Erişilebilirlik

Iraklı Kürtler'in Geleceği İçin Yeni Bir Yönetim mi Gerekiyor?


Irak Kürtlerinin Geleceği İçin Yeni Bir Yönetim mi Gerekiyor?
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:06:42 0:00

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık referandumunun üzerinden 6 haftadan fazla zaman geçti. Iraklı Kürtler’i gelecekte ne beklediği Washington’daki düşünce kuruluşu Ortadoğu Enstitüsü’nde tartışıldı.

Kürt siyasetinin yeni isimlerinden ‘Yeni Nesil Hareketi’ lideri Şasuvar Abdülvahit, “Kürt halkı hayal kırıklığına uğramış hissediyor, bazıları Irak hükümetinden, ama çoğu Kürt liderlerden yana hayal kırıklığına uğradı” diyerek sözlerine başladı.

Abdülvahit referandumun aslında yönetimin başarısızlıklarını gizleme yöntemi olduğunu savundu ve “Ekonomik kriz, kurumsal sorunlar, başkanlık sorunları, meclis sorunları nedeniyle liderlerimizin bölgede yeni bir başlığa ve anlaşmazlığa ihtiyacı vardı ki, Kürdistan’da ne olup bittiğinin üstünü örtebilsinler. Referandumdan sonra Kerkük’te olanlar, geleneksel siyasetçilerimizin ve 26 yıldan fazladır bizi yöneten geleneksel partilerin başarısızlığını ortaya koydu. Bizim gerçek, birleşik bir ordumuz, peşmergemiz olmadığını, güçlü bir ekonomimiz bulunmadığını, kurumların var olmadığını ortaya koydu” diye konuştu.

Barzani yönetiminin beceriksiz olduğunu söyleyen Şasuvar Abdülvahit, kendi çözümünü de anlattı.

“Bize göre bunları elde edebilmenin en iyi yolu yeni bir seçim ve yeni liderler. Yeni bir hükümet sorunu çözebilir, Bağdat’la ve Kürdistan dışındaki dostlarımızla daha iyi müzakerelerde bulunabilir.”

‘Yeni Nesil Hareketi’ lideri, Bağdat’la nasıl müzakere edilmesi gerektiğinin de yol haritasını verdi. Abdülvahit, “Öncelikle şu anda, önümüzdeki bir iki yıl boyunca Bağdat’la bazı şartlarda anlaşmamız gerek. Sınır vergilerini onlara verebiliriz, yeşil hat dışındaki petrolün gelirini onlara bırakabiliriz. Bağdat’tan alacağımız parayı ve bütçeyi de halkımıza verebilir, gelecek bir iki yılda güçlü bir ekonomi inşa etmek için kullanabiliriz. Ondan sonra da eminim yeniden müzakereler için elimiz daha güçlü olacaktır” dedi.

Toplantının katılımcılarından biri de Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın Irak İlişkileri Bürosu Direktörü Peter Shea’ydı. Shea, “Amerika’nın Irak’taki birinci önceliği, birleşik, demokratik, federal ve müreffeh bir ülke olması. Bir başka önceliğimiz de kendi ayakları üzerinde durabilen, istikrarlı, müreffeh bir Kürdistan bölgesi. ‘Bağdat’ı mı destekliyorsunuz yoksa Erbil’i mi?’ diye sorarak ihtilaf yaratmaya çalışılıyor ama bence bu birçok açıdan yanlış bir soru. Biz bunun yerine birliği, diyaloğu ve şu anda kısa vadede Irak halkı içinde gerilimin azaltılmasını, iletişimi arttırmayı ve yeniden güven ilişkisi kurmayı destekliyoruz” diye konuştu.

Dışişleri yetkilisi Shea, bölünmüş bir Irak’ın tek bir ülkenin yararına olduğuna dikkat çekti ve “Irak’ta ve Irak Kürdistanı’ndaki istikrarsızlıktan en çok yararlanan İran olacaktır. Bunun Amerika’ya bir yararı yok. Iraklılar’a, Iraklı Kürtler’e, komşu ülkelere bir faydası yok. Sadece İran’ın çıkarına olur. İran kendi Kürt azınlığı nedeniyle referanduma destek vermemiş olabilir ama bu istikrarsızlığın çıkarına olduğu gerçeğini değiştirmez” ifadelerini kullandı.

Amerika Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, Rusya’nın Suriye’de olduğu gibi Irak’taki duruma da müdahil olması olasılığınınsa başarısızlıkla sonuçlanacağını savundu.

Shea, “Amerika’nın Irak hükümeti ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle ilişkileri, şu anki sıkıntılı sürece rağmen gayet derin ilişkiler. Iraklılar, Iraklı Kürtler ve Amerikalılar’ın çıkarları bölgede fazlasıyla örtüşüyor. İstikrar, terörle mücadele ve İran’ın nüfuzuyla mücadele. Bunlar Ruslar’ın kısa vadeli koz elde etme çabalarını boşa çıkarır” dedi.

Irak ve Suriye çalışmalarıyla tanınan gazeteci Amberin Zaman, panelde görev süresini uzatmayarak istifa eden IKBY Başkanı Mesut Barzani’nin gelecekte sahneden kolay kolay çekilmeyeceğini söyledi.

Zaman, "Irak Kürdistanı’nda siyasetin nasıl işlediğine aşina olan herkes bilir ki, Barzani ailesi katmanlaşmıştır ve Mesut Barzani de Kürdistan’ın o bölümünün ruhani, simgesel ve fiili lideri olarak kalacaktır. Mesut Barzani’nin esas amaçlarından biri öncelikle partisinin bütünlüğünü sağlamak olacaktır. Zira çok bahsedilmese de parti içinde çekişmeler var. En büyük oğlu, istihbarat dairesi başkanı Mesrur Barzani kendine yer edinmeye çalışıyor. Başbakan Neçirvan Barzani de aynı şeyi yapıyor ve bence bu çekişme son birkaç ayda keskin bir hale gelmeye başladı" dedi.

Amberin Zaman, Türkiye’nin referandum sonrası süreçte Türkiye’nin izleyeceği politikaların da 2019 seçimlerine bağlı olduğuna da, "Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani’yle iyi ilişkileri var. Hatta oğlu gibi davranıyor. Ondan hoşlandığı belli. Ama şu ana kadar Neçirvan Barzani’yle görüşmeyi reddetmesi, Türkiye’deki siyasi havayla ilgili çok şey anlatıyor. Bazı etkenleri hatırlamak lazım. Birincisi Arap Baharı ve Kuzey Suriye’de olanlar. YPG’nin Türkiye’nin sınırlarının üçte ikisinin kontrolunu ele geçirmesiyle, Ankara’nın tehdit algısı ciddi şekilde değişti. Türkiye daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak Kürdistanı’nda bağımsız bir Kürt devletine daha rahat yaklaşsa da bu durum artık değişti. Çünkü haritaya baktıklarında, İran sınırından ta Akdeniz’e kadar uzanan bağımsız bir Kürt devleti görüyorlar ve bu onları korkutuyor. İkincisi Cumhurbaşkanı Erdoğan, yönünü Türkiye’deki Kürtler’den milliyetçilere kaydırdı. 2019’da üç önemli seçimimiz var. Yerel, genel seçimler ve başkanlık seçimleri. Bu seçimlere kadar, Türkiye’nin Iraklı Kürtlerle ilgili politikasında, başlarında Neçirvan Barzani bile olsa, değişiklik olmasını beklemiyorum" sözleriyle dikkat çekti.

Amberin Zaman, Iraklı Kürtler’in referandumunu Suriye’deki Kürtler açısından da değerlendirdi.

Zaman, "Türk siyaseti, bölgedeki devlet dışı aktörler değil merkezi Bağdat yönetimiyle ilişki kurmayı tercih ediyor. Bu durumu Suriye’de de görüyoruz. Türkiye muhaliflerden desteğini kademe kademe çekiyor. Bir noktada Şam’la yeniden ilişki kuracağız. Suriye’deki Kürtler açısından, referandum ve sonrası, onların da gurur meselesi oldu. Kerkük’te yaşananlar yüzünden de yıkıldılar. Elbette olan bitenden kendilerine ders çıkarıyorlar. Özellikle de Amerika’nın tutumu konusunda. O ders de Amerikalılar’a güvenemeyecekleri" dedi.

  • 16x9 Image

    Dilge Timoçin

    Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler mezunu Dilge Timoçin mesleğe 2000 yılında NTV'de başladı. 2008'de Habertürk TV'ye transfer oldu, dış haber sorumlusu olarak görev yaptı. ShowTV'de dış haber editörü ve spiker olarak çalışan Timoçin, sonrasında Al Jazeera Türk'e geçti; Al Jazeera İngilizce için prodüktörlük yaptı. Dilge Timoçin VOA Türkçe'ye katılmadan önce Reuters, Deutsche Welle gibi yabancı basın kuruluşlarıyla çalışıyordu

STÜDYO VOA

İran’ın İsrail’e saldırması ABD’de nasıl yankılandı? – 15 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:51 0:00
XS
SM
MD
LG