Erişilebilirlik

Kadın Örgütleri İstanbul Sözleşmesi İçin Sokağa Çıkıyor 


Türkiye’de kadına yönelik şiddet yeniden hız kazandı. Temmuz ayında 36 kadın öldürüldü. Bu sayı, ilk yedi aydaki en yüksek kadın cinayeti sayısı olarak kayıtlara geçerken 2020’deki toplam kadın cinayeti sayısı 182’ye ulaştı.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun yayınladığı verilere göre, Temmuz ayındaki kadın cinayetlerinin yüzde 61’inde fail; eş, eski eş, erkek arkadaş veya eski arkadaştı.

Platform, ilk yedi aydaki şüpheli kadın ölümü sayısının ise 100’e yükseldiğini açıkladı.

Kadın örgütleri 5 Ağustos’ta ‘‘İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula’’ eylemleri düzenleyecek

Kadın örgütleri, 5 Ağustos’ta başta İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Hatay olmak üzere Türkiye’nin birçok kentinde ‘‘İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula’’ eylemleri yapmaya hazırlanıyor.

Kadın örgütlerinin altı yıl önce 1 Ağustos tarihinde Türkiye’de yürürlüğe giren sözleşmeyi savunmak için bu tarih yerine 5 Ağustos’u seçme nedeni, AKP Merkez Yönetim Kurulu toplantısının o gün yapılacak olması.

Dilan Akyüz: ‘‘İstanbul Sözleşmesi’nin kalkması demek, kadına yönelik suçlarda cezasızlık demek’’

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Sözcüsü Dilan Akyüz, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmasının dahi suç oranlarını arttırıcı bir faktöre dönüştüğüne dikkat çekiyor.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Akyüz, ‘‘Bu konunun tartışılması şiddete davetiye çıkarıyor. Çünkü şiddet eğilimli erkeklerde cezasızlık, davalarda indirim gibi ihtimaller motivasyon kaynağı oluyor. Bu nedenle bırakın İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı, bu tartışmaların açılması bile söz konusu olmamalı.

Zira bu beraberinde kadın düşmanı politikaları da getirecektir. Somut ve etkin bütünlüklü çözümler üretmemiz gerekiyor. İstanbul Sözleşmesi kadını koruyor, koruyamazsa suçun oluşmaması için tedbirler alıyor. Sözleşmenin kalkması demek cinayetlerin normalleşmesi demek, kadına yönelik suçların cezasız kalması demek. Pınar Gültekin cinayeti sonrası yaptığımız gibi buna karşı sokaklarda, meydanlarda sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz. AKP Merkez Yönetim Kurulu toplantısının olduğu 5 Ağustos günü de kadınlar, Türkiye’nin dört bir yanında sesini çıkaracak’’ dedi.

AKP’de İstanbul Sözleşmesi anlaşmazlığı artıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisinin son MYK toplantısında sözleşme aleyhinde tutum aldığı konuşulsa da henüz kamuoyu onun ağzından görünüşünü duymuş değil. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın Yüksek İstişare Kurulu üyesi olduğu Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) tarafından 9 Temmuz’da yayınlanan açıklamada kadına yönelik şiddet ‘‘günümüzün en büyük sorunlarında biri’’ olarak nitelenmiş, ancak ‘‘İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek toplumsal sorunları çözecek yeni çalışmalar yapılmalıdır’’ görüşü de dile getirmişti.

Cumhurbaşkanı’nın küçük kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın başkan yardımcısı olduğu Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ise İstanbul Sözleşmesi’ni savundu.

KADEM’den yapılan açıklamada, ‘‘İstanbul Sözleşmesi ve kadın cinayetlerinin artması arasında doğrusal hiçbir bağlantı yok iken, kadın cinayetlerini önlemek üzere getirilmiş bir düzenlemenin günah keçisi ilan edilmesini anlamak pek mümkün gözükmemektedir. Cinayetler gerçekten arttıysa burada bakılması gereken pek çok değişkenli sosyolojik ve psikolojik toplumsal süreçlerdir. Burada sözleşmenin bu kadar hedefe konması asıl sebeplerin görmezden gelinmesi anlamına da geliyor" ifadelerine yer verilmişti.

Bu açıklamanın ardından AKP’ye yakın bazı yayın organlarında yer alan tepkiler üzerine KADEM, ‘‘Uluslararası sözleşmenin şeytanlaştırılmasına karşıyız’’ diyerek görüşünde ısrar etti.

AKP cenahındaki tartışmaların ardından bugün kulislerde MYK toplantısının iki hafta erteleneceği konuşulsa da henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

310 kadın örgütü tarafından kurulan ve 150 karma örgütün de destek verdiği Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükte kalması için tüm siyasi partilerle temas halinde.

EŞİK Sözcülerinden Gülbahar: ‘‘Çok küçük bir çevre İstanbul Sözleşmesi’ne karşı kara kampanya yürütüyor’’

EŞİK sözcülerinden Avukat Hülya Gülbahar, sayıca sınırlı ama medya desteğine sahip çevrenin AKP üzerinde oluşturduğu baskı nedeniyle İstanbul Sözleşmesi’nin gündemden düşmediğini söylüyor.

VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan kadın hakları aktivisti, ‘‘Maalesef çok uzun süredir İstanbul Sözleşmesi karşıtları Türkiye’de sözleşmeye karşı kara kampanya yürütüyor. Çok küçük bir çevre bunlar. Belli cemaatler ve belli vakıflar ve bence yüzde 1 oy oranı olmayan bir iki parti dışında herhangi bir toplumsal desteği olmayan sözleşme karşıtı bu hareket, devlet bürokrasisinde çok kritik yerlere yerleşmiş bulundukları için sesleri sayılarından çok daha fazla çıkıyor. Aynı şekilde yaygın medya 7/24 bu kesimin görüşlerine yer verip propaganda yapma fırsatı sağladığı için bu kesimin sayıca fazla ve ciddi oy potansiyeli olduğu algısı oluşturuluyor. Oysa ki Metropol Araştırma’nın Temmuz ayında yaptığı araştırmaya göre sadece yüzde 17, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını istiyor. O da bizim sesimiz hiç duyulmadığı için. Biz üç gün ekranlara çıksak bu oran yüzde 10’un altına düşer’’ dedi.

Gülbahar: ‘‘İstanbul Sözleşmesi dünya sözleşmesi olacak’’

İstanbul Sözleşmesi’nin Türkiye’nin medar-ı iftiharı olduğunu söyleyen Hülya Gülbahar, aralarında Kazakistan, Meksika, Brezilya, Nijer ve Nijerya’nın da bulunduğu ülkelerin sözleşmeyi imzalamak için Türkiye’nin de üyesi olduğu taraflar komitesine başvuruda bulunduğuna dikkat çekti.

Avukat Gülbahar, ‘‘Sözleşme karşıtı çevreler çok uzun süredir İstanbul Sözleşmesi’ni temel insan hak ve özgürlüklerine, kadın erkek eşitliğine saldırmak üzere simge olarak seçmiş durumdalar. Bu kesimlerin Batı karşıtlığı üzerinden, her siyasi görüşten kadın ve erkeğin emeğinin bulunduğu sözleşmeyi ‘yerli ve milli değildir’ diye karalamaya çalışıyor. Bu Batı icadı bir şey değil, evrensel bir metin. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği kapsayan madde üzerinden kendisi gibi olmayanların yok edilmesini isteyen felsefeyle kavgamız var. Kadın erkek eşitliğini ete kemiğe büründüren haklar saldırı altında. Değil İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak, bu sözleşme dünya sözleşmesi olana kadar mücadelemiz sürecek. Tüm dünyada sözleşme karşıtları çoğunlukla aşırı milliyetçiler ve kökten dincilerden oluşuyor, meydanı hiç kimseye bırakmayacağız’’ dedi.

STÜDYO VOA

Mehmet Şimşek’ten “harcamaları azaltma” mesajı - 18 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG