Almanya IŞİD’le mücadele için yeni önlemler açıkladı ancak muhalefet partileri bu önlemlerin yetersiz olduğunu savunuyor. Berlin muhabirimiz Cem Dalaman, Sol Parti milletvekili Hakan Taş’la konuştu.
Son haftalarda IŞİD terör örgütünün Suriye'nin kuzey doğusu ve Irak'ın bazı bölgelerinde ilerlemesi, militanları hedef alan özellikle hava saldırıları sonucunda durdurulabildi, ancak örgüt buna rağmen birçok bölgeyi kontrolu altında bulunduruyor. IŞİD'le mücadele konusuna özel önem veren ancak hava operasyonlarına aktif destek göndermeyen Almanya’nın iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın verilerine göre, ülkeden en az 550 kişi 2012'den sonra savaşmak üzere Suriye ve Irak'a gitti. Bunların yaklaşık 150'nun Almanya'ya döndüğü tahmin ediliyor.
IŞİD kamplarında eğitim alarak geri dönenlerin şiddet eylemi yapmalarından korkan Alman güvenlik makamları, IŞİD'in ülkedeki tüm faaliyetlerini ve bu örgütün simgelerinin kullanılmasını yasaklarken, terör örgütüne katılımları engellemek için şiddet yanlısı örgütlkerden yana olanların pasaportlarına el konulmasına ve Alman vatandaşı olmayaların da sınırdışı edilmesinin kolaylaştırılmasına karar verdi.
Alman muhalefet partileri ise alınan önlemleri yetersiz buluyor. Sol Parti Berlin Eyalet Parlamentosu milletvekili ve partinin mülteci politikaları sözcüsü Hakan Taş, Almanya’nın IŞİD konusundaki tavrını sert bir şekilde eleştiren bir isim. 2011 yılından bu yana milletvekili olan 48 yaşındaki Taş, Almanya’nın konuyla ilgili çizgisinin nasıl olduğunun anlaşılamadığını ve uluslararası arenada yalnız kaldığını söylüyor:
“Almanya’nın bu bağlamda farklı bir çizgi izlemesi anlaşılır gibi değil. Sürekli olarak çizgisinden farklı yollara kayması da anlaşılır gibi değil. IŞİD’e karşı anlamlı bir mücadele gerekiyor. Bu bağlamda AB ülkelerinin ortak mücadele etmesi gerekiyor. Almanya’nın sözünün arkasında durmaması endişe verici. Bir yandan silahların bölgedeki bazı Kürt gruplarına verilmesine destek sağlarken, öte yandan YPG ve PKK’ya silah verilmesine karşı çıkması da anlaşılır gibi değil. Sonuçta IŞİD’e karşı bölgede savaşan, mücadele veren tüm Kğrt gruplara silah verilmesinden yana olması gerekiyor Almanya’nın. Bu nedenle Almanya’nın aldığı tavır anlaşılır gibi değil.”
Sol Partili politikacı Almanya’nın böyle bir ortamda, kilit rol oynayacak bir dış politika konusunda başarı sağlayacağına inanmadığını belirtiyor:
“Almanya eğer gerçek anlamda dünyada kilit rol üstlenebilecek ülkeler arasında yer almak istiyorsa, herşeyden önce çizgisinin sabit ve anlaişılır olması gerekiyor. Almanya’nın özellikle Suriye, Irak ve Türkiye politikalarında çizgisi belirgin değil, bunun daha belirgin bir şekile dönüşmesi gerekiyor. Eğer Almanya’nın bölgede ileriye yönelik söz sahibi olması isteniyorsa, bence Federal Dışişleri Bakanı’nın daha net tavırlar sergilemesi gerekiyor.”
IŞİD'in Katar ve Suudi Arabistan gibi bir takım Körfez ülkelerince desteklendiğini öne süren Hakan Taş,federal hükümetin Körfez ülkelerine yönelik dış politikasını temelden yeniden değerlendirme zamanının geldiği görüşünde. Hakan Taş bu ülkelerin Almanya'yla ortak olamayacaklarını, ancak Başbakan Merkel’in bu konuda değişik bir tavır almasını beklemenin fazla gerçekçi olmadığını da belirtiyor:
“Bundan kısa bir süre önce Katar Emiri Almanya’yı ziyaret etti. Bilindiği gibi Almanya bölgeye çok yoğun bir şekilde silah ticareti yapıyor. Bunların başında Katar ve Suudi Arabistan yer alıyor. Bir yandan bölgeye silah aktarımı yapmak, bu silahların IŞİD’in eline geçtiğini bilmek, buna rağmen silah ticaretine devam etmek anlaşılır gibi değil. Bence çok daha net bir çizgi sürdürerek özellikle söz konusu ülkelere silah ticaretinin derhal durdurulması gerekiyor. Bunun devam etmesi bölgedeki tehlikeyi daha da arttıracaktır.”
IŞİD’e destek veren Selefiler’in, Almanya'da kamu güvenliği için bir tehdit oluşturduğunu savunan Hakan Taş, bu örgüte katılanlara yönelik caydırıcı önlemler alınmasına destek verdiğini vurguluyor:
“Avrupa’dan giden yaklaşık 4 bin IŞİD militanının Suriye ve Irak’ta savaştığını biliyoruz. Bunların bir kısmı Almanya’dan, ciddi bir kısmı da Berlin’den gidenler. Anayasayı koruma örgütlerinin bu tehlikeyi öncesinden göremeyip, gerekli önlemleri almamış olması anlaşılır gibi değil. Selefiler Almanya’da bir tehlike oluşturuyor, Alman demokrasisi açısından bir tehlike oluşturuyor. Ben sadece Almanya için değil, tüm Avrupa için bir tehlike oluşturduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla bu tehlikeye karşı düzgün bir çizgide anlamlı önlemler alarak IŞİD’e karşı burada da gerekli mücadeleyi vermek şart. Bu ana kadar bu tam alamıyla yapılmıyor. Özellikle Alman vatandaşlığının yanısıra başka bir ülkenin de vatandaşı olanlar, Alman pasaportlarına el konulsa bile Almanya’yı terk ederek, Suriye ve Irak gidip orada IŞİD’e katılarak belli bir süre sonra savaştıktan sonra gene ellerinde pasaportla Almanya’ya geri dönebiliyorlar. Bunun önüne geçilebilmesi için çok daha ciddi önlemler gerekli. AB sınırları içinde daha sık bir denetim gerekiyor. Ben bunun şu ana kadar yeterli olduğuna inanmıyorum.”
Irak’ta ve Suriye’de yaşanan son gelişmeler ışığında Almanya’da İslam karşıtı nefret olaylarında yaşanan artışa da dikkati çeken milletvekili Hakan Taş, IŞİD’in terör eylemlerinin tüm Müslümanlar’a mal edilmesini eleştiriyor:
“Her şeyden önce genelleme yapılmasına karşıyım. Yani IŞİD’in bölgede, Suriye’de Irak’ta estirdiği terörün burada yaşayan Müslümanlara mal edilmesine ben tamamen karşıyım. IŞİD’e karşı mücadele edenler arasında burada yaşayan Müslümanlar da bulunuyor. Bunun görülmesi ve bu gerçeğin bilinmesi gerekiyor. Fakat aynı zamanda aynı inandırıcılıkla burada yaşayan Müslümanların da IŞİD’e karşı verilen mücadelede yer alması gerekiyor. Örneğin IŞİD’e karşı düzenlenen protesto gösterilerine Müslüman çatı örgütlerinin görünür bir şekilde katılması gerekiyor. Şu ana kadar ben bunu tam olarak yeterli bulmuyorum. Ama umuyorum ki bundan sonra Müslüman örgütleri de daha duyarlı davranarak IŞİD’e karşı verilen mücadele içinde yer alacaklardır.”
