Washington Post, Başkan Trump'ın Çin ziyareti sırasında yürüttüğü temasları mercek altına alıyor. Gazete, Trump'ın seçim kampanyasında sık sık dile getirdiği ticarette dengesizlik meselesine Çin'de hiç değinmediğine dikkat çekiyor. Habere göre Trump, seçim kampanyası sırasında Çin'i Amerikan ekonomisine tecavüz etmekle ve "döviz manipülatörü" olmakla suçluyordu. Oysa Trump, iki günlük Çin ziyaretinde bambaşka bir tablo oluşturdu. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'le "kimyamız tutuyor" diyen Trump, Amerika ve Çin arasındaki ticari ilişkilerde yaşanan dengesizlikten kendisinden önceki yönetimleri sorumlu tuttu. Trump, Xi'ye karşı beslediği hislerin son derece sıcak olduğunu söyledi. İki ülke, ticaret hacminin 253 milyar dolara çıkarılması konusunda prensipte anlaştı. Trump'ın Kuzey Kore, siber güvenlik ve Asya-Pasifik bölgesindeki dengelerle ilgili olarak Xi'den daha fazla taviz koparmaya çalıştığı, ancak geçen ay Komünist Parti kurultayında iktidarını pekiştiren Xi'nin taviz vermeyecek kadar güçlü bir konumda bulunduğu yorumları yapılıyor.
Washington Post bugün ayrıca dün bazı eyaletlerde yapılan yerel seçimlerde Demokrat Partili adayların elde ettikleri zaferlerin Cumhuriyetçi Parti’deki yankılarıyla ilgili bir değerlendirmeye yer veriyor. Gazete, değerlendirmede, yerel seçimleri, 2018 Kongre ara seçimlerinden önce ‘kömür madenine indirilen kanaryaya’ benzetiyor. Haberde Demokrat Parti'nin kazanımlarının, Cumhuriyetçi Parti için gelecekte daha çok kayıp yaşayacağı anlamına geldiği belirtiliyor. Değerlendirmeye göre Cumhuriyetçi Partililer, Başkan Trump'ın davranışlarının ve kutuplaştırıcı siyasi önceliklerinin partinin Kongre, valilikler ve eyalet meclislerindeki üstünlüğünü yitirmesine neden olup olmayacağını tartışmaya başladı. Cumhuriyetçi Partili Ohio Valisi John Kasich, partinin kışkırtıcı üslubunun, ılımlı Cumhuriyetçilerin de oylarına ihtiyaç duyduğu eyaletlerde, oy kaybına neden olacağı uyarısında bulundu. Vali Kasich, öfke politikasının sadece anlık işe yaradığını, ancak uzun vadede çöküşe yol açacağını belirtti ve Cumhuriyetçiler'in, "günah keçisi arama" oyunu yerine sağlık hizmetleri ve ekonomi gibi meselelere odaklanması gerektiğini savundu.
Boston Globe ise başta Hollywood olmak üzere birçok çevrede giderek büyüyen cinsel taciz ve tecavüz skandallarının, sadece Amerika'nın değil aynı zamanda dünyanın en büyük konservatuarı olan Berklee College of Music'i de sarstığını yazıyor. Gazetenin elde ettiği bilgilere göre cinsel taciz, Berklee'de oldukça yaygın. Öğretim görevlilerine suçlama yönelten öğrenciler, çoğunlukla mali uzlaşmalar ve mahkeme kararıyla alınan konuşma yasaklarıyla susturuluyor, suçlanan öğretim görevlileriyse okuldan sessiz sedasız ayrılıyor. Gazete, konservatuarın caz bölümü öğretim üyelerinden Jeff Galindo'ya yönelik suçlamalaraysa yakından bakıyor. Habere göre 2012'de Galindo'ya yönelik cinsel taciz suçlamasıyla okul yönetimine çıkan bir öğrenci, meseleyi mahkemeye taşımaması talebiyle karşılaştı. Okul yönetimi öğrenciye, Jeff Galindo'nun bir daha başka hiçbir okulda hocalık yapamayacağı garantisi verdi. Ancak öğrenci, 2016'da, Galindo'nun Boston'da bir başka konservatuarda öğretim görevlisi olduğunu öğrendi. Boston Globe, bu ve benzeri vakalara Berklee Konservatuarı'nda yıllar içinde çok sık rastlandığını ve cinsel tacizin okul kültürünün bir parçası haline geldiğini bildiriyor.