Erişilebilirlik

'İdlib'e Operasyon Mülteci Akınını Tetikler'


'İdlib'e Operasyon Mülteci Akınını Tetikler'
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:05:53 0:00

Gözler Suriye’de Esat rejimin kontrolu dışında olan muhaliflerin son kalesi Türkiye sınırındaki İdlib’de. Esat güçlerinin büyük bir saldırıya hazırlandığı konuşulurken, Türkiye yanıbaşında yaşanacak bir katliamı önlemek için diplomasi kanallarını kullanıyor. İdlib'de askeri bir çözümü ‘felaket’ olarak gören Türkiye, operasyonun önüne geçilmesi için devrede.

Bu kapsamda Dişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Moskova’da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la biraraya geldi. Çavuşoğlu ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan’la birlikte Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’le görüştü.

Moskova’daki İdlib trafiği Suudi Arabistan ve Suriye Dışişleri Bakanlarının ziyaretleriyle devam ediyor. Amaç, Suriye’nin güneyine düzenlediği operasyonlarla kontrolu ele geçiren Esat güçlerinin, artık ülkede muhaliflerin sığındığı son stratejik nokta olan İdlib kentine yönelik bir saldırının önüne geçmek.

Suriye’nin Türkiye sınırındaki İdlib kenti, muhaliflerin yanısıra, rejimin saldırılarından kaçan cihatçı militanların da son sığınağı.

Sözkonusu saldırının yaşanması halinde Türkiye’ye yeni bir mülteci akınına uğrayacağı endişesi taşıyan Washington Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Soner Çağaptay, “İdlib önemli bir mesele çünkü Türkiye’ye komşu yaklaşık 2-3 milyon kadar Suriyeli’nin yaşadığı bir bölge, aynı zamanda rejim aleyhtarı gruplar var fakat El Kaide’yle bağlantılı radikal gruplar da var, dolayısıyla Türkiye açısından iki biçimde güvenlik meselesi teşkilediyor. Esat rejiminin buraya saldırması durumunda büyük bir mülteci akınının olması söz konusu ki Türkiye şu anda zaten 3.5 milyon kadar mülteciyi barındırdığı için kapasitesini sonuna kadar kullandıran bir ülke bu konuda. Dolayısıyla yeni bir mülteci akını hem sosyal hem ekonomik olarak büyük baskılar yaratacaktır Türkiye’de. Rejimin İdlib’in üzerine yürümesinin yeni bir mülteci akınını başlatması sıkıntısı önemli bir risk, ikincisi de tabii El Kaide’yle bağlantılı radikal grupların olması ve bunların bir süredir İdlib’te olduğunu gözlemliyorum. Rejim şimdiye kadar Suriye’de ne kadar yeri ele geçirdiyse Doğu Guta gibi yerler muhalifler değil sadece radikal gruplar da İdlib’e transfer edildi. Ve İdlib onların depo sahası haline dönüştü. Rusya’nın de desteklediği bir askeri girişim olduğunda buradan kaçan sivil halk olacağı gibi, buradan çıkmaya çalışacak radikal tipler de olacak. Bunların Türkiye’ye gelip gelmeyeceği, güvenlik sorunu teşkil edip etmeyeceği sorusu var kafamızda” dedi.

Ankara, Kuzey İdlib’de bir güvenlik bölgesi oluşturulması ve bunun Türkiye’nin denetimine verilmesini istiyor. Peki bu noktada Rusya’nın tutumu ne ve Moskova ne kadar etkili? Çağaptay bu soruya şöyle yanıt veriyor:

“Türkiye mültecileri barındırma açısından elinden gelen fedakarlığı yapan bir ülke ancak bu konuda belki de sabrını ya da sağlayabileceklerinin de sınırına gelmiş durumda. Mülteci nüfusu, Türk nüfusunun neredeyse yüzde 4’ünü teşkil ediyor. Dolayısıyla büyük bir akının olması ciddi sıkıntı yaratacaktır diye düşünüyorum. Ankara’nın herhalde şu anda yapmak istediği Esat rejimiyle ve Rusya’yla daha çok bir pazarlık yaparak, büyük bir mülteci yığınının önüne geçmeye çalışmak olmalı. Bunun için de belki Suriye’nin kuzeyinde daha önce çalışan bir model vardı. Cerablus’ta, Afrin’de olduğu gibi. Bir toprak parçasının Türkiye’nin denetimine girmesi ve oranın bir kordon bölge haline gelmesi ve mültecilerin burada barındırılması modeli ortaya çıkabilir. Bu Ankara’nın isteği olacaktır. Kuzey İdlib’in bir güvenlik bölgesinin oluşturulması ve bunun Türkiye’nin denetimine verilmesi. Rusya bunu muhtemelen kabul edilecektir. Ancak Esat rejimi bence Rusya’yı yüzde yüz dinlemiyor, Esat rejimi yüzde yüz sadece Esat rejimini dinliyor. Yüzde 80 İran’ı dinliyor. Yüzde 60 Rusya’yı dinliyor. Dolayısıyla Esat’la Rusya’nın istediği her zaman aynı şey olmayabiliyor. Esat’ın istediği ülkenin tümünü yeniden almak. Bu açıdan da kuzey İdlib’deki güvenlik şeridine kısa vadede olumlu bakıyor olsa da Esat aslında bunu uzun vadede istemeyecektir. Dolayısıyla Türkiye - Rusya anlaşmasında Esad’ın pozisyonu ne olacak bu sorunun cevabını bulmak lazım”

Türkiye’nin talepleri güvenlik kaygılarından doğuyor. Benzer kaygıları Amerika’nın da yaşadığını söyleyen Soner Çağaptay, “Amerika İdlib’i temelde bir güvenlik meselesi olarak görüyor. Oradaki El Kaide varlığı açısından görüyor ama tabii ama aslında Amerika’nın ne istediği çok önemli değil. Amerika’nın batı Suriye’deki varlığı çok ciddi değil askeri olarak. Zaten Suriye’de savaşın son dönemecine girildi. Suriye halkı için ne yazık ki gerçek olan bu. Esat savaşı kazanıyor. Ve İdlib onun şu anda YPG’nin elinde olmayıp Suriye’nin de kontrol etmediği, Esat’ın Suriyede kontrol etmediği son bölge. Dolayısıyla Esad İdlib’i stratejik bir hedef bir ödül olarak bakıyor şu anda” diyor.

Suriye’de yıllardır süren savaşta sona doğru gelinse de bundan sonra ne olacağı merak ediliyor. Astana süreci mi, yoksa Cenevre süreci mi yürütülecek? Daha doğrusu sorunun çözümünde Rusya mı yoksa Amerika mı söz sahibi olacak? Soner Çağaptay, bu sorunun yanıtını Trump yönetiminin izleyeceği Suriye politikasının belirleyeceğini kaydediyor ve ekliyor:

“Rusya’nın burada istediği Astana sürecinin devamı. Rusya’nın başını çektiği diplomatik sürecin devamı. Amerika’nın istediği Cenevre sürecinin devamı. Amerika’nın başını çektiği diplomatik sürecin devamı. Rusya Astana sürecini devam ettirebilir fakat Suriye’nin yeniden inşası için çok ciddi miktarda para gerekiyor. Bu para Rusya’da yok, Amerika’da var. Trump yönetimi de Suriye’ye para sarfetmek istemiyor. Para kaynaklarını aktarmak istemiyor. Amerika kesenin ağzını bir miktar açarsa Suriye’deki yeniden inşa süreci için Astana’dan ziyade, Cenevre süreci güçlenir. O zaman Amerika’nın istekleri daha çok olabilir diye düşünebiliriz ama Amerika kesenin ağzını açmazsa herhalde Astana süreci yürüyecektir diye düşünüyorum. O zaman da Rusya’nın borusu ötecektir Suriye’de”

Moskova’daki baş döndüren İdlib trafiğinden çıkacak sonuç, yalnızca ülkeler arasındaki ilişkileri değil, yıllardır savaşın içinde yaşayan Suriye halkını da derinden etkileyecek. Ve bir anlamda onların ölüm kalım savaşında belirleyici rol oynayacak.

STÜDYO VOA

ABD üniversitelerinde Gazze protestoları yayılıyor - 24 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:22 0:00
XS
SM
MD
LG