Erişilebilirlik

Kripto Paralar: Risk mi Yoksa Fırsat mı?


İlk kez 2009 yılında hayatımıza giren kripto paralara rağbet, özellikle Corona virüsü salgınıyla birlikte bütün dünyada arttı. Dünya Ekonomik Forumu’nun en büyük ekonomiye sahip 74 ülke arasında yaptığı araştırmaya göre, Türkiye, nüfusa oranla en fazla kripto para kullanan ülkeler arasında yüzde 16 ile dünyada dördüncü, Avrupa’da ise birinci sırada yer alıyor. İlk sırada yüzde 33 ile Nijerya yer alırken, onu yüzde 21 ile Vietnam ve yüzde 20 ile Filipinler izliyor. En az kripto para kullanan ülkeler ise yüzde 4 ile Japonya ve Danimarka.

En fazla bilinen kripto para olan Bitcoin, son bir yılda Amerikan doları üzerinden yüzde 450’nin üzerinde bir getiri sağladı. Türk Lirası üzerinden hesaplandığında ise Bitcoin’in yıllık getirisi yüzde 600’e yaklaşıyor. Bu yüksek getiri oranı özellikle dijital teknolojiye aşina olan genç kuşaklarda kripto paralara olan talebi artırıyor.

“Toplumsal Sözleşme’nin paraya yansıması”

Ancak yapısı itibariyle sanal ve devletler üstü olan bu kripto paraları ulusal para birimlerinden ayıran özellikleri neler, ne kadar güvenilirler ve değerleri neye göre belirleniyor? Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat’a göre, kripto paraları “topluluk ya da halkın parası” olarak tanımlamak mümkün. VOA Türkçe’ye konuşan Polat, “Bu kripto paraların sahibi bu sisteme kaydolanlar, yani topluluk” dedi.

Kripto Paralar: Risk mi Yoksa Fırsat mı?
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:13:34 0:00

Kuralların baştan belirlendiğini ve yazılıma döküldüğünü belirten Polat, “Mesela Bitcoin’le ilgili konuşursak hali hazırda 11 binin üzerinde bilgisayarda çalışıyor ve şu anda kurucusu dahi müdahale edemez. Aslında yazılım değişikliği toplumsal olarak anayasada değişiklik gibi. O açıdan da Jean-Jacques Rousseau’nun Toplumsal Sözleşmesi’nin paraya yansıması demek. Bitcoin, sadece internet üzerinde çalışan bir dijital para yazılımı. Ama aynı zamanda da sosyolojik anlamıyla bir topluluk parası” diye konuştu.

Polat, kriptoloji (şifre bilimi) teknolojisiyle korunan Bitcoin yazılımının 12 senedir korsan saldırılara hedef olmadığını belirterek bunun da güveni artıran bir unsur olduğunu vurguladı. Gelinen noktada kripto paraların yok olması için tüm sunucuların hatta internetin kapanması gerekeceğini kaydeden Polat, bunun da pek mümkün olmadığının altını çizdi.

Ulus devletler ve kripto paralar

Polat’a göre, ulus devletlerin de artık kripto paralara uyum sağlamak dışında bir çareleri yok: “Devletler Bitcoin’i ve kripto paraları keşfetmekte geç kaldılar. Önce ciddiye almadılar, gülüp geçtiler. Sonra ‘belli bir büyüklük oluşturmuyor’ dediler ve en sonunda bunu incelemeye başladıklarında da gördüler ki aslında internetin sınırlar üstü ve sınırlar ötesi çalışan yapısı tek başına bir devletin aldığı önlemin de boşa çıkmasını sağlıyor. Mesela Çin’de aşağı yukarı yedi seneden beri Bitcoin ve bazı kripto paralar yasak ya da çok ciddi kısıtlamalar altında. Ama insanlar bir şekilde internet üzerinden buradaki kısıtlamaları boşa çıkartıyor. Şu anda Çin, dünyada kripto para alım satımı en fazla yapılan beş ülke arasında mesela.”

“Eğer devletler özellikle pandemi sonrası kendi vatandaşlarına yeterince istikrar sağlayamazlarsa özelikle gençler ve dijital teknolojiyi bilenler başta Bitcoin olmak üzere güvendikleri kripto paralara doğru gidecekler. Bu da devletlerin finansal istikrarını bozacak” diyen Polat, buna karşı devletlerin kripto para işleyişini kendi sistemlerine ekleyerek daha hakkaniyetli bir parasal işleyiş yaratmaları gerektiğinin altını çizdi.

Polat, kripto paraların ulusal para birimleri açısından da bir tehdit oluşturduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda kripto paraları düzenlemekle ilgili asıl sıkıntılar ve kendi paralarının tehdit altında olmasının asıl nedenlerinden birisi de Bitcoin ya da kripto paralar şu anda hem ödeme aracı hem bir kıyas birimi hem de değer saklama aracı. Emtia, hisse senedi ve para birimi gibi varlıksal finansal araçların bütün işlevlerini gösteriyor. Dolayısıyla şu anda dünyadaki kapitalist ekonomilerde hepsi ayrı ayrı düzenlenmiş bu piyasaların da Bitcoin ve kripto paralara göre bir şekilde konsolide edilmesi gerekiyor. Bunların hepsi çok zor ve biraz da bu piyasaları, bu ruhu iyi bilmeyi gerektiriyor. Şu andaki ülkelerde devlet mekanizmalarında bu konuyu okuyabilen insanların sayısı da az olduğu için sanırım devletler bunu düzenlemekte daha da geç kalacaklar. Bunun yaratacağı finansal kaoslara da hazırlıklı olmaları gerekiyor.”

Yatırımcılara uyarı

Bitcoin’in, inişli çıkışlı grafiğine ve oynak performansına rağmen var olduğu 12 yıldır hep yukarı yönlü bir grafik çizdiğini kaydeden Polat, bununla birlikte kripto para piyasalarının önemli riskler taşıdığını da söyledi: “Bitcoin ya da kripto para yatırımcısı olabilmek için en başta dijital okur-yazarlığı bilmeli, daha sonra kripto para piyasalarını iyi okumalı ve bir deneyim edinilmeli. Ben burayı, bu deneyime, bu okur yazarlığa sahip olmayanların uzak durmaları gereken bir piyasa olarak görüyorum. Bu deneyimden uzak olanları, yüzme bilmedikleri halde derin suya atlayan insanlara benzetiyorum. Evi, arabayı satıp bu piyasaya girmek şu anda en riskli şeylerden birisi. Çünkü bu piyasada sermaye sahibi olanların, bu piyasayı manipüle edenlerin aslında bu piyasaları sizlerden iyi okuduğunu düşünerek, sizin oradaki yatırımlarınızı bir anda sıfırlayabilecek parasal ve donanımsal güce sahip olduklarını da unutmamak gerekiyor.”

“İşlem hacmi bir trilyon doları aştı”

Yaşar Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Serpil Kahraman kripto paraların klasik anlamda bir para olarak görülemeyeceğini belirterek, “Bunlar dijital, spekülatif varlıklar” ifadesini kullandı. Ancak Kahraman finans piyasalarının arık kripto paraları kabul etmiş durumda olduğunu vurgulayarak, “Artık böyle bir spekülatif varlık hayatımızda var. Yaklaşık sekiz bin kripto para var. İşlem hacmi bir trilyon doları aştı. Ülkemizde de günlük işlem hacmi yılbaşından bu yana bir milyar dolar civarında. İzleyen dönemde piyasadan çekileceğini söyleyemem. Ama klasik para tanımına uyan bir işleve gelir mi, bunu açıkçası zaman gösterecek” dedi.

Kahraman, kripto paralara yönelik talebin son dönemde artmasını da pandemiyle birlikte gelen belirsizliğe bağladı: “Covid, ekonomi dışı bir aktör olarak girdi hayatımıza. Ama sağlıktan sonra en çok ekonomiyi etkiledi. Piyasalara belirsizlik hakim oldu. Belirsizlik aslında en büyük risk faktörüdür. Küresel piyasalarda ekonomiler küçüldü. Altın, dolar, mevduat hesabı devlet tahvili, hazine bonosu gibi klasik yatırım araçlarının getirisi azaldı. Yatırım araçlarından gelir beklentisi düşünce, insanlar yeni finansal araçlara yöneldi.”

“Yüksek risk olduğu unutulmamalı”

Ancak Kahraman, kripto paraların spekülatif varlıklar olduğunun altını çizerek, yüksek getiri iştahının büyük bir risk içerdiğini de vurguladı: “Saniyeler içinde yüksek getiri elde edebilirsiniz ama saniyeler içinde sıfırlayabilirsiniz de. Kripto paralar, klasik yatırım araçlarının mantığıyla işlemiyor. Bir hisse senedi yatırımında bir şirketin finansal tablosuna, yatırım planlarına, yapısına bakarak hareket edebilirsiniz. Ama bu varlıkta öyle bir şey yok. Borsada hisse senedi işlemi yapabilmek için bir hesap açmanız gerekiyor. Alım satım işlemlerinde iki günlük bir valör var. Bu araçta öyle değil. Cep telefonunuza bir uygulama indirerek anında alım-satım yapabilirsiniz. Yani bu piyasalara girecek olanların bir süre izlemeleri gerekiyor. Yüksek getiri iştahına kapılmamalılar. Yüksek risk olduğunu unutmamalılar.”

Kahraman da kripto paraların ulus devletler tarafından yasaklanmasının, teknolojideki gelişmeler nedeniyle mümkün olmadığı düşüncesinde, ancak kripto paralarla ilgili bir düzenleme ihtiyacı olduğunu da kaydediyor: “Regülasyona ihtiyaç olduğu kesin. Bu sene sonu veya seneye bir regülasyon bekleniyor. Ama bu, kripto para yatırımlarının güvence altına alınacağı anlamına gelmiyor. Ayrıca regülasyonun da çok kolay olacağını düşünmüyorum. Blockchain dediğimiz eski tabiriyle defter-i kebir gibi bir kayıt hesabıyla işleyen farklı bir yatırım aracıyla karşı karşıyayız.”

Kripto paraların ulusal para birimlerinin değerinin yanı sıra kıymetli evrakları ve para politikası araçlarını da etkileyeceğini ifade eden Kahraman, bunun da ülkelerin para politikalarının gücünü azaltacağını söyledi.

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG