Erişilebilirlik

Kapatılan Muhalif Kanalın Yöneticilerine Mahkumiyet Kararı Gazetecilere Gözdağı mı?


Kapatılan Muhalif Kanalın Yöneticilerine Mahkumiyet Kararı Gazetecilere Gözdağı mı?
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:14:17 0:00

Resmi Gazete’de 29 Mart 2017 tarihinde yayınlanan 688 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle (KHK) kapatılan Hayatın Sesi televizyonunun üç yöneticisi, önceki gün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından terör örgütleri propagandası yapmaktan suçlu bulunarak üçer yıl dokuzar ay hapis cezasına mahkum edildi.

IŞİD, TAK ve PKK propagandası yapmakla suçlanarak kapatılan Hayatın Sesi televizyonunun eski sahipleri Mustafa Kara ve İsmail Gökhan Bayram'la sorumlu müdürü Gökhan Çetin’in infazları ertelendi.

Karara itiraz ettikten sonra davayı istinaf mahkemesine taşımaya hazırlanan avukatlardan Devrim Avcı, bu davanın televizyonun neden kapatıldığına bir yanıt hazırlamak için açıldığını ve mahkumiyetle sonuçlandığını belirtti.

Avukat Avcı: “Bu dava haksız kapatılmaya gerekçe için açıldı”

Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Avcı, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Türk bağımsız mahkemeleri ‘basının yükümlülüğü haber vermektir’ diyor. Haberi de siyasi iktidarı övüyor mu yeriyor mu memleket de iyi bir şey mi oldu kötü bir şey mi oldu ayrımına bakmadan vermeniz gerek. Söz konusu iddianamede yer alan haberler 18 işçinin IŞİD militanları tarafından kaçırılması, Ankara’da 102 insanın katledilmesi, Güvenpark’ta patlama ve İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde patlama, Cizre’de muhabir arkadaşın röportaj yapması. Hayatın Sesi televizyonu her zaman muhalif bir kanal olmuştur bu yüzden de KHK ile kapatıldı. İdari para cezası da aldı ama açılmış ceza davası yok. Kapatılmasının gerekçesi olarak bu davayı açmak oldu” dedi.

Daha önce hiçbir televizyon kanalı patronunun yayın organında yer alan bir haber ya da program yüzünden yargılanmadığının altını çizen avukat Avcı, Halkın Sesi televizyonu sahiplerinin kanalın muhalif yayın çizgisi nedeniyle cezalandırıldıklarını ifade etti.

“Muhalif gazeteciliğe çifte standart uygulanıyor”

Avcı, Halkın Sesi televizyonunun yayınladığı görüntülerin diğer ana akım yayın organlarından farklı olmadığını buna rağmen onların yerine bu kanalın cezalandırılmasının da çifte standart olduğunu savundu:

“İfade özgürlüğü dediğimiz kavram size muhalif olan şahıslar için var. Magna Carta’dan beri böyle bir hukuk düzeni bulunuyor. Bakın, 15 Temmuz darbe girişimi her kanalda yayınlandı ama kimse ‘FETÖ propagandası yapılıyor’demedi, görüntüler verildi. Tankların insanlara saldırması verildi. Bu açıdan habercilik mantığıyla yaklaşıp ‘bu terör saldırıları son bulsun’ diyene de ceza vermemeniz kazım. Yaşanan olaylardan hükümeti sorumlu tutanlara bu propagandadır demek en büyük hukuksuzluk. Bir kadın cinayeti haberi verdiğiniz zaman nasıl bunu işleyen kişiyi eleştiriyorsanız bunları da eleştiriyorsunuz. Ayrıca, Hayatın Sesi gibi bir kanalın IŞİD propagandası yapmaktan ceza alması ayrı bir ironi bizce.”

Akdeniz: “Bu kararla tüm gazetecilere gözdağı verildi”

Kapatılmadan önce Halkın Sesi televizyonu’yla aynı binada bulunan kardeş yayın organı Evrensel gazetesinin yazarlarından Ercüment Akdeniz ise bu cezaların aslında tüm gazetecilere gözdağı verilmesi anlamına geldiğini belirtti.

Amerika’nın Sesi’nin sorularına yanıt veren Akdeniz, “İktidara muhalif televizyon kanalları kapanmadan önce otosansüre başladı. Çünkü öncesinde caydırıcı para cezaları geldi. Bunun kapatmayla sonuçlanmaması için dikkatli davranıyorlardı. Bu nedenle birileri sizi sansür etmeden siz kendinizi sansür etmek zorunda kalıyorsunuz. O kadar dikkatli bir dille yapıldı ki o yayınlar. Hani çözüm sürecinde hükümetin etrafında duran yayın kuruluşlarının yaptıkları yayınlara bakalım, göreceksiniz onlardan çok daha dikkatli yayın yapıldı. Bu karar muhalif televizyonlar yok oldu, siz de ortadan kalkarsınız diye bir gözdağı kararı oldu. Bu bütün gazeteciliğe ve gazetecileredir. Gerçek haber yapanadır. ‘Tependeyim ha’ çizgisine gelindi” dedi.

“Karar, basın özgürlüğü açısından yüz karasıdır”

Sosyalist bir yayın çizgisi olan televizyonun IŞİD veya terör propagandası yapmaktan mahkum edilmesinin hakikatle bağdaşmadığını vurgulayan Evrensel yazarına göre, bu mahkumiyet kararlarına rağmen Türkiye’de eleştirel gazetecilik asla ölmeyecek.

“Mahkeme heyeti diğer kanalların o günkü yayınlarını izlese herkesin bu görüntüleri yayınladığını görürdü. Burada çifte standart var. Muhalif olanı seç, onu susturmak, bastırmak hatta tamamen kapatmak için bir gerekçe uydur. Hayatın Sesi televizyonu asla böyle bir yayın yapmaz. Varlık nedeni teröre karşı olmak. Savaşa şiddete karşı olması. Karar siyasi bir karadır, basın özgürlüğü açısından yüz karasıdır. Türkiye basın tarihine de kara bir leke olarak geçmiştir. Ama Türkiye’de gazeteciler asla bu tür baskılardan yılmayacaktır. Gazeteler bombalandı, gazeteciler öldürüldü ama gazeteciler gerçekleri yazmaya devam etti.”

STÜDYO VOA

Mehmet Şimşek’ten “harcamaları azaltma” mesajı - 18 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG