Halkların Demokrasi Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP), Kürdistan Demokrat Partisi–Bakur (KDP-B), Kürdistan Demokrat Partisi-Türkiye (KDP-T), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), İnsan ve Özgürlük Partisi ile Azadi Hareketi temsilcilerinin oluşturduğu Kürt Dilini Koruma ve Geliştirme Platformu, hafta sonu düzenlediği çalıştayın ardından ilk çağrısını yaptı.
Basın toplantısı düzenleyen platform üyeleri, Kürtçe'nin resmi dil olması çağrısı yaptı. Platform adına konuşan Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkan Yardımcısı Bayram Bozyel, Kürtçe'nin eğitim dili olması gerektiğini söyledi. Açıklamayı Kürtçe yapan Bozyel, “Bugün Türkiye’deki Kürt nüfusu 25 milyondan fazladır ancak Kürtler şimdiye kadar kolektif haklara sahip olamadı. Kürtçe de eğitim dili olmadı. Biz vatandaş olarak devletten, Kürtçe'nin ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim dili olmasını istiyoruz. Bugün Kürt çocukları yabancı bir dille eğitim alıyorlar. Her ne kadar Türkçe resmi bir dil olsa da Kürt çocukları için yabancı bir dildir. Kürtler kendi ana dillerinde eğitim görmek istiyorlar. Kürtlerin ana dil hakkının normalize olması ve dil önündeki engellerin kalkması için, Kürt dili Kürtler'in yaşadığı şehirlerde, Türkçe’nin yanında resmi dil olmalıdır” dedi.
Platform üyeleri önümüzdeki günlerde üç komisyon kurarak, temaslara başlayacak.
Peki, Kürt partilerinin bu çalışması sokaklarda nasıl yankı buldu? VOA Türkçe’ye konuşan Diyarbakırlılar'ın büyük bölümü çalışmaya destek verdi. Kürt olmasına rağmen Türkçe konuşmak zorunda kaldığını söyleyen Ali Özdemir, ”Ben Kürt'üm ana dilim Kürtçe ama Türkçe konuşuyorum. Kürtçe konuşunca biri anlıyor ama diğeri anlamıyor. Ama Kürt'üz ve anadilimiz Kürtçe'dir” dedi.
Üniversite öğrencisi Rojhat Kutlay herkesin anadilinde konuşabilmesi gerektiğini savunarak, ”Bir Kürt olarak anadilimizi konuşabilmemiz lazım. Türkçe nasıl bir resmi dilse, Kürtçe'nin de olması lazım. Biz de bunu istiyoruz. Gerekli olan herkesin anadilini özgürce konuşabilmesi. Türkiye’de buna izin vermiyorlar” diye konuştu.
Bawer Uyar ise girişimin sadece Kürtçe'yi kapsamaması gerektiğini savunarak, “Olması gereken budur, sadece Kürtçe değil diğer kaybolan dillerin de anadil ve eğitim dili olması gerekir. Sadece Kürtçe olarak bakmıyorum” şeklinde konuştu.
Kürtçe'nin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu savunan Feyat Meşe, “Kürt dili ve tarihi şu anda yok oluyor, yok olma aşamasında. İnsanlar bu süreçte kendi anadillerini unutuyor. Diyarbakır’ı gezin kimse doğru dürüst konuşmuyor” dedi.
Ahmet Şenol isimli vatandaş da görüşlerini şöyle dile getirdi: "Diyarbakır’da dilimizi konuşamıyoruz. Yaşlı annelerimiz dedelerimiz hastaneye gittikleri zaman, orada Kürtçe yazı ve tabela yok, hepsi Türkçe. Kürt dilinin Türkiye’de yayılması gerçekleşmiyor.”
