı ayak diretmesi.
Washington Post ise federal ulaştırma yetkililerinin, beş ay içinde meydana gelen iki kazadan sonra güvenilirliği tartışmaya açılan Boeing 737 Max yolcu uçakları ve havacılık emniyeti konusunda Senato Havacılık ve Uzay Alt Komisyonu'nda verdikleri ifadenin ayrıntılarını aktarıyor. Gazete, Federal Havacılık Dairesi FAA Başkan Vekili Daniel Elwell'in Senato'daki oturumda federal hükümetin denetleme yetkilerinin imalatçı firma Boeing'e teslim edilmesini savunduğunu yazıyor. Habere göre Senato'da ifade veren diğer iki yetkili, Ulusal Ulaştırma Güvenliği Kurulu Başkanı ve Ulaştırma Bakanlığı Baş Müfettişi de Boeing 737 Max yolcu uçaklarının sertifikasyon sürecinin kurallara uygun şekilde gerçekleştirildiğini kaydetti. Öte yandan dün Boeing'in merkezinin bulunduğu Seattle yakınlarındaki Renton'da 200'den fazla pilot, teknik uzman, havayolu temsilcisi ve denetçiyle bir araya gelen Boeing yetkilileri, 737 Max'lerin güvenli olduğunu, yazılım güncellemesi yapıldıktan sonra uçakların uçuşlara başlayıp başlamayacağına ilişkin kararın denetçilere ait olacağını söyledi. Dün Senato'da bir başka oturumda ifade veren Ulaştırma Bakanı Elaine Chao'ya ise Boeing'in Federal Sivil Havacılık Dairesi'yle olan ilişkisiyle ilgili sorular soruldu. Maine eyaletinden Cumhuriyetçi Senatör Susan Collins, Boeing'in ticari emelleri ön plana alınarak uçakların sertifikalandırılma sürecinin yolcuların güvenliği pahasına hızlandırıldığı kaygılarını gündeme getirdi.
Washington Post bugün ayrıca Mozambik'te geniş çaplı can ve mal kaybına yol açan kasırga felaketinin tam bilançosunun belki de hiçbir zaman bilinemeyeceğini yazıyor. Gazete, resmi ölü sayısının 468 olarak belirlendiği Mozambik'te gerçek rakamı belirlemenin imkansız olduğunu kaydediyor. Habere göre Idai Kasırgası'nın yol açtığı sel, ülkede 2 milyondan fazla insanı etkiledi. Kıyı kesimlerinden içeride, çamur kaplı tarlalarda ve açık alanlarda çok sayıda ceset bulunduğu belirlendi. Ülkede merkezi afet koordinasyon sistemi olmadığı için bulunan cesetlerin kimlik tespiti yapılamıyor ve resmi sayı, güncellenemiyor. Forensik uzman sayısının son derece yetersiz olması, sıtma ve kolera salgını tehdidi, içme suyu sıkıntısı da Mozambik'te kasırga sonrasında yaşanan süreci zorlaştırıyor. Gazete, kasırganın üzerinden neredeyse iki hafta geçmesine rağmen suların hala çekilmediği bölgeler olduğunu yazıyor.
Wall Street Journal ise Suudi Arabistan ulusal petrol şirketi Aramco'nun 69,1 milyar dolar karşılığında Sabic olarak bilinen Suudi krallığı petrokimya firması hisselerinin yüzde 70'ini satın almayı kabul etmesinin, Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'a nakit akışı sağlayacağı anlamına geldiğini yazıyor. Gazete, 33 yaşındaki Muhammed Bin Selman'ın petrol bağımlısı Suudi ekonomini çeşitlendirme girişimlerinin gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi ve yabancı yatırımların gerilemesiyle sekteye uğradığını hatırlatıyor. Habere göre Aramco ve Sabic'in birleşmesi, Suudi ekonomisi açısından zor bir döneme denk geldi. Muhammed Bin Selman'ın vergileri yükseltme ve sübvansiyonları kesme gibi bazı politikaları gerek sıradan vatandaşların gerekse firmaların zorlanmasına yol açtı. Petrol fiyatlarının Suudi Arabistan bütçesinin dengelenmesi için gereken seviyenin altında kalması da ülke ekonomisini zora sokan etkenlerden biri oldu. Ancak gazeteye göre Suudi Arabistan'ın en büyük iki firmasının birleşmesi, Veliaht Prens'in ekonomiyi başta turizm ve eğlence yatırımlarıyla çeşitlendirme planına gereken finansmanı sağlayabilir.