Erişilebilirlik

‘Anadilde Eğitim’ Kırılması


Türkiye'de Kürt Sorunu'nun çözümü sürecinde, PKK-KCK ve HDP cephesinde "eylemlilik" kararı alınmasının ardından ilk önce PKK'lı heykeli dikildi, ardından şimdi de belediyelerce Kürtçe eğitim mekanları açıldı.

HDP'li belediyelerce ilkokul seviyesinde tüm dersleri Kürtçe işleyecek mekanlar valiliklerce kapatılırken; PKK-KCK mensupları ya da destekçilerince devlet okullarına yönelik saldırılar toplumsal çatışma endişesi yarattı.

2013-2014 eğitim-öğretim yılı, uzun yıllardır Kürt Sorunu'nun çözümü açısından Kürt siyasi hareketince talep edilmekte olan "anadilde eğitim hakkı" kriziyle açıldı. Güneydoğu'da "pilot uygulama" olarak Diyarbakır, Şırnak ve Hakkari'de HDP'li belediyeler eliyle hazırlanan mekanlara "ilkokul" tabelası asılarak tamamıyla Kürtçe eğitim yapılacağı duyuruldu ve bölgedeki ailelere de çocuklarını bu okullara getirme çağrısı yapıldı.

Türkiye'de hukuken tüm eğitim kurumlarının Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olmasına ve Anayasa uyarınca resmi eğitim dili Türkçe olmasına karşın HDP'li belediyeler, sivil toplum örgütleriyle birlikte bundan sonrasında kendi mekanlarında Kürtçe eğitim vereceklerini ilan etti.

Hafta başında medya aracılığıyla tüm Türkiye'nin haberdar olduğu bölgede Kürtçe eğitime başlanması üzerine kamuoyunda tartışma başlarken; valilikler kanalıyla "yasa dışı eğitim kurumu" statüsündeki söz konusu mekanlar mahkeme kararlarıyla mühürlendi. Ancak HDP geri adım atmadı ve söz konusu mekanlardaki mühürler kırılarak Kürtçe eğitim fiilen hayata geçirildi. Devlet okullarına boykot çağrısına ise, Diyarbakır, Şırnak ve Hakkari başta olmak üzere bölge halkından destek verildiği de, boş sınıflar ile gözlemleniyor.

Türkiye kamuoyunda pazartesi günü Hakkari-Yüksekova'da açılan mekana Abdullah Öcalan'ın annesi Üveyş Öcalan'ın adı verilen “Dıbıstana Seretayı Ya Dayıka Uveyş (Üveyş Öcalan İlkokulu)” mekan ile Diyarbakır ve Şırnak'daki mekanlara yönelik tepkiler de sürüyor.

Kışanak ‘Kürtçe okul’ yasası istedi

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, Bağlar ilçesinde "Kürtçe okul" olduğu belirtilen Ferzad Kemanger Eğitim Destek Evi gibi mekanları basın toplantısıyla savundu. Kışanak, HDP'li belediyeler eliyle fiiliyata koydukları Kürtçe okullar projesi için yasal düzenleme talep ederken, şunları dile getirdi:

"Türkiye'nin anadil sorunu merkezi eğitim politikalarıyla çözülemez. Bu nedenle eğitim konusunda yerel yönetimlere rol verilmesi, bazı yetkilerin devredilmesi gerekiyor. Eğitim bir toplumsal ihtiyaçtır, kamusal haktır. Bunu, düzenleme konusunda bu kadar merkezi politikalarla cendereye almak sıkıntı üretiyor. Bunu yerele devrederlerse daha kolay çözülebilir."

Davutoğlu: ‘Konya'da da izinsiz imam-hatip açılamaz’

Başbakan Ahmet Davutoğlu ise, İstanbul'da veya Konya'da "İmam-hatip okulu açıyorum ve kendime göre eğitim yapıyorum" denilmesi durumunda bunun da kapatılacağı örneğini verdi. Mevcut durumda Anayasa'ya göre resmi eğitim dilinin Türkçe olduğunu anımsatan ve bununla ilgili değişiklik sinyali vermeyen Davutoğlu, şunları ifade etti:

"Türkiye hukuk devletidir, kamu düzeni esastır. Kamu düzenini bozacak adımlara izin verilmez. Bütün vatandaşlar, bütün kurumlar da bilmeli ki Türkiye bir hukuk devletidir ve kamu düzeni esastır. Herkes kafasına göre 'Ben burayı okul ilan ettim, şu eğitimi vereceğim' derse, bir müddet sonra kaos çıkar. Kamu düzenini bozan dayatmaya izin vermeyiz."

Başbakan Davutoğlu, devlet okullarına yönelik saldırılar içinse, "Bu şiddete, bu teröre de bu ülkeyi teslim etmeyiz. Bunu herkes bilmeli. Aksi takdirde en fazla o bölgede yaşayan çok samimi vatandaşlarımızın çocukları etkilenir, öğretmenleri etkilenir." dedi.

Mahsun Korkmaz Heykeli ilk adım mıydı?

Kürtçe eğitim gerilimi gölgesinde Kürt Sorunu'ndaki son tabloya bakıldığında ise, HDP ile PKK-KCK çizgisi tarafından AKP Hükümeti'nin çözüm için vadettiği iddia edilen adımları atmaya zorlandığı görülüyor. HDP cephesi açıkça "yerelde özerklik" mesajını verirken; hükümete yasal zemini hazırlama çağrısı yapılıyor.

Son tabloda HDP, belediyeler eliyle ve sivil toplum örgütleri desteğiyle bölgede bir anlamda "Kürt kurumsallaşması" yaratırken; bunun ilk dikkat çekici adımı 'Mahsun Korkmaz Heykeli' olarak yorumlandı. Geçtiğimiz ay Diyarbakır'ın Lice ilçesi Yolaçtı köyüne PKK'nın askerle ilk silahlı çatışması anısına Mahsun Korkmaz'ın heykeli dikilmişti. Kürtler'in bağımsızlık mücadelesi simgesi niteliğindeki heykel, askeri müdahale ile yıkılırken silahlı çatışma yaşanmıştı.

Diyarbakır-Lice'deki heykel tartışmasında olduğu gibi şimdi de Kürtçe eğitim geriliminde de çatışmalar yaşanacağı ihtimali, gündeme bir başka soruyu da getirdi. Heykel olayındaki gibi eğitim geriliminde de 'siviller' ön planda olduğu için acaba Türkiye'de Kürt Sorunu artık "PKK-KCK örgütü ile savaş" görüntüsü yerine "sivil halk ile çatışma" görüntüsüyle mi gündeme taşınacak? Bu soruyu önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler yanıtlayacak.

Türk Bayrağı indirildiğinde çatışma olmamıştı

Anımsatmak gerekir ki Lice'de heykel olayından önce 'Türk Bayrağı indirme krizi' yaşanmıştı. Haziran ayında hava kuvvetlerine bağlı yerleşkede direkte asılı Türk Bayrağı, daha sonra 1988 doğumlu olduğu açıklanan bir genç tarafından indirilirken olay mahallindeki askerler herhangi bir silahlı müdahale bulunmamıştı. Bu olayla ilgili şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönemde, "Bunun çocuk olması bizi ilgilendirmez. Bir çocuk bizim kutsalımız olan bayrağı alma marifetini gösteriyorsa bunun karşılığı olacaktır. Bedeli neyse bunun bedelini onu oraya gönderenler de kendisi de ödeyecektir. Çocuktur diye bayrağımıza, kutsalımıza bu şekilde saldırmak suretiyle sessiz kalmamız mümkün değildir. Direğe tırmanıyor dikkat edin. Sokakta bir bayrağı düşürmüyor. Direkten bayrağı indirme cüretinde bulunabiliyor. Orada görevli asker, komutan bunun bedelini ödeyecektir" demişti. Sonrasında söz konusu askeri birlik komutanlığı sil baştan değişmişti.

HDP ise, heykel ve şimdiki eğitim geriliminden farklı olarak o dönemde Türk Bayrağı indirme olayını "provokasyon" olarak değerlendirmişti.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

ABD üniversitelerinde Gazze protestoları yayılıyor - 24 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:22 0:00
XS
SM
MD
LG