LONDRA —
İngiltere Başbakanı David Cameron, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkmasına yol açabilecek süreci başlattı. Uzmanlara göre bu süreç, ülke ekonomisine büyük zarar verebilir.
İngiltere’de ekonomi, ticari ve finansal hizmetlere dayanıyor. Avrupa’nın sağladığı mal ve hizmet dolaşımı serbestliği büyük kolaylık getiriyor. Ancak, AB’yi egemenliklerinin ihlali olarak gören İngilizler’in sayısı giderek artıyor.
Başbakan David Cameron’a, yeniden seçilmesi durumunda ülkesinin Avrupa Birliği’yle bağlarını yeniden müzakere etme, ardından da referanduma gitme kararı aldıran da bu durum oldu: “Değişiklik istediğimiz konular son derece açık. Bunlar sosyal mevzuat, istihdam ve çevre mevzuatı gibi Avrupa’nın çok aşırı gittiğini düşündüğümüz alanlar.”
Avrupa Reform Merkezi uzmanı Stephen Tindale’e göre, Başbakan Cameron’ın tek bir pazarı korurken bunun bazı kurallarına uymak istemeyen yaklaşımının işe yaramayacağı görüşünde: “Bu planı hayata geçirmek zor çünkü ortaya çok sayıda plan dışı engeller çıkabilir. Farklı standart ve düzenlemeler gibi. Dolayısıyla, Avrupa’da bazı ürünlerin bugün olduğu gibi serbestçe gümrüksüz ticareti yapılamayacak.”
Aralarında Londra Borsası’nın en üst düzey üyeleri ve ülkenin en büyük bankalarından birinin de bulunduğu piyasanın ileri gelen 56 ismi, Başbakan’ın planına destek verdi. İş çevreleri, “Brüksel’in giderek artan külfeti” olarak tanımladıkları durumu kınamayı da ihmal etmedi.
Ancak Tindale’e göre, Başbakan ve iş dünyasının ileri gelenlerinin planlarının Avrupalı liderler tarafından kabul görmesi olası değil: “Birlik üyesi diğer ülkeler, Cameron’ın talepler listesi çok kabarık olduğu takdirde, eninde sonunda gitmesine izin verebilirler.”
Fransa Hükümet Sözcüsü Najat Vallaud-Belkacem de bu konuya dikkate çekti: “AB üyesi olmak beraberinde çok sayıda yükümlülük getiriyor. Ve biz bunun tüm üyeleri kapsayan bir dayanışma paktı olduğuna inanıyoruz. Aksi takdirde buna dayanışma denmez.”
Ancak İngiltere hiç bir zaman bu dayanışmaya diğer üye ülkeler kadar sıcak bakmadı. Bunu, birliğin en temel iki yönü olan ortak para birimi ve açık sınırlar anlaşmasını yıllardır uygulamayarak gösterdi.
London School of Economics’den Avrupa uzmanı Iain Begg’e göre Euro krizi üye ülkeleri ne kadar bütünleşmeye doğru itiyorsa, İngiltere de bütünleşmekten o kadar kaçınıyor: “Avrupa giderek daha bütünleştiren bir yolda ilerlerken, İngiltere’nin federalleşme eğilimi huzursuzluk yaratıyor. Ve bu noktada ayrılık tek sonuç gibi görünüyor.”
Başbakan ve destekçileri ayrılık değil, daha iyi bir ilişki istiyor. Ama AB üyesi diğer 26 ülkeyle müzakere ederek referanduma gitme planı belirsizliklerle dolu. Ve uzmanlara göre bu durum İngiltere’yi Başbakan Cameron istemese de birlik dışında bırakabilir.
İngiltere’de ekonomi, ticari ve finansal hizmetlere dayanıyor. Avrupa’nın sağladığı mal ve hizmet dolaşımı serbestliği büyük kolaylık getiriyor. Ancak, AB’yi egemenliklerinin ihlali olarak gören İngilizler’in sayısı giderek artıyor.
Başbakan David Cameron’a, yeniden seçilmesi durumunda ülkesinin Avrupa Birliği’yle bağlarını yeniden müzakere etme, ardından da referanduma gitme kararı aldıran da bu durum oldu: “Değişiklik istediğimiz konular son derece açık. Bunlar sosyal mevzuat, istihdam ve çevre mevzuatı gibi Avrupa’nın çok aşırı gittiğini düşündüğümüz alanlar.”
Avrupa Reform Merkezi uzmanı Stephen Tindale’e göre, Başbakan Cameron’ın tek bir pazarı korurken bunun bazı kurallarına uymak istemeyen yaklaşımının işe yaramayacağı görüşünde: “Bu planı hayata geçirmek zor çünkü ortaya çok sayıda plan dışı engeller çıkabilir. Farklı standart ve düzenlemeler gibi. Dolayısıyla, Avrupa’da bazı ürünlerin bugün olduğu gibi serbestçe gümrüksüz ticareti yapılamayacak.”
Aralarında Londra Borsası’nın en üst düzey üyeleri ve ülkenin en büyük bankalarından birinin de bulunduğu piyasanın ileri gelen 56 ismi, Başbakan’ın planına destek verdi. İş çevreleri, “Brüksel’in giderek artan külfeti” olarak tanımladıkları durumu kınamayı da ihmal etmedi.
Ancak Tindale’e göre, Başbakan ve iş dünyasının ileri gelenlerinin planlarının Avrupalı liderler tarafından kabul görmesi olası değil: “Birlik üyesi diğer ülkeler, Cameron’ın talepler listesi çok kabarık olduğu takdirde, eninde sonunda gitmesine izin verebilirler.”
Fransa Hükümet Sözcüsü Najat Vallaud-Belkacem de bu konuya dikkate çekti: “AB üyesi olmak beraberinde çok sayıda yükümlülük getiriyor. Ve biz bunun tüm üyeleri kapsayan bir dayanışma paktı olduğuna inanıyoruz. Aksi takdirde buna dayanışma denmez.”
Ancak İngiltere hiç bir zaman bu dayanışmaya diğer üye ülkeler kadar sıcak bakmadı. Bunu, birliğin en temel iki yönü olan ortak para birimi ve açık sınırlar anlaşmasını yıllardır uygulamayarak gösterdi.
London School of Economics’den Avrupa uzmanı Iain Begg’e göre Euro krizi üye ülkeleri ne kadar bütünleşmeye doğru itiyorsa, İngiltere de bütünleşmekten o kadar kaçınıyor: “Avrupa giderek daha bütünleştiren bir yolda ilerlerken, İngiltere’nin federalleşme eğilimi huzursuzluk yaratıyor. Ve bu noktada ayrılık tek sonuç gibi görünüyor.”
Başbakan ve destekçileri ayrılık değil, daha iyi bir ilişki istiyor. Ama AB üyesi diğer 26 ülkeyle müzakere ederek referanduma gitme planı belirsizliklerle dolu. Ve uzmanlara göre bu durum İngiltere’yi Başbakan Cameron istemese de birlik dışında bırakabilir.
