Washington Post, Amerika'nın Ukrayna'daki bir numaralı diplomatı William Taylor'ın azil soruşturması çerçevesinde 22 Ekim'de Kongre'de kapalı kapılar ardında verdiği ifadenin dökümünün kamuoyuna açıklandığını yazıyor. İfadenin dökümüne göre Taylor, Amerika'nın Ukrayna'ya yapacağı askeri yardımın Ukrayna'nın Başkan Trump'ın siyasi açıdan avantajına olacak soruşturmalar açılana kadar gönderilmeyeceğinin açıkça anlaşıldığını söyledi. Gazete, Amerika'nın Ukrayna Büyükelçisi Vekili Taylor'ın Ruslar'ın desteklediği ayrılıkçılarla mücadele eden Ukrayna'ya yardımı kesmeyi ”kabus senaryosu” olarak nitelediğini yazıyor. Taylor, önümüzdeki Çarşamba gününden itibaren kamuoyuna açık olarak yapılacak azil soruşturması oturumlarında bir numaralı görgü tanığı olarak ifade verecek. Demokratlar, televizyonda canlı yayınlanacak kamuoyuna açık oturumları, siyasi rakiplerine zarar vermek için yabancı bir güce baskı uygulayan Trump'ın görevden azledilmesi gerektiği konusunda halkın desteğini toplamak için bir fırsat olarak görüyor. Dışişleri Bakanlığı'nın Ukrayna'dan sorumlu bakan yardımcısı George Kent de Çarşamba günü kamuoyuna açık oturumda ifade verecek. Ukrayna'nın Amerika eski Büyükelçisi Marie Yovanoviç'in ise haftaya Cuma günü ifadesine başvurulacak. Kamuoyuna açık yapılacak oturumlara ilk olarak Yovanoviç, Taylor ve Kent'in çağrılması, Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu'ndaki Demokratlar'ın hem Demokrat hem Cumhuriyetçi başkanlar altında hizmet vermiş, Ukrayna konusunda derin uzmanlığı olan diplomatları tercih etmesi açısından önem taşıyor.
New York Times ise Amerika'da Salı günü bazı eyaletlerde yapılan özel yerel seçimlerin büyük kentlerin banliyölerinde yaşayan seçmenlerin dev siyasi gücünü sergilemesi açısından önem taşıdığını yazıyor. Habere göre Salı günkü seçimler, tarihi açıdan Cumhuriyetçiler'in kalesi olarak bilinen bölgelerdeki ılımlı seçmenlerin Donald Trump'ın başkanlığı döneminde Demokrat Parti'ye kaymaya başladığının göstergesi oldu. Özellikle Virginia eyaletinde Norfolk, Richmond ve Washington'un banliyölerinde yaşayan seçmenlerin oyları, bir nesil sonra ilk kez eyalet yönetiminin tamamen Demokrat Parti kontrolüne geçmesini sağladı. 2016'da seçimin çok çekişmeli geçtiği Philadelphia banliyölerindeyse Demokratlar, Salı günü tarihi başarılara imza attı. Amerika'nın en muhafazakar eyaletlerinden, Senato Çoğunluk Lideri Mitch McConnell'ın da senatörü olduğu Kentucky'deki valilik yarışındaysa eyaletteki iki büyük kent olan Loiusville ve Lexington'ın banliyölerindeki seçmenler, çok büyük farkla Demokrat vali adayı Andy Beshear'ı eyaletin Cumhuriyetçi Valisi Matt Bevin'e tercih etti. Bevin henüz mağlup olduğunu kabul etmemiş olsa da gazete, Cumhuriyetçi partinin Kentucky'de darbe aldığı görüşünde. Trump ve Cumhuriyetçi liderler için 2018 Kongre ara seçimlerinde olduğu gibi Salı günkü özel seçimlerde de Demokratlar'ın Cumhuriyetçiler'in elindeki sandalyeleri ele geçirmesi, geriye çevirmesi zor görünen bir eğilimin başlangıcı gibi görünüyor.
Wall Street Journal ise sosyal medya devi Twitter'ın iki eski çalışanının ve bir Suudi Arabistan vatandaşının Suudi hükümetini eleştiren bazı Twitter kullanıcıları hakkında topladıkları bilgileri Suudi yönetimine teslim etmekle suçlandıklarını yazıyor. Habere göre San Francisco'da federal mahkemede açılan davada bu kişiler, yabancı bir hükümetin ajanlığını yapmakla suçlanıyor. Twitter çalışanlarından biri Suudi Arabistan muhaliflerinin kişisel bilgilerini ele geçirmeye çalışmakla suçlanarak Seattle'da tutuklandı. Suçlamalara göre bir diğer Twitter çalışanıysa Suudi kraliyet ailesi hakkında eleştirel paylaşımda bulunan Twitter kullanıcılarının elektronik posta adresi ve doğum tarihi gibi bilgilerini ele geçirmek için Kasım 2014-Mayıs 2015 tarihleri arasında firmada çalışmanın avantajlarını kullandı. Adalet Bakanlığı, bu gibi kişisel bilgilerin, paylaşımları yapan Twitter kullanıcılarının kimliğini ortaya çıkarma ve yerini bulmada kullanılabileceğini kaydediyor. Hakkında tutuklama kararı çıkarılan iki zanlınınsa şu anda Suudi Arabistan'da olduğu sanılıyor. California Kuzey Bölgesi Baş Savcısı David Anderson, San Francisco'da yaptığı açıklamada, ”Amerikan firmalarının ve teknolojilerinin Amerikan yasalarını çiğneyecek biçimde yabancı baskı aracı olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz,” dedi. Gazete, suçlamaların, Amerika'nın Ortadoğu'daki yakın bir müttefikinin vatandaşlarına yönelik olması ve Twitter'ın iş gücüne sızarak casusluk faaliyetinde bulunan kişilerin kurduğu karmaşık komplonun ayrıntılarını ortaya çıkarması açısından sıra dışı olduğu görüşünde. Vaka, dünyanın en büyük sosyal medya firmalarının kişisel verileri koruma konusunda yaşadığı zorlukları bir kez daha gözler önüne sermesi açısından da dikkat çekici.