Erişilebilirlik

22 Kasım Amerikan Basınından Özetler


22 Kasım Amerikan Basınından Özetler
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:04:49 0:00

New York Times, Anayasa Mahkemesi Başkanı John Roberts'ın, San Francisco Bölge Mahkemesi Yargıcı Jon Tigar'ın göçmenlerin sığınma taleplerinin kabul edilmesi yönündeki kararını eleştiren ve Yargıç Tigar'ı ”Obama yargıcı” olarak tanımlayan Başkan Trump'a verdiği yanıtla ilgili habere yer ayırıyor. Gazete, Başkan George W. Bush tarafından atanan Yargıç Roberts'ın yaptığı açıklamada, ”Obama, Trump, Bush ya da Clinton yargıçlarımız yoktur. Kendilerine başvuranlara eşit davranmak için çaba gösteren, kendilerini hukuka adamış olağanüstü nitelikte yargıçlarımız vardır. Bağımsız yargı, hepimizin şükran duyması gereken bir kurumdur,” ifadelerini kullandığını yazıyor. Habere göre Roberts'ın bu sert açıklaması, federal hükümetin yürütme ve yargı kolları arasındaki ilişkide bir dönüm noktası oluşturacak nitelik taşıyor. Gazete, bu açıklamanın, Roberts'ın, Yargıç Brett Kavanaugh'nun katılımıyla Anayasa Mahkemesi'nin değişen iç dinamiklerine ayak uydurmaya çalıştığı bir döneme denk geldiği yorumunda bulunuyor. Yargıç Anthony Kennedy'nin Temmuz ayında emekliye ayrılmasıyla Anayasa Mahkemesi'nde ideolojik merkez konumuna oturan 63 yaşındaki Yargıç John Roberts, gazeteye göre olağanüstü güç ve bunun getirdiği sorumluluk altına girmiş durumda. Kimi hukuk uzmanlarıysa Yargıç Roberts'ın Trump'a yönelik sıra dışı yanıtından ötürü pişmanlık duyabileceği görüşünde. Gazetenin görüş aldığı hukuk profesörü Josh Blackman, Yargıç Roberts'ın açıklamasının geri tepebileceğini kaydediyor. Uzmana göre Trump, yargıya yönelik saldırılarının dozunu yükseltme konusunda her zaman avantajlı durumda olacak. Roberts ise söz dalaşının kızışması durumunda sessiz kalmakla suçlanacak ve Anayasa Mahkemesi, böyle bir düellodan daha zayıf çıkmış gibi görünecek. Gazete, Yargıç Roberts'ın şimdiye kadar Trump'la doğrudan yüzleşmekten kaçındığının altını çiziyor. Trump, başkanlık kampanyası sırasında Roberts'ı ”tam bir felaket” olarak tanımlamış, Meksika kökenli bir başka yargıcı ise önyargılı davranmakla suçlamıştı.

Washington Post ise gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan hükümeti eliyle öldürülmesinin ardından Amerikan savunma sanayiine ve Amerika'nın Suudi Arabistan'la olan silah satışı anlaşmalarına yönelik eşine az rastlanır bir tepki oluştuğunu bildiriyor. Gazete, son derece aktif olarak bilinen silah lobisinin Kaşıkçı cinayetinin ayrıntıları ve Veliaht Prens'in cinayette doğrudan parmağı olduğu gerçeği ortaya çıkmaya başladıkça sessizleştiğini kaydediyor. Habere göre Başkan Trump'ın Amerika'nın Suudi Arabistan'a silah satmasına destek vermesi karşısında Kongre'nin bu satışa ve Suudi Arabistan'ın Yemen bombardımanlarına karşı tavır koymaya başlaması, 1950'li yıllardan bu yana süregelen Amerika-Suudi Arabistan ilişkilerini farklı bir eksene taşıyor. Suudi Arabistan'a silah satışının kesilmesine yönelik partilerüstü desteğin artması, on yıllar öncesine uzanan ve sarsılmaz olarak nitelenen silah ve petrol ticaretine dayalı ilişkinin sorgulanmasına ve Washington'un en güçlü lobilerinden olan silah lobisinin bozgunla karşılaşmasına neden oluyor. Kaşıkçı'nın ölümünden sorumlu Suudi yetkililere yönelik yaptırımları ve Yemen'deki hava saldırıları sona erene kadar Suudi Arabistan'a yapılan silah satışının askıya alınmasını öngören tasarının önümüzdeki haftalarda Senato'da oylanması söz konusu. Tasarı, Kongre'deki Cumhuriyetçiler ve Suudi Arabistan'ı ”kilit Ortadoğu müttefiki” olarak kucaklayan Beyaz Saray arasında Suudi Arabistan konusunda ortaya çıkan en ciddi fikir ayrılığını temsil ediyor.

Los Angeles Times ise Beyaz Saray'ın, sınır muhafızlarını korumakla görevlendirilen ve Meksika sınırında konuşlandırılan Amerikan askerlerine, göçmenlere karşı gerektiğinde öldürücü güç kullanma yetkisi verdiğini bildiriyor. Gazete, Beyaz Saray Genel Sekreteri John Kelly'nin imzasını taşıyan talimatın, Amerika'nın güneybatısında tartışmalı şekilde konuşlandırılan askeri gücü arama, gözaltına alma, kalabalığı kontrol altına tutma ve gerektiğinde silahlı müdahalede bulunma yetkisiyle donattığını yazıyor. Habere göre sınırda görevli 5 bin 900 asker, bu talimat uyarınca ilk kez federal personelin emniyetini sağlamak amacıyla Orta Amerikalı göçmenlerle doğrudan temasta bulunabilecek. Öte yandan Savunma Bakanlığı, sınırdaki askeri tıbbi personele, göçmenleri sağlık taramasından geçirme yetkisi de verdi. Talimata karşı çıkanlar, Beyaz Saray'ın Savunma Bakanlığı'nı siyasi bir araç haline getirdiğini savunuyor. Askerlerin Amerikan topraklarında hükümet personelini koruma gerekçesiyle de olsa gözaltına alma, arama ve güç kullanma yetkisiyle donatılması, bazı hukuk uzmanlarına göre Posse Comitatus Yasası olarak bilinen federal yasaya aykırı. Bu yasa, aktif görevde olan askeri personelin ülke içinde kolluk kuvveti olarak görev yapmasını engelliyor.

XS
SM
MD
LG